ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
1 yıldır çöp evde kilitli tutulan çocuk
-
kız değil erkektir haber kaynaklarında sorumsuzca 2 adı açıkça belirtilip soyadı kısaltılmaktadır. saçları ve tırnakları bakımsızlıktan uzamıştır. teyzesi olacak kamuran isimli bir psikopat tarafından çöp evin kilitli bir odasına hapsedilmiştir. yaşadıklarının amerikan true crime hikayelerinden farkı yoktur.
edit:başlık düzeltilmiş kız ibaresi çocuk ile değiştirilmiştir.
döküm demir tava
-
amazon'da indirimde görünce alayım dedim. çünkü bu devirde bir şeyi aldın aldın, alamadın haftaya 2 kat fiyata ulaşır ki benim ürün de 1.5 katına ulaştı. ne zaman kullanırım bilmiyorum maksat yatırım.
ürünü şöyle bir sudan geçireyim kaldırım dedim ardından. suda gezdirip koydum kenara. sularını silmedim. ardından döküm uzmanı bir arkadaşım geldi. tava aldım falan derken şöyle bir inceledi. sen bunu kurulamadan mı koydun dedi.
he dedim. ıslak ıslak bıraktım tezgahın üzerinde.
olmaz dedi. bak asma yeri paslanmış.
what dedim, alıp elime baktım hakikaten öyle olmuş.
sonra döküm uzmanı arkadaşım tavayı ilk kullanımdan önce yağlayıp fırınlamak lazım, refika'yı aç izle dedi.
açtım izledim. ardından başka bir teyzenin videosu otomatik olarak başladı. o kadını da izledim.
sonra dediklerini harfiyen yaptım. tavaya zeytin yağı döktüm. sonra fark ettim ki yemek yapmıyorum sadece yağlayacağım. ama yemek yapar gibi yağ dökmüşüm.
döktüm bir kere diyerek tavayı pasta fırçası gibi fırçayla güzelce yağlıyorum. 40 pınar yağlı güreşçisi gibi oldu tava. ellerim kollarım sıçrayan yağlarla dolu bu arada.
altını üstünü deliklerini bir güzel yağladım. sonra fırına attım.
pişirdim tavayı. fırından yanık dumanlar çıkmaya başladı. teyzenin videoda duman çıkar camı kapıyı açın diyordu.dediklerini yaptım. 20 dakika yağlanmış boş tavayı pişirdim bir güzelce. çıkardım bir saat sonra fırından elim yanmasın diye korkarak tutuyorum.
tava bir parlamış ama nasıl. fırının da içine sıçmış tabi bu arada. her tarafı yağ.
aldım sonra tavayı yıyakayım dedim biraz. çok da yıkamamak lazımmış çünkü. mutfak malzemesi değil sanırsın tapılacak bir nesne gibi anlatıyor herkes videolarda vs.
fazla incitmeden yıkamaya çalışıyorum tavayı. ama yağ o kadar çok ki. ne kadar suya tutsam durulanmıyor. detarjana geçtim. haldur huldur yıkıyorum. en sonunda ağır yağ katmanı çıktı. elime o mat demir gelir gibi oldu. hah dedim yeter bu kadar yıkama. güzelce kuruladım artından kağıt havluyla. koydum kenara.
bundan sonra ne zaman bir şey pişireceğim bilmiyorum ama tavaya verdiğim o emek, akan giden o sular, kollarımın tavayı kaldırıp indirirken gereksizce yorulup kas yapması, deterjan tüketimi, elektrik sarfiyatı, fırının içinin batırması derken kendimi bilgisayarın başına zor attım.
özetle o kadar uğraştım ki (yemeği ihtiyaç olarak görenlerdenim diyebiliriz) artık tavanın ormanda bir ceylan avlayıp pişirip baharatını osunu busunu atıp bana yedirmesini bekleyeceğim.
eti negro
-
eti negro kırmızı çizgimizdir. politik doğruculara kurban edeceğimiz en son şeydir.
2 saatte 10 bin lira kaybetmek
-
nasıl bir ülke lan burası?
