hesabın var mı? giriş yap

  • şimdi ne diyorduk. evet baharatlar. yemekleri baharatlamak için dikkate alınması gereken birtakım hususlar var ve bu hususların önceliği baharatların kendisi ile ilgili değil, zamanlama ve miktarı ile ilgili. hemen açıklayalım.

    baharatları yemeklerin lezzetini arttırmak için kullanırız fakat bir yemeğe ne kadar çok baharat atarsanız o kadar lezzetli olur algısı doğru bilinen yanlışlarda kafaya oynar. bazen de hiçbir şekilde eklememek gerekir. örneğin kavurma yapacaksanız bir tutam tuz yeterli olacaktır çünkü kavurma suyu çektirilerek hazırlanan bir yemek olduğu için içerisine atılan baharatlar konsantre olur ve ağırlık verir. bu entryde bu gibi sırları bol bol paylaşacağımız için yazımız birazcık uzun olacak.

    baharatları teker teker açıklamadan önce genel kurallarımızdan bahsedelim:

    -bir yemeğe tuz eklemeden önce yemekteki porsiyonların büyüklüğüne bakıyoruz. eğer parçalarımız büyükse pişirmeden hemen önce eklemeliyiz. eğer pişirmenin sonuna doğru eklersek yiyecek tuzu iyice ememez ve yüzeyde kalır.

    -eğer bizim için önemli bir yemek hazırlıyorsak baharatları pişirme esnasında azar azar eklemeli ve tadına bakarak ilerlemeliyiz. örneğin bol acılı sote yaparken bir avuç pul biber atacaksak bunu 3 parçada atmalı ve yemekteki aromasını tadarak ilerlemeliyiz. yemeğe henüz attığınız pul biber ile 10 dakika önce attığınız ve yemeğin içerisinde kavrulmuş olan pul biber aynı lezzette acılığı vermez. ikisinin de farklı aroması vardır ve lezzet bu iki aroma arasındaki dengede gizlidir.

    -yukarıda bahsettiğimiz gibi sıvıları çektirerek yemeğimizi pişiriyorsak tuz baharat miktarını azaltıyoruz.

    -kuru baharatlar yemeğin en başında eklenir çünkü aromalarını geç verirler. taze baharatlar ise yemeğin sonuna doğru eklenir. evet canım makarna yaparken o fesleğenin canını çıkarmayasın diye pesto sos var ve evet makarnanın sonuna doğru dereotu kullanılmasının mantığı budur.

    -bazı baharatların tadını yemekte hissetmek istiyorsak o baharatları istediğimiz yemekte kullanmadan önce dövebiliriz. tane karabiberi kavurup öğüttükten sonra yemeğin sonunda ekleyebiliriz. aromasını hemen verecektir çünkü.

    -diyelim ki kısık ateşte saatlerce pişirerek bir yemek yapacaksınız ve hidrofobik suaygırının dediklerini yaparak baharatları en baştan attınız. yanlış efendim. fazla pişirme yemekte lezzet kaybına yol açar. baharatların aroması sonsuz değildir ve uçucudur. sen 3 saatte yemek pişireceksin diye yemek lezzetli olacağı anlamına gelmiyor. süresini ayarlaman gerekiyor. “-tüm malzemeleri bir tencereye koyun kapağını kapatın o ağır ateşte saaaatlerceee pişsin, mükemmel olur” diyenler en hafif tabirle terbiyesizdir, fetocüdür.

    çocuklar için not: -bu arada kuru baharatları mikroorganizmaların taşıyıcılığı karşın en az 30 dakika pişirmeniz gerekmekte. özellikle şu sıralar gıda güvenliğine dikkat etmemiz gerekiyor. açık baharat satın alanlar yumurta, menemen gibi çabuk pişen yemeklere baharat kullanımına dikkat etsinler. en azından çocuklarına yedirmesinler. eğer üzerine serpiştirilen baharatlar kullanılacaksa mutlaka kapalı baharat satın alınmalı. sevgili aktar arkadaşlar üzgünüm.

