hesabın var mı? giriş yap

  • tam olarak 2 saat 15 dakika evvel meydana gelen durum. bu kadar net konuşabiliyorum çünkü bizzat nikahta yerimi aldım onlar evlenirken. hüzün anlamsiz aslında çoktan bitmiş bir ilişki için. ama asıl koyan nikah salonundan çıkışta o ve yeni sevdiceği gelin arabası içinde, kornolar eşliğinde insanlara el sallarken sizin arkanızı dönüp kaldırımda tek başınıza yürüdüğünüz anmış. ne kadar silinip gitse de herşey, işte tam o an nefes almak imkansızmış...

  • dünya liderinin, uzun adamın, büyük ustanın küçük dünyasında gerçekleşmiştir. yemin ederim ilkokul 2 sınıfta başkan adayı olan çocuklar daha olgun, daha ahlaklı.

  • dün sabah, puslu ve ağaçlık bir yolun kenarındaki kaldırımda yürüyen maskeli insanlara bakarken şöyle dedim:
    tam bir distopyaya döndü dünya.

    insanlar birbirinden kaçıyor, herkes maske takmak zorunda, görünmeyen ve ölümcül olabilen, davranışı kestirilemez bir virüsün yarattığı giyotin tepemizde, insanlar işlerinden ve aşlarından oldu, milyonlarca insan hastalandı, milyonu aşkın insan öldü, haftasonları sokaklar boş, sinemalar, tiyatrolar kapalı, konser diye bir şey yok artık, herkes birbirine kuşkulu gözlerle bakıyor acaba enfekte mi diye düşünerek, iktidarlar bunu kontrol etmek niyetiyle ya da bazen başka niyetlerle yasaklar ve sınırlamalar getiriyorlar hayata...

    son 10 yılda distopyalara dair filmlerin ve romanların ne kadar popüler olduğunu düşünün şimdi. zombili, doğal felaketli, politik yıkımlı distopyalar... insanlar çılgınlar gibi distopya izliyordu son yıllarda. zombiler dünyayı ele geçirmiş, birbirine bulaştırıyor, birtakım insan da bu dünyada zombi olmadan ve asıl önemlisi diğer insanlara yem olmadan yaşamaya çalışıyor. veyahut dünyada kıtlık var, insanlar birbirine düşman olmuş, birbirini ezerek hayatta kalmaya çalışıyor. veya dünya düzenini kontrol eden gruplar var ve insanları korkuları kullanarak kendi isteklerine göre hareket ettirecek şekilde manipüle ediyor...

    jung'un böyle bir teorisi vardır. dünyada olacak büyük hadiselerin öncesinde insanların kolektif bilinçdışları ile bu olacak olaya işaret ettiklerini söyler. olacak olay, insanların bilinçdışında var olur önce, sonraysa gerçeğe dönüşür. bir çeşit kolektif, farkında bile olunmayan durugörü.

    kimbilir, belki de son yıllarda distopyalara gösterdiğimiz bu büyük ilgi, bu yaşadığımız distopyanın bir habercisiydi...

  • klasik baba filan değildir. klasik babanın gömleğinin ya da tişörtünün cebinde her daim bir paket maltepe bulunur, elleri de sigara kokardı. nerede klasik amk bu jagler kokan babalar anlamıyorum. ben babamın bir defa diş fırçaladığını gördüm ömrümde, onda da 9 ay sonra kardeşim oldu amk.

  • birçok farklı dava kapsamında uzun süre tutuklu kalmış subayların konuk olduğu program. açıp izlemenizi tavsiye ederim. bomba gibi bir yayın olacak gibi duruyor.

    konuklar:

    emekli koramiral kadir sağdıç
    emekli tümamiral semih çetin
    emekli binbaşı levent bektaş
    emekli deniz kurmay albay ali türkşen
    emekli kurmay albay eray güçlüer
    emekli kıdemli albay prof. dr. tayfun uzbay

    özellikle semih çetin öyle şeyler anlatıyor ki, zamanında birilerinin savcılığını yaptığı davalar sayesinde kimlerin hangi görevlere nasıl getirildiğini, nerelere nasıl sızdırıldığını görmemizi sağlıyor.

    edit: hepsi adeta birer galaksi olan komutanları yayına çıkarıp 3 kuruşluk aklıyla sürekli konuşmalarını kesen ahmet hakan'ın çirkinleştirdiği yayın.

    karşındaki adam tayfun uzbay!! ve bu adam 'ben şizofreninin tedavisini buldum, milyarlarca dolarlık bir sektörü tehlikeye attım, bundan dolayı beni tutuklamış olabilirler diyor.' ahmet hakan efendi de 'sadede gelelim' diyor. yahu bu bilgi bile fetö denen şeyin yalnızca fethullah gülen'e bağlı bir grup insandan oluşmadığını, arkasında çok daha büyük küresel güçlerin olduğunu ortaya koyuyor.

    sen ne biçim gazetecisin, ne biçim televizyoncusun be adam? böyle bir bilgiyi sen nasıl geçiştirebiliyorsun? yazıklar olsun.

    edit2: 3.5 yıl yok yere tutuklu kalmış ali türkşen 'bunların bir amacı vardı bizi de onun için harcadılar, ben hakkımı helal ediyorum' diyerek noktayı koymuştur. sonrasında söylediklerini de burada yazmaya bile yürek yetmez. bu memleketi böyle adamlar kurdu, böyle adamlar yaşatacak.

    edit3: simbolmina'nın uyarısıyla linki değiştiriyorum. programın tamamı için: *

  • heralde bankanın güvenlik uygulaması yüzünden sıkıntı olmuş.

    -isminiz nedir?
    +kenan.
    -isminiz en az bir rakam içermelidir.
    +15 temmuz kenan.

  • yahu ben torumlarıma, çocuklarıma nasıl derim sizin büyük büyük dedeniz mırto ağa diye yaa. allah aşkına yapma e-devlet.
    ulu reis, bileği bükülmez yiğit, sırtı çimen görmemiş cengaver, haçlı ordularına el aman çektirmiş, cesaretiyle 3 kıta, 7 denizde nam salmış korkusuz mırto ağa mı olur?

    edit: bir arkadaşımızdan mesaj geldi:
    "hocam kütük neresi? benim dede de mırto çıktı" diye. gülmekten cevap veremiyorum görünce. benim dede mırto çıktı, ne demek ahahahaha hay yaşşa be kardeş

  • nasıl yürüttükleri hiç umrumda değil ama türkiye’de nasıl yürüteceklerinin tartışılmaması için oy vermeye gidiyoruz.

    kadınlar özgürlüklerine sahip çıkmak zorunda!

  • bugün almanya'dan türkiye'ye seyahat eden bir tanıdığım (alman) elinde 2 tane 70'lik yeni rakı ile (12.99 € notuyla) story paylaşmış.

    yani almanya'dan türkiye'ye türk arkadaşlarını görmeye gelen bir alman, türkiye'ye gelirken hediye olarak türkiye'de üretilen, türkiye'nin yerli ve milli içkisi rakı hediye getiriyor. şaka gibi!

    çünkü türkiye'den asgari ücreti neredeyse 4 kat, kişi başı geliri 5 kat olan ülkede rakı fiyatı türkiye'den daha ucuz. rakı fabrikasının yanında yaşayan adam rakıya 3 bin km ötedeki adamdan %70 daha fazla para veriyor, hem de o adamdan kat be kat daha fakirken.