hesabın var mı? giriş yap

  • üniversitelerimizin kürek takımlarının yeterli olmamaları ve çimenlerde laptop kullanan öğrenci sayısındaki azlıkla beraber, muasır medeniyetler seviyesine erişememizin nedenlerinden biri.

    batının ahlaksızlığını alıyorsak bence sincabını da almalıyız. gerek abd'de, gerekse birleşik krallık'ta sincabı olmayan okul yoktur. adamlar bilim geliştiriyorlar, bizler ise sadece kullanıyoruz. bak mesela otomativ endüstrisine, ancak parça birleştiriyoruz. (ki bunu new york'un arka sokaklarındaki herhangi bir oto sanayici de yapıyor, hem de özbeöz kendi kapitasıyla)

    liselerin spor takımlarına özel ceketler tahsis edip dolaplarının önünde konuşmalarını sağladıktan sonra bu probleme de eğileceğim.

    benzer bir sorunumuz için:
    (bkz: türkiye'de yeterince seri katil olmaması)

  • burada ortaya koyduğu iş kadar, sözlük görünümünün değişmesi hakkında söyledikleri de ne kadar vizyonsuz olduğunu ortaya koyuyor. şükür ki sözlüğü eskisi gibi düzenli kullanmıyorum ve bu şahsın yönettiği sitede mesai harcar gibi zaman geçiren insanlara samimiyetle üzülüyorum.

    misal sözlük ile ilgili gelen eleştiriye twitter, facebook gibi yüz milyonlarca kişinin kullandığı siteleri örnek göstermesi açıkça komik. birinin bu sitelerin ekşi'nin dengi olmadığını kendisine anlatabilmesi gerekiyor. etin ne, budun ne diye sorarlar adama? kendini, reelde dengin olmayani alanında dünya devleri ile eşitlemek tam da bizim topluma ait kolpa. bu siteleri senegalli de kullanıyor, kansaslı da, johanesburg'lu da, paris'li de... haliyle ortalama kullanıcı profili dediğin şey ortalama dünya insanına dönüşüyor. halbuki senin kullanıcı sayın yönetilemez değil, beklentileri öğrenilebilir ve yazarlar için, yazarların tercihleri ile, onların kullanımını kolaylaştıracak bir dizayn yapılabilir. ama nerdeeee.. tabi bir türkiye toplumu yöneticisi gibi o, dizayn'ın nasıl olması gerektiğine karar merci olarak, kafasına göre değiştirme yetkisini kendisinde ve kendi gibi burayı yöneten dar klik'te görecek. sözde gelen tepkileri geri bildirim kabul edip, kafasına estiğinde yapacağı bir sonraki değişimde de canı isterse kullanacak. istemezse, kusura bakmayın. size üzerini biraz kazıyınca altından "deal with it" manası çıkacak bi entry döşenecek. bunları yaparken de, değişime direnç normal ya, feedback, sürekli değişim, not alıyoruz gibi iyi yönetici taklidi yapan insanların sıkça kullandığı kelimeleri kullanacak tabii ki.

    halbuki konu çok basit. okuyucuya sunduğun tasarım'a istersen kedi resmini koy, ister reklam al, istersen dürüm koy ama yazarına kendini iyi hissettirecek şekilde istediği görünümde yazabilme imkanını tabii ki her zaman sun. bir de "gece görüşü var" deyişi var ki, maho ağanın "bu mahsülün üçte ikisi benimse, üçte biri sizin kıçınızdan çıkiii.." deyişi gibi, alternatif de sunmuş vizyoner yöneticimiz. biz beğenmemişiz ama.

    değişime tepki gösteren insanlara "değişime direnç göstermek insanın doğasında var." captan obvious'luğuna hiç girmeyeyim o kadar uzatmayayım. eğer sözlük yazarlarının muhafazakarlık sebepleri siz iseniz efendi gibi şuraya yazarlara özgü, eskiden sık kullanılan görünümlerden 20-30 tane koyarsınız. biz de niyetinizin sarihliğini anlarız. eskiden var olan bir özelliği (istediğim skin ile kullanma işte) ortadan kaldırıp, sonra da abuk bi dizayn dayatıp, "değişime direniyorlar" demek de komik işte, değişim değil ki kardeşim bu, bir şeyi dayatıyorsun. marka'n ile o marka'yı var eden, yaşatan kitlenin alanını daraltmanın manası nedir? senin kullanıcının o marka ile gönül bağı kurmasını kolaylaştırman gerekirken, neredeyse kavga ediyorsun. e şimdi bu komik değil mi?

    tamamından kendisi sorumludur diyemem ama bundan yıllar önce sözlükler söz konusu olduğunda ekşi ve diğerleri vardı. burası marka değerine o kadar güvendi, ve bahsettiği gibi yeniliğe, değişime o kadar kapalıydı. asıl sorun çokça başka yerdeydi aslında. kendi hedefleri ile kendini var eden kullanıcılarının taleplerini özdeşleştirmekte o kadar beceriksizdi ki, bugün ekşi sözlük'ün herhangi bir sözlük'ten geçmişten gelen gönüllerdeki karizması hariç hiçbir farkı yok. ve felaket kötü yönetiliyor. kendisine tüm emekleri için teşekkür ederim.

