ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kavga etmekten korkan erkek
-
bundan 5-6 sene önce eski kız arkadaşımla taksim gezi parkında oturduk, çekirdek çitliyoruz. malum olaydan sonra atıl bırakıldığının farkında olmamıza rağmen, nedense hoşumuza giden bir etkinlikti bu, neyse konu o değil.
bir tinerci yaklaştı yanımıza, arkasında 2 tane arkadaşı var. elinde bıçakla yanımıza geldi ve çekirdeği istedi. doğru düzgün konuşamıyor bile, çekirdeği işaret ediyor bıçağıyla. ben de içinden 1 avuç kendime 1 avuç da kız arkadaşıma aldım, pakedi verdim. eleman da sorunsuz uzaklaştı. biz de çekirdek yemeye devam ettik. bitince de konu ile ilgili tek bir yorum yapmadan uzaklaştık.
peki bir fayda/mahsur değerlendirmesi yapalım.
şimdi orada gereksiz bir münakaşa yaşasam, "erkeklik" yapıp diretsem, karşımda zaten diyalog kurabileceğim bir canlı yok. şu an sağlıklı bir insanım, bildiğim kadarıyla eski kız arkadaşım da öyle, ancak muhtemelen o tinerciler ya hapiste, ya da hayatta değil. şimdi ben kalkıp bu elemanlara çekirdek için diklensem, bakın çok değil, 1 tanesi bıçağı herhangi bir yerimize saplasa, geleceği olan bizim gibi insanların hayatı sona erebilir veya kalıcı bir sakatlığı kalabilirdi. onlar için ise değişen bir şey olacağını sanmıyorum.
şimdi sormak istiyorum, değer mi?
sıçtık kelimesinin mesleklerdeki terminolojisi
-
"uçaktan yürüyerek çıkabildiğin her iniş iyi iniştir." - havacılık
tabipler göçü
-
2021 yılı itibariyle ülkedeki hekimlerin mecbur bırakıldığı göçtür.
nedenleri
1) şiddet ve mobbing zirvede
- halkımızın doktor dövme ve sövme özgürlüğünün kısıtlanmaması için harekete geçilmemekte
- ayrıca mobbing ve şiddet sayesinde hekimlerin çok yüksek sayıda hasta bakması sağlanıyor
2) malpraktis
yapılan işin sorumluluğu %99 hekimlerde, ekstra ödenen para ise -artık- yok.
-devlette kazanılan para küba, ödenen tazminatlar ise amerika ayarında
3) mali boyutu
- genelde orta/alt seviye ailelerden gelen hekimler eskiden tüm bu zorluklara ilerisi için katlanıyordu artık o iş neredeyse bitti.
- iyi para kazanacak bir branştaysa ve türkiye'de özelde çalışmaya katlanabilecek biriyse bile 40 yaşından önce sınıf atlatacak paralara çıkması imkansız.
- mevcut durumda benimle aynı yaşta olan ama 20-22 yaşlarında işe girip para kazanmaya başlayan herhangi bir sağlık çalışanının kazandığı toplam paraya ulaşabilmem enflasyonu hesaba katınca uzman doktor olarak ancak 35 yaş dolaylarında mümkün olacak
- memurlar arasında saat başına en az ücreti alan grup hekimler (özellikle pratisyen ve asistan hekimler)
4) ülkenin genel durumu
- demografinin değişmesi
-liyakatın tamamen bitmesi
- ekonomi ve alım gücünün yerin dibine geçmesi
5) en önemlisi mesleki tatminin bitmesi
- ne maddi ne manevi tatmin kalmayınca motive edecek bir şey de kalmıyor.
bu son sabit ödeme/performans sistemi düzenlemesi sonrası ben dahil hekimlerin çoğunun düzelme umudu bitti, iki günde yurtdışına gidiş için olan doktor dayanışma gruplarının üye sayısı hızla artışa geçti.
kusura bakmayın ama dünyanın her yerinde, en fazla 1 yıllık sıkı çalışma ve akreditasyon süreci ardından ortalama/ortalama üstü kazanıp yaşayabilecek birisini asla ülkede tutamazsınız, sonuç:
--- spoiler ---
tabipler göçü
--- spoiler ---
sırtına dokunan kişi sayesinde ölümden dönen adam
-
kasanın kapağını kapatamayan malların trafikte koca koca kamyonetlerle serbestçe dolaşıyor olması kadar ilginç olmayan videodur. daha 2 ay önce odtü'de bir öğrenci bu yüzden hayatını kaybetmedi mi? hiç mi ders alınmaz hiç mi sorgulamaz insan kendi yaptığı işi?
