hesabın var mı? giriş yap

  • ölümüne sadakat ve çat isimli kitaplarını büyük bir keyifle okuduğum, ölümüne sadakat' i herkese şiddetle tavsiye ettiğim ve tam bir erkek kitabı ama kadınlar da büyük bir keyifle okur diye tanımladığım muzip bir yazar. kitapları kolay okunur, eğlencelidir ve ilşkiler üzerine yazılan sabun köpüğü romanlara, kişisel gelişim zırvalarına falan kıyasla çok daha öğreticidir bence.

    ben samimiyeti çok severim edebiyatta ne var ki günümüzde bazı türk yazarları, yeraltı edebiyatı adı altında samimiyeti en büyük samimiyetsizlik haline getirmiş durumdalar. ben nick horby' i gerçekten samimi bulurum.

    slam (çat)
    high fidelity (ölümüne sadakat)

  • evet gerçekten rezalet. çünkü fotoğraftaki fare bir fındık faresidir. fındık paketinde çıkması gerekirken, fıstık paketinde çıkması gerçek bir rezalet.

    edit: ugandamilliegitimbakani'nin uyarisiyla" fındık ifadesidir" olarak yazdığım "fındık faresidir" olarak değiştirildi.

  • silgi. okuldayken biri silgimi aldığı zaman, mahsus yanlış yazar, geri alırdım hemen. o silgi önümde durmazsa, sürekli geri alma planları yapar, ders dinleyemezdim.

  • *edit: en basa bu dalga neyin dalgasi onu soyliyelim. einstein'in genel gorelilik teorisinin ozetine gore "madde" ** uzay ve zamana nasil egilip bukulecegini soyler; uzay ve zaman da cisimlere nasil hareket edecegini. yani uzay aslinda boyle gorunur ama bugune kadar boyle goremiyorduk:) iste cisimler, uzay ve zamani bukunce uzayda isik hizinda dagilan kutlecekim dalgalari* olustururlar. bu dalgalar bugune kadar gozlemlenememisti. bu dalgalar gozlemlenemeyince de, bu dalgalardan baska bi sey yaymayan uzay cisimleri de gozlemlenememisti. yani yasasin karadelikler!*edit bitti*

    ligo'nun yaptigi uygulamalı gözlemi basitçe anlatması çok zor:)

    (büyük harfle) "l" şeklinde bir kompleks düşünün. l'nin kolları 2-4 km uzunluğunda. biri diğerinden uzun, l'nin köşesinde bir beam splitter (ışın ayırıcı) var, l'nin alt tarafında yani ışın ayırıcının solunda ışın detektörü var... l'nin iki ucunda da asılı duran dev aynalar var. şöyle bir şey kendisi

    şimdi bir lazerle (ls diye gösterilen) ışın ayırıyıcıya (b diye gösterilen) ışın yolluyos, ayırıcı da iki demeti iki koldan (l'nin kollarından) dev aynalara yolluyor. deva aynalar demetleri gerisin geri ayırıcıya yolluyor. ayırıcı da aynalardan gelen ışınları lazer silahı ve ışın detektörüne (ld diye geçen) yolluyor. böyle bir görüntü hayal edin.
    ortada gravitational wave'in eğip büktüğü uzayzaman yokken, ışın atımları kollardan biri daha uzun olduğundan detektöre farklı, ancak düzenli ritmli zamanlarda geliyor. detektör de pek bi şey detect etmiyor :) (ışık dalgalarının süperimpozisyonuyla* ilgili bir dalga sebebiyle, birbirlerini nötralize ediyor isinlar)

    şimdi kollara gravitational wave atalım, böyle "vocurk vocurk" etsin... animasyonda gördüğünüz üzere sağdan giren gravitational wave, yüzeydeki partikelleri gah uzatıyor gah kısaltıyor... bu durum bizim "l"'de (ki adı interferometre-yani suya attığınız taşların birbirine girişen dalgalarını ölçen nane) iki boyutlu düzlemde şöyle bir görüntü yaratıyor. yani kollar bir uzuyor bir kısalıyor. tabii animasyondaki kadar degil. hidrojen atonu kadar ohom:) artık gelen ışın atımları düzenli ritmde değil. suya atılan taşların birbiriyle girişen (bkz: superimpositon) görüntüsü şeklinde. duzensiz girişen dalgalar da yeni bir dalga yaratıyor (biraz daha basitleştirirsem fizik ilmi çökecek:(( ışığın dalga fonksiyonundan da yararlanan detektör de gravitational wave'den sonra oluşan yeni dalganın ışığını tespit ediyor. böylece ölçüm gerçekleşyor.

    not: gerçeklik yukarıda anlattığımdan çok daha komplike, işbu entry aşırı basitleştirme adına fiziğin de müzğin de ırzına geçmiştir:)

  • türkiye için oldukça kötü bir durum. bizim en büyük ithal kalemlerimiz dolar üzerinden iken en büyük ihracatımız euro bölgesine yapılıyor. arbitraj avantajımız maalesef kayboldu

  • bu hücreler beynimizin trafik ışıklarıdır ve kavşakta bulunan trafik ışıkları gibi, gelen sinyalleri durdurarak veya faaliyete geçirerek gamma-aminobütirik asit (gaba) nörotransmiterine karşılık verirler.

    yapılacak araştırmalar ile belki bu hücreler başka primatlarda da keşfedilebilir ve hatta başka hayvanlarda da gözlemlenebilir. örneğin, fare beyni ve insan beyni arasında, nörolojik yapı veya işlev yönünden önemli bir fark keşfettiklerinde, dikkatlerini bu konuya yöneltmek için iyi bir gerekçeye sahip olabilirler.

    bir sonra ki adım olarak, rosehip nöronların piramidal nöronlarla olan bağlantısını gösteren açık bir harita geliştirmek olabilir. belki beynin istenmeyen şekilde çalıştığı durumlarda neler olabileceğini bilebiliriz.

    buradan

    yazar notu: sevgili moderatör, başlığın rosehip neuron olarak değiştirilmesi gerekli sanırım.