3 kuruş paranı tl'de bırakırsın, tek adam konuşur, dolar yükselir, tl'de kaldığın için zarar edersin;
sonra gidersin paranı dolara çevirirsin, tek adam yine konuşur, bu kez dolar düşer, yine zarar edersin.
vatandaşına bu kadar kazık atan bir hükümet var mıdır dünyada merak ediyorum.
bir de utanmadan bu durumu övenler var.
apple tesislerinde windows kullanılıyor olması
dune (film)
-
bu başlığı yıllar önce açan fanatik dune sevdalısı arkadaşımın, sözlük yöneticisinin nişanlısının kaprisini protesto etmesi nedeni ile uçurulmuş olması ne üzücü!
flört esnasında birdenbire iletişimi kesen kadın
-
arkadaşlar üzgünüm ama sizden daha ilgi çekici birisini bulmuştur. çağ; bıkma çağı.
edit: kadın suserlardan linç ya da dediklerimi yalanlar nitelikteki birçok mesaj aldım. böylece yukarıda söylediklerimin doğruluğu onaylanmış oldu. sayın hemcinslerim kimsenin cebinde beklemeyin, yedek plan olmayın. özsaygınız olsun.
18 yaşındaki gençlerin sokakta el ele gezmesi
-
geçenlerde bu durumun benzeri benim de başıma geldi. iş çıkışı eve dönerken bizim mahallenin iki gencini yolda el ele gördüm. hatta sokak ortasında öpüşüyorlardı. hiddetlendim! gittim uyardım; "hılmi, dursun naapıyosunuz olm siz?"
tesettür ancak bu kadar güzel anlatılabilir
21 mart 2021 vakıflara devredilen taşınmazlar
-
gezi parkı'nın devriyle ilgili açıklama yapan vakıflar genel müdürlüğü, galata kulesi, selimiye kışlası, adile sultan sarayı, pera palas otel, vefa lisesi, şişli etfal hastanesi, sait halim paşa yalısı gibi birçok önemli yapı ve taşınmazın mazbut vakıflara devredilğini açıkladı, "görevimiz" ifadesini kullandı. ayrıca beyoğlu öğretmen evi ve istanbul sanayi odası binası da vakıflara devredilmiş durumda
hız kesmeden talana devam ediyorlar. gitmeden kazanabilecekleri tüm parayı kazanıp, tüm tarihi ve kültürü mahvedip gidecekler. buna inanmayan saftır.
vakıflar genel müdürlüğü, türkiye genelinde 1014 taşınmazın bu tip vakıflara devredildiğini duyurdu ve devir işlemlerini açıkladı. buna göre galata kulesi ve 3. selim döneminde inşa edilen selimiye kışlası kule-i zemin vakfı adına, adile sultan sarayı 1. mahmud vakfı adına, pera palas otel, vefa lisesi, şişli etfal hastanesi, sait halim paşa yalısı ise beyazıt hanı veli vakfı adına vakıflar genel müdürlüğü'ne devredildi.
https://www.gazeteduvar.com.tr/…dildi-haber-1516877
https://www.gazeteduvar.com.tr/…orlar-haber-1516856
düzeltme: bir yazar arkadaşımızdan mesaj geldi onu buraya bırakıyorum.
olanlar paravatan kitabındaki ukrayna'da yapılanlara benziyor . o zamanki lider ingiltere'deki sahte şirketlere , ülkedeki milli serveti aktarmış, şu an o lider devrilmiş ama halk hala o yapılara giremiyor . çünkü mal ülkenin üzerine değil.
ikinci düzeltme: başka bir yazardan da bilgilendirme geldi. onu da paylaşıyorum.
selamlar. galata kulesi ile ilgili birtakım araştırmalar yapıp vikipedi sayfasını yazdım, bakabilirsin. birazdan pcye geçince detaylı anlatırım ama kule-i zemin vakfı dedikleri şey aslında şu: galatadaki surlar yıkılınca ortaya cikan arazinin mülkiyeti belirsiz kaldi. bu vakıf kuruldu ve bu arazilerin vakfa verilmesi kararlaştırıldı. ama bunlar belgeleri çarpıtarak kuleyi de vakif üzerinden vgm'ye devretti. ayrı bir başlık açmayı bile hak eden bir konu aslında,
anathema
-
anathema alır insanı ensesinden, koşa koşa bir uçurumun kenarına getirir, sizin çığlıklarınızı, beyninizde kopan fırtınaları, acınacak halinizi siklemez bile, hatta daha bi fazla zevk alır, sömürür sizi, ve bunu çok güzel bi şekilde başarır, siz bağırırken, size gülümseyerek ensenizdeki elini çeker, birden kendinizi bi boşlukta hissedersiniz, yukarı bakarsınız kimse yok, aşağı bakarsınız kimse yok, yardım edecek bir insan bile yok, öyle düşersiniz boşlukta, işin kötüsü, "ulan çakılayım da direk öleyim bari ya" derken hiç bi zaman yere çakılmazsınız, devamlı düşersiniz.
size bu duyguların hepsini aynı anda yaşatabilen bir gruptur anathema, ve taptığım ve her zaman tapacağım bir gruptur ayrıca.