ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
sözlükçülerin ihtiyacı olan nakit para
-
700 bin tl.
bir arkadaşa saat alacağım kendisi bakan.
gerisi gelir zaten.
%52'nin %48'e %100 hükmetmesi
-
hayırlı olsun kardeşim, başkanlık sistemi ile tanışmışsın.
çankaya sapığının solcu çıkması
-
iq'su ayakkabı numarasını geçemeyenler tarafından kendi türdeşlerinin pisliklerini önemsizleştirmek için öne sürülmüş bir iddiadır.
yahu anlamadım şimdi ben. bu adam solcu mu değil mi bilmiyorum ama temsil kabiliyeti nedir? bir dernek/sivil kuruluş başkanı sözcüsü falan mıdır? millete ahlakçılık mı taslıyormuş? kendisi gibi olmayanları ahlaksızlıkla mı itham ediyormuş? "en ahlaklı biziz" mi diyormuş. pisliği ortaya çıkınca solcular bu adamı savunmuş mu? "solculuk düşmanları iftira atıyürrr!!!" diye ortalığı velveleye mi vermişler?
esra özcan'ı destekliyoruz kampanyası
-
esra sen misin?
sağ gösterip sol vuracakmış gibi yapıp sağ vurmak
-
sağ gösterip sağ vurmak ya da kısaca sağ vurmak şeklinde özetlenebilecek vuruş şekli fazla tahmin edilebilir hale gelince sağ gösterip sol vurmak taktiğini geliştiren vurucuların, bu taktiğin de tahmin edilebilir hale gelmesiyle geliştirdikleri taktik. başa dönüş. kulağını tersinin tersinden gösterme.
özellikle sinema, edebiyat alanlarında boy gösteriyor. diyelim bir filmde yönetmen gözümüze katilin uşak olduğu yönünde birçok ipucu sokuyorsa, ilk etapta şöyle düşünüyoruz: "sağ gösterip sol vuracak pezevenk, şüpheler çok fazla uşağa çekiliyor, aslında katil uşak değil oğlum". fakat daha sonra yönetmenin tam olarak biraz önceki şekilde düşünmemizi isteyip istememiş olabileceğine kafa yoruyoruz ve düşüncemiz şu hale evriliyor: "oğlum düşündüm de katil aslında gerçekten uşak. yönetmen özellikle şüpheleri uşağın üzerine çekerse katilin uşak olmadığını düşüneceğimizi biliyor, vay ipne".
fakat anlaşılacağı üzere bokunun çıkarılmasına çok müsait bir denklem bu. sağ gösterip sol vuracakmış gibi yapıp sağ vuracakken birden sol vurmak gibi. bir kademe ilerisi ise resmen terbiyesizlik. örneğin bir futbolcu bu kadar feyk atarsa ya rakibi kafa göz girişir, ya da bir noktadan sonra kontrolünü kaybedip topu kaybeder. yapmayın. yolunuz yol değil.
star wars episode iv - a new hope
-
star wars efsanesini başlatan film, serinin en sade fakat en güzel filmi.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: dün kendinizi öldürmüş olsaydınız eğer
1. bugün ne kaçırmış olacakdınız?
2. lan zaten merakımdan öldüremiyom
johnny depp ve amber heard davası
-
davanın *tamamını* youtube'da canlı yayından izlemiş biri olarak "herhalde netflix artık bunda da amber heard'ü haklı çıkaramaz" diye düşünüyordum, ancak tebrikler, kurguyla ve dramatik müziklerle falan başarmışlar.
hakikaten bir konu ancak bu kadar gerçeklikten saptırılıp manipüle edilebilirdi.
amber'a yarayabilecek en minik detaylar cımbızla seçilirken johnny depp'i haklı gösterebilecek her şey, her kanıt, her detay atlanmış.
resmen sabahlara kadar oturup "amber'ı nasıl aklarız" diye düşünmüşler.
davanın tamamını izleyen herhangi bir insan evladı sanmıyorum ki esas kurbanın jd olduğunu açıkça görmesin.
ki açıkçası ben izlemeye amber heard'e sempati duyarak başlamıştım.
"herhalde yapmıştır zaten keş bir adam, arkası da sağlam" demiştim.
ama beden dillerinden ve olayları anlatırkenki tonlarından bile belli kimin gerçek kurban olduğu.
amber'ın abartılı taklitleri ve alaycılığının karşısında johnny depp'in sükuneti ve üzüntüsü net görülüyor.
ama hepsinden de öte inanılmaz absürt çelişkileri var amber'ın ve neredeyse hiçbiri yok bu netflix çöpünde.
en başlıcaları:
kendisini öldüresiye dövdüğünü iddia ettiği adama bıçak hediye etmesi.
ilişkilerine dair tuttukları günlükte farklı farklı günlerde sürekli ne kadar mutlu olduğundan bahsetmesi.
yine bu günlükte, çeşitli not ve mesajlarda sürekli "incittiği için" jd'ten özürler dilemesi ve sözler vermesi.
bir sürü farklı ses kaydında jd'i kavgalara karşılık vermemek ve hep saklanmak ile suçlaması.
kanıt diye sunduğu iki tane dandik fotonun da üzerinde oynanmış çıkması.
johnny depp'in o dev yüzüklü parmaklarıyla yüzünü yumruk yağmuruna tuttuğu, burnunu kırdığını falan iddia ettiği tarihlerde yüzünde bir çizik bile olmaması.