  • yarın asgari ücret görüşmelerinin ilk turu başlıyor.

    kasım ayı enflasyonu netleşti :%22, görüşmelerde bu rakam baz alınacak.

    enflasyon raporunda asgari ücretliyi ilgilendiren kalemlerde enflasyon %25-30

    bir sene sonraki enflasyon beklentisi: %17

    asgari ücretli enflasyonu ile bir sene sonraki enflasyon beklentisi de görüşmelerde masada olacaktır.

    normalde asgari ücretliye hak ettiğinden eksik ya da fazla zam yapmak çalışanın ya da işverenlerin çıkarına gibi görünse de aslında asgari ücretliye hak ettiği rakam dışında bir ücret artışı hiçbir kesimin çıkarına değildir.

    asgari ücretlinin hak ettiğinin altında bir zam en başta reel sektörün çıkarına olacaktır ama bu senaryoda asgari ücretli enflasyona ezdirilmiş olacaktır ve doğal olarak asgari ücretlilerin tüketme kapasitesi ve eğilimi düşecektir, türkiye gibi ücretli kesimin %30-50'si asgari ücretli olduğu bir ülkede asgari ücretlinin alım gücünü kaybetmesi orta-uzun vadede reel sektörü ciddi şekilde ve kalıcı olarak gelirler yönünden vuracaktır yani asgari ücretliye adil bir zam yapılmazsa orta- uzun vadede reel sektör maliyet yönünden elde ettiği kazanımı fazlasıyla kaybedecektir.

    asgari ücretliye hak ettiğinden fazla seviyede yapılan zamlar ise enflasyonu ciddi şekilde tetikleyecek ve çok uzak olmayan bir gelecekte fazladan yapılan zam enflasyon karşısında eriyecek iken reel sektöre bindirilen yük yüzünden işsizlik artacak, reel sektörde sorunlar kuvvetlenecek ve ülkenin makro ekonomik göstergeleri bozulacaktır.

    toplumda gelir adaletinin sağlanması ahlaki olduğu kadar ekonomik bir gerekliliktir ve gelir adaleti bozulması ekonominin gelişebilme kapasitesi düşürür. link

    keşke asgari ücret 3.000 lira olsa ve bu rakam asgari ücretlinin alım gücünü törpülemese ama öyle bir durum şu an mümkün değil o yüzden kişisel fikrim asgari ücret 1.900-2.000 lira arasında olmalıdır, aksi senaryolar hem çalışan hem de işverene orta-uzun vadede negatif etki eder.

  • -kaça gidiyorsun sen?
    -ikiyeee
    -bana ilkokul üç espirisi yapabilir misin?(arkadaşlarla gülüşmeler fian)
    -seneye yaparım
    ekip iptal.

  • bu lafı bir akp'liden duysam aklıma hemen "demek hanımın üzerine yapacak tüm malları" düşüncesi gelir.

  • ne otoyollarda ne şehirlerde 0 takip mesafesiyle araba kullanan gerizekalilar olduğu sürece her zaman yaşanacak facialardan sadece biri.

    edit: bir üstteki yazarın tüneldeki hız sınırının 70 km/h olduğu vurgusu gerçekten belki de en önemli şey. tünelden her geçtiğimde 70le giderken tüneldeki en yavaş aracın ben olduğum gerçeği de oldukça acımasız ne yazık ki.

  • dinlerken gündüz düşleri görmeyi sağlayan sessel kainat.

    ayrıca ufak bir not olarak: bach ile bir türlü yıldızı barışmayan karajan'ın metafizik etkisini güçlü biçimde verebilmeyi başardığı tek bach eseri. 1972 kaydını tam uykuya dalarken kulaklıkla dinlemeyi öneriyorum. böylece müziği direkt altbeyine verioruz ve yapanları unutulmaz bir gece bekliyor.

  • eğer eşin ölürse, dul olursun. eğer bir çocuksan ve ebeveynlerin öldüyse, yetimsindir. ama çocuğu ölen anne babayı ifade edecek hiçbir kelime yoktur. belki de bu, adı konulamayacak denli korkunç bir şeydir. *

  • lisans üstü egitimin 2. basamagi.
    siralama soyledir:
    master
    doktora
    yardımcı doçentlik (bir nevi menopoz gibi birşeydir)
    docentlik
    profesörlük
    ordinaryus profesörlük
    mezar

  • bütün psikolojisi bozuk tiplerin, topluma faydası olmayan kıytırık insanların, minik beyinleri ile savunmaya geçtiği kadın. onu savunmuyor olmanın adı kıskançlık değil. bu çok daha ciddi bir mevzu.

    yeter ki soyunsun vergi kaçırsa da olur tayfa fikir beyan etmesin. sen enayi misin üç kuruş maaşına vergi adı altında kıyım yapılıyor. doğal gaz faturasına ağlayanlar gelmiş burda merve taşkını savunuyor.

  • aşağılık kompleksinden kırılan zavallılara pek dokunuyor bu.
    sanki millet senin doğumgününü ezbere bilmek zorunda.
    adam görmüş orada kutlamış, ne var bunda samimiyetsiz denecek.
    sokakta arkadaşına rastlasan, laf arasında o gün doğumgünün olduğunu öğrense,
    aaa, doğumgünün müüü, kutlu olsuuun,
    dese kafasına çantanı mı geçirecen samimi değilsin diye..

    her işiniz böyle sizin.
    muhakeme sıfır.
    git bi su iç, serinle, kafanın içi çeperine çekilmiş sıcaktan ama ben yine de umutlu değilim, söylüyüm..

  • basit hesapla karşıyakalı oluyor bu kişi ;

    kars : 36
    izmir : 35

    (36+35) / 2 = 35.5

    ve karşıyakamızın 103. yılı *