hesabın var mı? giriş yap

  • evinize geldik bulamadık lütfen dayağınızı şubemizde yiyiniz mesajı almamız yakındır.
    geçmiş olsun.

  • ya gerizekalının biri neden kaliforniya değil onu açıklamış. salak. biliyoruz olmadığını. sokakta dayılar, lümpen moronlar, suriyeliler dolaşıyor. şehrin bir kısmı adana, bir kısmı konya, bir kısmı izmir onu da biliyoruz. hatta isimler ahmet mahmut süleyman onu da biliyoruz aq.

    antalya kaliforniyayla aynı enlemde. benzer iklime sahip. orman vs. insan olmayan bölgede antalyadan alıp kaliforniya’ya koysunlar seni anlamazsın. doğa sporları olarak benzer çünkü benzer iklimde. palmiyeler, güneşin renkleri, kumsallar, deniz benzer.

    bizde biliyoruz antalyanın kaliforniya olmadığını. geleneksel müziği teke zortlatması olan bi yerden bahsediyoruz. ama benzerlikler gözardı edilemeyecek kadar fazla.

    dünyanın 8. büyük ekonomisimiçmiçmiç. türkiyenin tamamını bırak bütün ortadoğuyu topla bi kaliforniya etmez zaten. aptal mısınız aq. adam ordaki iş gücünden sanayiden tasarım sanat topluluğundan bahsetmiyor herhalde aynı kaliforniya derken.

  • yazıklar olsun ya. orası acil. kayıt yapan maskesiz kişilerin ses tonundan bile belli bir aciliyeti olmadığı. şov yapıyorlar, milletin sağlığını tehlikeye atıyorlar.
    allah yardımcısı olsun tüm hekimlerin. sen yıllarca oku, emek ver. ne saygınlığın kalsın, ne hayat kaliten. çok yazık.

  • galatasaray yerine şampiyonlar ligi'nde mücadele edecek fenerbahçe'yi tercih ettim. (2010) -miroslaw stoch

  • kendisi ve kankası ozan arif hakkında açılan soruşturmada şunlar sorulacak mıdır acaba:

    -plan yapmayın plan adlı şarkınızda "ermenici olmak" sözüyle neyi kast ettiniz?
    -"bırakın çan çalmayı" sözüyle bu ülkede inanç özgürlüğüne inanmadığınızı mı anlatmak istediniz?
    -bu türkünün yer aldığı albüm hangi şirketten çıkmıştır?(ogün müzik)
    -söz konusu albüm şirketinden bugüne kadar kaç albüm çıkmıştır? (sadece 1 tane)
    -şirket ismiyle bir yerlere gönderme yapmak istediniz mi?
    -ermeni düşmanı mısınız?
    -ırkçı mısınız?
    -size rahatsızlık veren şeylerin şiddetle çözülebileceğine mi inanıyorsunuz?
    -karadenizde hiç kimse vatan satmıyorsa, diğer bölgeler vatan haini midir?
    -vatanı satmanın ölçütünü hangi zekanızla belirlediniz?
    -milliyetçi duygular piyasa yapmak için tahrik edilir mi?
    -bir gazeteye verdiğiniz röportajda "bu türküyü istedikleri yere çekebilirler, klibi görmedim ama yapanın da eline sağlık" dediniz mi?
    -aşırı tepki görünce çark edip "bu klip hiç yakışmadı. ben sadece karadeniz’de oynanan oyunlara dikkat çekmek istedim" dediniz mi?
    -karadeniz'de dönen oyunları çözmek size mi kaldı? teşkilatçı mısınız, mücahit misiniz, vatan kurtaran şaban mısınız nesiniz?
    -nedir bu gözlerdeki boşluk? neden siz ve sizin gibiler bu hayata bomboş bakıyorsunuz?
    -sizden kurtulmanın yolu nedir? sizden nefret etmeden yaşamanın sırrı nedir?

  • kabus gibiydiler.

    meltem cumbul ne? oyuncu. meltem cumbul ne? sunucu. meltem cumbul ne? şarkıcı. meltem cumbul ne? kültür elçisi. meltem cumbul ne? bir on parmağında on marifet.
    ülke olarak kollektif basiretsizliğimizin ve yetenekli insan çıkarmadaki kuraklığımızın sembolüydü maşallah.

    güzel desen? tam değil. çok çirkin de diyemezsin.
    ne tam yetenekli, ne de tamamen yeteneksiz.
    ne sahnede harikalar yaratıyor, ne de tamamaen rezil oluyor.

    bir garip sıkışmışlık, tarifi zor bir anlamsızlık vardı kadında. "ülkecek modern oluyoruz abi, evropa standartlarında sanatçı çıkarıyoruz!" hezeyanlarının iç karartıcı bir yan-ürünüydü besbelli. allahtan geçti gitti bu yıllar da, rahata erdik...

    dikkat ederseniz meltem cumbul'un yerini kimse doldurmadı (dolduramadı demiyorum)
    bunun nedeni ise kuşkusuz, doldurulmasına ihtiyacımız olmayan bir boşlukta durmasıydı.

  • dünya edebiyatının en iyi on romanını seçmek çok zordur. birçok eleştirmenin ve okurun listesi farklıdır doğal olarak. ancak hemen şunu da belirteyim: en iyi on romanı seçmek aslında dünyadaki tüm romanları okumadan karara bağlanabilecek bir şey değildir. ama tüm romanları okumanın imkansız olduğu düşünülmeli ve eleştirirken bunun göz önünde bulundurulması naçizane tavsiyemdir. ayrıca begeni meselesinin göreceliliğine de deginmeme gerek oldugunu düşünmüyorum bile..