    -baharatların kullanım ömrü 6 aydır. bu süre sonrasında özelliklerini yitirirler. siz yine kullanın ama çok fazla bişey beklemeyin derim ben.

    -mümkünse bütün baharat alın ve kendiniz öğütün. yemek pişirmeye meraklıysanız bir kahve öğütücüsü işinizi görecektir. bütün baharatlar hem daha uzun süre dayanır hem de hemen öğütülüp kullanıldığı için çok çok daha iyi aroma verir.

    -salatalara eklenen baharatlar aromalarını vermeleri için birkaç saate ihtiyaç duyarlar bu yüzden salatalarınızla baharatlarını doğramadan önce ya da doğradıktan sonra bir süre birlikte tutun. baharatınızı salataya kesinlikle sosu ile birlikte vermeyin.

    şimdi ülkemizde birçok baharat çeşidi var ama biz yalnızca pul biber- karabiber – kimyon – tuz kekik arasında gidip geliyoruz. aşağıda hangi baharatın hangi yemekte kullanıldığına ilişkin amme hizmeti yapalım.

    yenibahar: sosislerde, bir şekilde pişirilmiş etlerde (piştikten sonra işte). buharda pişmiş balıklarda birde kimse bilmez ama az miktarda kullanıldığında meyve ve keklerde çok güzel oluyor.
    anason tohumu : kurabiyelerde fena.

    defne yaprağı: bütün kırmızı çektirilen sosların içerisine atılmalı ama öyle görmemiş gibi bir avuç değil. bir tencere sosa bir adet yeterli.

    kereviz tohumu: eğer domatesli salataları seviyorsanız mükemmel olur.

    frenk maydanozu: çorbaların servisinde, yumurta servisinde birde peynir servisinde.

    chili: işinde meksika ibaresi geçen bütün yemeklerde. birde kıymalı yumurtada.

    frenk soğan: frenk maydanozunun kullanıldığı yerlerin aynısında. yada maydanoz yokken bunu mu atıyorum bilemedim şimdi.

    kişniş: şimdi bir dakika. bu baharat anadolu mutfağının jokeridir. “anadolu mutfağının modern sunumu” diye bir ibare görürseniz işin içinde kesin kişniş vardır. tv ye çıkan şefler arasında kişniş goygoyu döner. hepiniz hatırlarsınız “-bilmem ne yöresinin bilmem ne pilavına azıcık kişniş atıyoruzzzz” asya mutfağı dışında kimse kişnişin ne işe yaradığını bilmediği için kişniş önemlidir. kişniş baharat dünyasının ups kargosudur. esrarengizdir.

    tarçın: her türlü hamur işine, sütlü tatlılara atarız ama tarçın asıl olarak pişmiş meyveli tatlılara ve tatlı patateslere çok iyi uyum sağlar.

    kişniş tohumu: yalnızca tv programlarında

    köri: yumurta ürünlerinde, tavuklarda (tamam tamam yazmam lazımdı) pirinç yemeklerinde.

    rezene: içinde italyan kelimesi geçen bütün yemeklerde, doğal olarak domatesli yemeklerde birde balıklarda.

    garam masala: bunun orjinalini alın ve yalnızca et yemeklerinde kullanın. başka yerlerde de kullanılıyor ama gerek yok. ziyan olmasın.

    zencefil: etleri pişirmeden önce kullanıyoruz. meyve kullanılan yemeklerde de güzel oluyor.
    ardıç tohumu: av hayvanlarının marinasyonlarında.

    mercanköşk : kümes havanlarında, kıymalı içlerde, zencefil gibi pişirmeden önce etlerin marinasyonunda.

