ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
üniversitede fark edilen gerçekler
-
a101'in bim'den daha ucuz olması lakin bim'in a101'den daha kaliteli olması. mesela a101'de plastik sucuk 3 lira ve bim'de plastik sucuk 5 lira fakat bim'deki sucuğun tadı daha çok plastiğe benziyor, yani yerken yemeğin tadını alıyorsun, ağzına bi' asfalt değmiş gibi oluyor. oysaki a101 sucuğunda ne bi' plastik kokusu ne bi' kıkırdak, dümdüz domuz etini dizmişler, bıçakla keserken bıçak bile tiksiniyor, yana kaçıyor bıçak.
türk dizi tarihindeki en gerçek aşk
-
bakkal erdal ve para askidir.
diktatör olsaydım 20 parti seçime girebilir miydi
-
adolf hitler'in seçimle iş başına gelmiş olduğunu unutan tarih bilgisi oldukça eksik insan sorusu.
özgür demirtaş'ın buket aydın'a cevabı
selda uskan
-
bir süredir yurtdışında mühendis olarak çalışıyorum. çalıştığım inşaat şirketi dünyada ilk onun arasında anılıyor. çocuk değilim. genç bile sayılmam artık galiba. medyatik olmam meslek icabı ihtiyaç duyduğum bişey değil. kaldı ki kariyerimi türkiye'de de devam ettirmiyorum şu an.
ünlü tanıdıklarım yok. olsaydı da görgüme laf gelir diye bununla övünmezdim herhalde. ya da interneti kullanamasaydım beceriksizliğime laf gelir diye.. iyi okullarda okumuş olmam da övünme kapım olamaz çünkü işimle ilgili ayrıntılar eğitimimle ilgili az çok fikir verir zaten, insanlar aptal değildir, anlayabilirler. aynı evi paylaştığım oğlumun dedesi ile övünmek veya burcumun şahane özelliklerini cv'me eklemek hiç aklıma gelmemişti şimdiye dek. ama burada yemezler onu gibime geliyor. yedirebilene bravo tabi. sonuçta kariyer, kariyerdir diye düşünülüyor herhalde. bana biraz uzak..
fakat terbiyesiz olmamakla övünebilirim. beni yetiştiren, ünlü olmamalarıyla da çok bişey kaybettiklerini düşünmediğim insanlardan aldığım, nacizane, herkese nasip olmadığını düşündüğüm bir insan özelliğidir.
hiç bir mahalle ağzı veya zeka yoksunu yazı, bugüne kadar alnımın teri, bileğimin hakkıyla geldiğim noktayı alaşağı edecek biçimde kendimi kaybettiremez bana. çünkü benim bulunduğum nokta başkalarını ne kadar tanıdığımla değil, kendimi ne kadar tanıdığımla orantılıdır.
yazılabilinecek herşey zaten, benim internet başında olduğum saatlerden çok çok önce girilmiş. fakat tabi insan her olaydan kendine ders çıkarmasını bilmeli. benim çıkardığım ders ise, insan kendi gibi bilirmiş karşısındakini..
her gece çadırımıza erkekler geliyordu
-
(bkz: cool story bro)
"bu eylemlerde mala vurmayan, para almayan, içki içirilmeyen tek kişi ben miyim lan ?"
sadece askerde karşılaşılan olaylar
-
komutana maeve binchynin yalnız kadınlar sokağı* kitabını okurken yakalanan askerin yaşadıkları:
- asker!
- emredin komutanım!
- napiyosun oğlum?
- kitap okuyodum komutanım.
- ne kitabı lan?
- roman komutanım.
- adı yok mu bu romanın?
- yalnız kadınlar sokağı komutanım.
burada komutan biraz durup düşünüyor ve sonra daha sakin bir ses tonuyla:
- nerdeymiş bu sokak lan?
- onu bulmak için okuyorum komutanım.
kalp kırılınca çıkan ses
-
ses çıkmaz. zira gerçek manada kırılınca konu kapanır ve tamamen susulur artık. garip bi histir.