hesabın var mı? giriş yap

  • si birim sisteminde* uzunluğun base birimi. yıllar içerisinde 1 metre'nin aldığı tanımlar;

    1791'de ekvator ve kuzey kutbu arasındaki mesafenin 10.000.000'da biri olarak tanımlanmış.

    1889'da %90 platinum- %10 iridium'dan oluşan standard bir bar'da oyulmuş iki nokta arasındaki mesafenin buzun erime noktasındaki değeri olarak bu tanım değiştirilmiştir.

    1960'ta yine bir değişiklikle kripton -86 atomunun boş bir vakum içerisinde yaydığı turuncu dalga'nın 1.650.763,73 katı olarak tanımlanmıştır.

    ışığın hızının tam olarak hesaplanmasıyla birlikte günümüzdeki tanımı da haliyle değişmiştir. 1 metre şu anda, ışığın boşlukta 1/299.792.458 saniye'de aldığı yoldur. tabii ışık hızı'nın daha da doğru ölçümleri geleceğinden, yıllar içerisinde yeni bir metre tanımını kesinlikle göreceğiz.

  • her sabah aç karna telefonumun kronometresinden takip ederek 20 dakika yaptığım ağzı yağla çalkalama durumu. ben soğuk sıkım organik hindistancevizi yağı ile yapıyorum. beşinci ayımı doldurmak üzereyim. bu 20 dakika içinde bazen duş alıyorum, saçımı tarıyorum, makyajımı yapıyorum, kıyafetlerimi ütüleyip giyiyorum. yani her sabah 20 dakikanızı mahsus bu işe ayırmak zorunda değilsiniz. tabii aynı anda başka şeylere odaklanamamak gibi bir huyunuz yoksa. bir süre sonra sabah rutininizin bir parçası oluyor. ağzında yağ yokken yapacağınız her şeyi bu şekilde yapıyorsunuz, hepsi bu.

    tedavi edici yönünden ziyade, şifalandırıcı özelliğine odaklandığım için bir beklentiye girmeden yapıyorum. insanlar yatay pozisyona geçip uyumaya başladıklarında toksinler ağızda ve dilde birikiyor. sabahları uykudan kalkınca ağızdaki acı tadın sebebi bu. yağ çalkalama işlemi ile bu toksinler yağda çözünüp atılıyor. vücuda geri girmiyor. mantığı bu. dediğim gibi iyileştirsin diye değil de şifalandığım hissiyle yaptığım için bedenime de ruhuma da iyi geldiğini düşünerek yapmaya devam ediyorum.

  • limon kimyon zorro evrim teorisi defterine ek
    1337. gün.

    -evrim karşıtları daha önce açıklanmış konuları yeniden soruyorlar. deneklerin okuma alışkanlıklarında bir gelişme kaydedilemedi.

    -denekler halen aynı hatalı argümanlarla evrimi çürüttüklerini sanıyorlar. argüman üretme ve destekleme konusunda ilerleme kaydedilemedi.

    -denekler halen evrim teorisinin insanın maymundan geldiğini iddia ettiğini sanıyorlar. yeni bir bilgi edinme kabiliyetinde gelişme kaydedilemedi.

    -deneklerin anadillerindeki yazma kabiliyetleri halen en temel dilbilgisi kurallarını ihlal edecek seviyede. el göz koordinasyonları yahut derinlemesine bilgi edinme kabiliyetleri genetik düzeyde hatalı olabilir.

    -denekler evrim ve evrim teorisi arasındaki farkı halen öğrenemedi. ikisi aynı şeymiş gibi davranmaya devam ediyorlar.

    -denekler karşı çıktıkları evrim teorisinin yerine alternatif bir bilimsel çözüm önermiyorlar. yapıcı yaklaşımdan hala uzaklar. bilimsel vandalizm karakteristik gösterge olarak kullanılabilir.

    -denekler halen bizi konuşturmuyorsunuz diyerek duygusal tepkiler gösteriyorlar. oysa bununla kast ettikleri şey "hala bizi onaylamıyorsunuz". buradan deneklerin ortaya koydukları kaynaksız argümanlara körü körüne inandıkları sonucuna varabiliyoruz.

    -denekler evrim teorisini ideoloji olarak algılamaya devam ediyor. hiçbir bilimsel makalede herhangi bir dini görüşün yer almadığı defalarca anlatılmasına rağmen böyle düşünmeleri eğitilebilir olmadıkları konusundaki şüpheleri güçlendiriyor.

    -denekler halen her sorularına tek tek cevap verilsin istiyorlar. başkasının aynı sorusuna verilmiş cevabı arayıp bulmayı tercih etmiyorlar. araştırma kabiliyetlerinde ve tembelliklerinde değişim kaydedilemedi.

    -denekler daha önce başkası tarafından sorulmuş ve detaylıca cevaplanmış bir sorunun aynısını sorduğu halde, cevap alamazlarsa bunun verilecek bir cevap olmadığı için olduğunu sanıyorlar. herkese tek tek cevap verilmesi gerektiğine olan inançları altı boş bir özgüvenin göstergesi olarak kaydedildi.

    sanırım artık çalışmalarımızın geleceğinden şüphe etmeye başlayabiliriz.

  • nasıl ki cemrenin havaya düşmesiyle havaların ısınmaya başladığı anlaşılıyorsa; geyiklerin tayta düşmesiyle de kışın geldiği anlaşılmaktadır.

  • seneler önce evde abiyle beraber internet cafe ortamı yaratılmıştır. online mmorpg oyunlarından biri oynanmaktadır birlikte canavar kesmece yapılmaktadır.
    oğullarının ne yaptığını uzun süredir çözmeye çalışan baba da onları izlemektedir.

    -ben şurdakileri öldürüyorum sen buraya gelme!
    -tamam ben de şurdayım.
    -olum bunlar çok güçlü..
    -eheh ezik seni ben dağıtıyorum bunları..
    -oha ne biçim vuruyo..

    baba bişey demeden gittikçe sokulmaktadır. ilgisini çekmeye başlamıştır oyun.

    -olum ölcem ben..
    -bişey olmaz kaç..
    -aha kaçamıyorum..
    -kaç lan kaç
    -aha ölüyorum yardım..
    -pot iç pot!
    -ölüyoruuuum!

    -eşşoooooğleeşşeek! abine yardım etseneeeee!

    -mauhahuahuauh
    -mauahahuahuhau

  • balkonda gündüz vakti uzanmış film izliyorum, hangi film hatırlamıyorum; derken bir sahne geliyor, etraf karanlık, karakterle göz göze geliyorum, "hmm korkuyu, çaresizliği çok güzel yansıtmışlar" diye düşünüyorum ki göz göze geldiğim kişinin filmden bir karakter değil, ekrandaki yansımasına mal mal bakan ben olduğumu anlıyorum. allah belamı versin.