    paprika: sosuna ekmek banmalık bir sote yapacaksın. tavayı ısıt. evet tavayı ısıtmadan yağ koymuyoruz. sinir etmeyin adamı. neyse yağ ekledik salça ekledik. kavur. içerisine bir yemek kaşığı paprika at. sonra istediğin miktarda içme suyu ekle. biraz karıştır. içerisine daha önce sotelediğin etleri at. kapağı kapalı olarak 20 dakika kısık ateşte tıngırdat. paprikaya taparsın.

    kekik: serada yetiştiriyor, dağda kökünü söküyor, yaprağını kurutuyor, sapını öğütüyor, tohumunu alıyoruz. çayını bile içiyoruz. bence bayrağımıza koymalıyız.

    muskat: ülkemizde bütün aktarlarda var ama dikkatli kullanılması gerekir. çünkü içeriğinde mescalin isimli uyuşturucu bir madde içerir. 20. yy. da amerika’daki hapishanelerde yasak olduğunu okumuştum. biz bunu akademik olarak çorbalarda, kremalı soslarda, tavuklarda kullanıyoruz.
    haşhaş tohumu: domates soslarında.. birde kuzu yemeklerinde iyi gider.

    biberiye: sanılanın aksine balıktan daha çok kuzuya yakışır.

    adaçayı: taneli sebze yemeklerinde iyidir.

  • ne diyorsa tam tersi olarak anlayın işte

    iki ay sonra gelen edit: raflar fuhuş yatağına döndü. işte feraset.

    bir yıl sonra gelen edit: fiyatlar 500%'e varan oranda arttı.

  • bizim ülkenin sorununu gösteren içerik. hep kötüyü örnek almak.amerikada sigortası olmayan tedavi edilmemiş ama tayyip sağolsun bize sigorta sormuyormuş. iş oraya geldiyse küba’yı örnek gösterin o zaman. eğitim sağlık her şey ücretsiz. adamlar çılgın çalışıyor. ne kadar aptal bir kafanın hezeyanı bu.

    edit:@kiray mahlaslı yazarın söylediğine göre gss prim borcu olanlar tedavi olamıyor. buna da cevap alalım.
    edit: gss prim borcu olanlar endişelenmesin lütfen, acilden giriş yaptığınızda borcunuz var diyerek geri çevrilmiyorsunuz. zaten gss prim borcunun ertelendiği yönünde mesajlar da geliyor. kendiniz araştırabilirsiniz son durumu.

  • "şimdi çıkmış geçenlerde birisi, elinde de gitar, biliyorsunuz bunlar gitar çalar, bağlama nedir bilmezler, ağzında da mızıka, diyor ki senin savcın varsa benim de bilmemnem var. ya sen kimsin ya. sen kimsin. bi de bana diktatör diyorlar, ben diktatör olsam sen cıkıp orada o lafları edebilir misin." putin.

  • aramaya inandım*, uydum sözlüğe; ama nasıl yazılmamış dediğim bir hayat hikayesine sahip ingiliz müzisyendir.

    kendisi kekemedir. ama bir sebebi vardır.

    yukarıda bir arkadaş bahsetmiş, dövülesi tip, hortumla ıslatılası sopayla dövülesi diye; heh işte bu herifcağız da 8-9 yaşlarındayken o kadar çok dayak yemiş ki, bir gözüne amblyopia teşhisi konmuş, göz tembelliği.

    kabadayılar öyle bir abone olmuş ki arkadaşa, o kadar çok dalga geçmişler ki adam artık sınıfta konuşamaz olmuş ve sonunda bu yediği dayaklar ve mobbing sonucunda kekemelik ve hiç konuşamamazlık durumundan muzdarip oluvermiş.