buna karşılık jd'in çeşitli fotolarda (profesyonel çekim olmayan) yüzünde görülen morluklar.
tüm bu sözde şiddet olaylarından sonra asla tıbbi destek almamış olması, kırılan burnunun kendi kendine iyileştiğini iddia etti örneğin.
kırıldığına dair bir röntgen bile yok elinde.
bunlar ilk bakışta aklıma gelenler.
yani "mükemmel kurban değilse kadınlara inanılmıyor." falan diye zırvalamaya gerek yok.
buradaki olay *mükemmel* kurban olamaması değil, basbayağı tüm kanıtların yalancı olduğunu göstermesi.
bir cümlesi var ki zaten abuser olduğunu çok net gösterdi bana:
"you make me do this" dedi johnny kendisini şiddete eğilimli olmakla suçlayınca.
"beni sen bu hale getirdin" abuser kitabındaki en eski cümle olabilir herhalde.
gurme kılıklı yiyicilerden gına gelmesi
-
debe editi : bazı entrylerde görünce aklıma geldi, atladığım bir şey olmuş. bu yemekler için şehir ve hatta ülke dışından dahi geliyorlarmış. (!) bırak ülke, şehir ve ilçeyi, bir öte mahalleden bile gelinmez.
peşin edit : şimdi bazı arkadaşlar "bu insanlar zaten kendilerine gurme demiyor ya da gurme olmak gibi bir iddiaları yok." diyebilir ama videolarının başından sonuna kadar olan her anına bakarsanız "gurme gibi davranmaya çalıştıklarını" görebilirsiniz.
margarin, eritme tost peyniri ve tavuk sucuğundan yapılan tosta şifa(!), salça ve ayçiçeği yağından yapılan karışıma özel sos, tavuk döner, akciğer kavurma ya da şişe takılan her kıymaya* olağan üstü methiyeler dizip her seferinde "böylesi yok!" diyen bu insanlardan size de gına gelmedi mi? (liste uzadıkça uzayabilir, uzatmıyorum.) gurmesi (!) bir dert; yapanı&satıcısı bir dert. şaklabanlık ve soytarılıkların havada uçtuğu, zerre gerçeklik, samimiyet ve farkındalık içermeyen bu insanlar ve videolarından size de bıkkınlık gelmedi mi? adamlar her an ve her platformda karşınıza çıkıyor, her yeri öyle bir sarıp sarmalamışlar ki, hiçbir şekilde kaçışınız yok.
şimdi dikkat ederseniz bu videoların genelinde iki tema işleniyor. salaş mekan ve acımamız ve acındırmamız istenilen insanlar. salaş demek, "kirli, isli&paslı, hurda, leş, derme çatma, el arabası " vs. demek değil, şatafat ve gösterişten uzak demektir. ayrıca emek sömürüsü altında acımamız istenilen bazı insanların vergi vermedikleri ve sağlığımızla oynadıkları gerçeğini hiç dile getirmiyorum. bu insanlar ve mekanlar konusunda gerekli tedbirleri almayan bakanlıklar ve belediyeleri zaten allah'a havale ettik.
şimdi gelelim bu insanların yaptığı en büyük tahribata. ne mi? elbette, çok çok uzun dönemler dünyanın sayılı mutfaklarından olan türk mutfağını getirdikleri nokta ve küresel olarak kaybettiğimiz imaj kaybı. artık dünya insanı türk mutfağı deyince bu insanları ve videolarını görüyor. sonra da "şurada burada böyle araştırmalar yapılmış, türk mutfağı bilmem kaçıncı sırada çıkmış, bu nasıl olur!" vs. gibi cümlelerle kendimizi aldatmaya çalışıyoruz. aslında her şeyin apaçık bir şekilde ne olduğunu hepimiz biliyoruz ama kendimize konduramıyoruz.
velhasıl, durum böyle. son olarak malum şeytan üçgenimizi de buraya koymadan olmaz değil mi?
(bkz: fahiş zam + gramaj düşürme + kalite bozma)
son söz : ulan bir şeyi de beğenmeyin be! birine de çıkıp kötü deyin. derler mi? demezler. *
cern'deki 300 tb'lik veri
-
indirmeye gerek yok, kuran'da yazıyor zaten hepsi.
10 mart 2023 nagehan alçı açıklaması
-
kaynak
"ben osman kavala gibi pırıl pırıl insanlara zulmeden, festivalleri ve konserleri yasaklayan, rakiplerine siyasi yasak getiren bir siyasi tarafta bulunamam.bu zulümleri alkışlayan bir ak parti’den yana olamam." demiştir. yavaş dön reis, ümmet yetişemiyor.
en net siyasi dönüşünü gerçekleştirmiş hanımefendi. öncekiler biraz arada kalmıştı.
yiğit özgür
-
ayrıca klasik espirileri farklı yorumlayabilen karikatüristtir...
--- <karikatür> ---
(bir oto tamir atölyesindeki usta ve çırak diyaloğu)
çırak : abi sana bi iyi bi de kötü haberim var... önce hangisini duymak istersin?...
usta : kötüyü...
çırak : kötü haber şu: iyi bi haberim yok...
usta : ee?... haber maber yok yani?...
çırak : yok...
usta : oğlum yürü git başımdan...
çırak : bence iyi vakit geçirdik...
--- </karikatür> ---