    1- don kişot : cervantes
    klasik bir seçimle başladım ama gerçekten de don kişot, dünyanın en iyi romanı bence de. hem karakterlerinin ölümsüzlüğü, tekniğinin mükemmelliği, döneminin edebiyatını ve durumunu hicvedişi ve hem de roman türünün yolunu açması bakımından birinciliği fazlasıyla hak ediyor.

    2- anna karenina : tolstoy
    tolstoy'un bu romanı birçok eleştirmen ve yazara göre en iyi romandır. gerçekten de en iyisi olabilirdi ama don kişot olmasaydı. anna karenina da tekniğinin mükemmeliği ile dikkat çekiyor. roman türünün o döneme kadarki en iyi yapıtıydı teknik açıdan. iç monolog tekniği ilk kez bu romanda kullanılmıştı. anna karakteri ise madame bowary ile birlikte en iyi kadın karakter olarak bilinir.

    3- suç ve ceza : dostoyevski
    bilindiği gibi ortak kanı, bu romanın dünyadaki en güzel roman olduğudur. yazılmış en iyi psikolojik betimlemeler de bu romandadır. teknik açıdan kusurları olması, onu üçüncü sıraya düşürür.

    4-karamazof kardeşler : dostoyevski
    teknik açıdan suç ve ceza'dan daha iyi olmasına rağmen, onun kadar sürükleyici değildir. bu nedenle onun gerisindedir bence. üstelik karakterleri de raskolnikov kadar başarılı da değildir. herkes raskolnikov'u bilir, ama ivan karamazof'u kaç kişi hatırlar?

    5-ulysses : james joyce
    don kişot'tan sonraki en devrimci yapıttır ulsses. roman türünün gidişatını değiştirmiştir. modernizmin tam anlamıyla başlatıcısı olmuştur. sayısız farklı üslüp, teknik, biçim , tür denenmiştir romanda. ama zor okunurluğu onu sırada gerilere düşürmüştür benim gözümde.

    6- yüzyıllık yalnızlık : gabriel garcia marquez
    çağımızın ustası marquez'in bu romanı da don kişot ve ulysses gibi adeta manifesto niteliğindedir. yepyeni bir akımın yerleşmesine en büyük etkiyi yapmıştır. latin amerika edebiyatının dünyaca tanınmasını sağlamıştır. ayrıca yeni romancıların savının geçersiz olduğu ortaya konmuştur. yeni romancılara göre roman türünün sonu gelmişti. oysa marquez öyle bir roman yayınladı ki, dünya edebiyatı bir anda sarsıldı. büyülü gerçekçilik akımının en iyi örneğidir.

    7-kayıp zamanın izinde : marcel proust
    proust'un bu yapıtı ulysses ile mücadele edebilecek iki yapıttan biridir modern romanda diğeri (niteliksiz adam). zaman kavramını altüst eden roman, sadece edebiyatı değil, diğer sanat dallarına da bu açıdan etki etmiştir.

    8-niteliksiz adam : robert musil
    üslubun güzelliği açısından bence hiçbir roman niteliksiz adam ile baş edemez. o kadar pürüzsüz, akıcıdır ki, okur kendini bir anda romanın içinde olaylar arasında bulur. ama konusunun karmaşıklığı okuru zorlar biraz. ayrıca yazar her ne kadar evrensel bir tema belirlemişse de sanırım bunu yeterince romana sindirememiştir.

    9-savaş ve barış : tolstoy
    tolstoy'un bu destansı romanı, roman türünün en devasa yapıtıdır. hiçbir uzun soluklu yapıt, savaş ve barış'ın bütünlüğünü ve edebiliğini aşamaz. yaklaşık 500 karakter yer alır romanda. okur bunların çoğunu az çok gözünde canlandırabilir. tekniği sağlam olay akışı kusursuzdur.

    10-madame bovary : gustave flaubert
    flaubert'in bu basyapiti kendi donemine kadar don kisot disinda en cok sansasyon yaratan, en cok tartisilan kitabiydi. mahkemelere dahi dusmustu. ancak aklanan bu roman hic kuskusuz tum zamanlarin en iyi romanlarindan biri olarak karsilandi. romantizm akimini bitirdi, realizm akimini baslatti.

  • üçgen poşette satılan kolonya ya da diğer adıyla kolonya küpleri

    bilmeyenler için görsel

    yo hayır hayır, manyak değilim, alkolik, sarhoş, ispirtocu vs. hiç değilim. ama ne bileyim lan bunun tadı hoşuma giderdi.

    yıl 1991-1992, ilkokul 1. sınıftayım o zaman.(yaşımız da açığa çıktı ya neyse) alırdık okul yolundaki mahalle bakkalından* yolda herkes eline, yüzüne, birbirine falan sıkardı. ben ağzıma atardım. millet şaşırırdı. öyle acı da değildi.

    evet, yıllar sonra şişe kolonyalardan ufak 1-2 damla denedim aynı tadı vermedi. sanırım üreticiler de benim gibi manyakların olacağını düşünmüş ve o kolonyayı olması gerekene göre daha sulu yapmışlar*

    şimdi düşünüyorum da sanırım manyakmışım ve ben olsam ben de şaşırırdım.