    sonra babası bu duruma dayanamayıp çözüm arayışına girmiş ve rap ile tanıştırmıştır kendisini.
    özellikle de yine kendisi gibi bütün çocukluğu boyunca kabdayılığın dibine maruz kalan, bununla savaşmak zorunda olan ve popüler olmayan şarkılarında bu hiklayelerinden devamlı olarak dem vuran birisi ile: eminem bildiğin marshall bruce mathers olan nam-ı diğer slim sahdy
    kendisi ile değil tabi ki, müzikleri ile.
    herif bu müzikleri dinleyip şarkı sözlerini ezberlerken kekelemediğini farketmiş ve kendisini müziğe vermiştir.

    sonrasında hayata karşı tutnabildiği tek dalın bu olduğunu anlayan kardeşimiz, barlarda pavyonlarda elinde gitarıyla boy gösterir olmuş ama fakirliği bir türlü yenememiştir. sokakta, parkta yatmış bir dönem homeless takılmış.

    sonra ünlü olmak hayallerine kapılıp yine eminem'in izinden gitmiştir. hikayeyi daha iyi özümsemek için bir ara okursunuz: (bkz: eminem/@chemsuk)
    böylece rotayı los angeles'e çevirmiş ve bir şekilde jamie foxx'un radarına girmiş ve tıpkı dr.dre'nin eminem'in elinden tutması gibi jamie de bu gencimizin elinden tutmuştur.

    sonrası malum.

    hani adama "başarı için ne dersin" sorduklarında demiş ya: "çalın abi, dibine kadar çalın yani canlı konser verin bir gün mutlaka keşfedilirsiniz" diye, yalan yok adamın bildiği bu. zaten çok da ifade edemiyor işte kendisini idare edin artık.

  • --- spoiler ---

    siyasetci allah'a hesap veririm diyerek kacamaz, allah'a hepimiz hesap verecegiz. sen halka da hesap vereceksin
    --- spoiler ---

    gol ustune gol bir yayin. nagehan'in surati eksidi yayin boyunca.

  • arsen ziyagil, ziyagil yalısı'na yatılı misafir olarak gittiğinde nerede uyuyordu, hangi yatakta yatıyordu, çok merak ediyorum.

    giriş katında sadece iki oda var. küçük olanda deniz de courton, büyük olanda firdevs yöreoğlu yatıyor. salonun bulunduğu ikinci katta ise sadece bir yatak odası var. orada da adnan ziyagil ile bihter yöreoğlu uyuyor. bir üst katta ise üç oda var. orada da behlül haznedar, bülent ziyagil ve nihal ziyagil kalıyor. aslında eskiden nihal ziyagil ile bülent ziyagil aynı odalarda kalıyordu ve en üst kattaki bir odada deniz de courton kalıyordu. bu sebeple giriş katındaki büyük oda ile küçük oda boştu. adnan ziyagil ile bihter yöreoğlu'nun evlilikleri öncesinde arsen ziyagil muhtemelen firdevs yöreoğlu'nun kaldığı büyük odada kalıyordu. ama mevzubahis evlilikten sonra bülent ziyagil ile nihal ziyagil kardeşlerin odaları da ayrılınca ve de firdevs yöreoğlu da ziyagil yalısı'na taşınınca yalıda oda kalmadı. bu şartlar altında arsen ziyagil yalıya geldiğinde hangi odada kalıyor çok merak ediyorum. evin hizmetlilerinin kaldığı bodrum katta kalmıyordur herhalde. zaten o katta da boş oda var mı bilmiyorum. yıllardır içimde koca bir boşluk doğuruyor arsen ziyagil gizemi.

  • mesela 21. dogumgununde onsuz gecirilen her dogumgunu icin toplam 20 ayri hediye almak. bir kac ornek vermek gerekirse 1. yasa emzik, 7. yasa abakus, 12. yasa cicili bicili tokalar gibi. aradaki tutkulu bir asksa, yapiliyor boyle seyler.

  • fenerbahçe'ye geldiginde toy bir üniversite ogrencisiyken su anda evli barkı işinde gücünde çocuklu çocuklu bir adamım lan ben. nasıl 3 dakikada yollarsınız lan bu adamı! amlarına koyayım ben onların.