4 mayıs 1996 anneme yazdığım mektup
-
evde eski bir kitabın arasından düşen mektuptur. gece gece efsane yarmıştır hakkaten. okuma yazmayı söktüğüm yıllar çalışan anne-babanın çocuğu olarak onlara notlar mektuplar yazardım. neden yazdım bunu, olay ne, nolmuş hatırlamıyorum ama çocukluğumu sevesim geldi yeminle sözlük.
http://i.hizliresim.com/vvddmj.jpg
bir kedinin bilmesi gerekenler
-
tam yemek masasinin uzerine cikmi$ peynir kabina kafayi daldiracakken seni gordugum an tek pati havada sabit kalip kipirdamayinca gorunmez olmuyorsun.
yemek masasina ciktigini seslerden anlayip geldigimde de o saniye sandalyeye inip patilerini altina kivirmaya cali$man inandirici degil, patiyi kivirayim derken gotunu havada unutuyorsun, son on dakikadir orda oturmadigin anla$iliyor.
kabina her mama koydugumda deli gibi bagirmana gerek yok, biliyorsun o buyuk kutudan senin kabina gelecek o mama, her seferinde sanki yari yolda vazgecicem veya mamayi ben yiycem gibi cirpinman gereksiz.
boğazdaki yalı sahiplerinin meslekleri
-
doktor, mühendis, öğretmen vs. değillerdir.
mario puzo'nun the godfather adlı şaheseri, balzac'a ait olan şu sözle başlar: "her büyük servetin arkasında bir suç gizlidir."
kaptan arka kapı
-
kaptan amerika, kaptan mağara adamı benzeri bir halk kahramanıdır. iett otobüsünden inmek üzereyken otobüsün hareket etmesi neticesinde hayatı tehlikeye giren insanların hayatını kurtarmakla yükümlüdür.
talibanın taşlatarak kadın öldürmesi
-
"tanrı adına işlenen cinayetlerin sayısı, şeytan adına işlenenlerden çok daha fazladır"
erica jong
la prise de pouvoir par louis xiv
-
roberto rossellini'nin 1966 yapımı televizyon filmi.
film, adından da anlaşılacağı üzere, fransa kralı louis xiv'nin, kardinal mazarin'in ölümünden sonra güçlenmesini anlatıyor.
wes anderson'ın, criterion collection'dan en sevdiği filmlerdendir.
kaynak
kendisine saldıran pitbull'u haşat eden at
-
uysal ve efendi durduğuna aldanılmaması gereken bir hayvan olan atın tersinin ne kadar tehlikeli olduğunu bizlere gösteren olay.
çizgi filmlerde karakterlerin fırlarken çıkardıkları ses çınladı kulağımda.
afgan mültecinin ekşi sözlük yazarlarına cevabı
-
afgan güzellemesi okudunuz.
ülkemde sistematik olarak demografik darbe yapılıyor, sorun sadece afgan mülteci sorunu değil. bu ülke kendi vatandaşlarına iş fırsatı yaratamazken bu insanlar kayıt dışı istihdam ediliyor. ülkenin dili bozuluyor, istanbul'da her yer arapça tabelalarla doldu. suç oranları daha da arttı. bizim kendi sorunlarımız bize fazla gelirken bir de bunların sorunlarıyla uğraşıyoruz. o yüzden;
(bkz: ülkemde afgan istemiyorum)
2001 a space odyssey
-
belki de ben bu filmin derinliğine varamadım ama acaip bayik bir film... filmin ilk 5 dakkasında sadece karanlık ve müzik olduğunu da tekrar edeyim, sinema ortamında süper etkileyici atmosfer yaratıcı olabilir {ki bundan şüphe ediyorum} ama evde insanın o bölümleri geçesi geliyor ve hatta geçiyor {ben geçtim mesela} ayrıca acaip temposuz bir film, mesela uzay gemisinin süzüle süzüle on dakikada yere konduğu sahne de aynı şekilde fast forward kurbanı olmuştur... belki ayıyım ama mutlu bir ayıyım...
yazarların ekşi sözlük'e dair prensipleri
-
- yaran yanlış okumalar başlığındaki hiçbir entry'yi komik bulmam. gülesim gelse bile kendimi tutarım, gülmem.
- debe editini gördüğüm yerde, yazarının "hakkındaki notlarım" kısmına bir takım ağır laflar kaydederim.
- sol tarafta nickaltı entry'si gördüğüm zaman derhal başlığındaki en beğenilen entry'ye göz atarım, artı oy veririm.
- ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı başlığındaki yazılara okumadan eksi oy veririm.
- " yha bu entry'mi en beğenilenlerime sokmayın lütfaan ihihihi" diye edit yapan yazarın ricasını kırmam, vaktim varsa 20 entry'sine eksi oy veririm. en beğenilenler listesini güncellerim.
- bir futbol başlığı altında "sarbi reyiz ehuehueh xd" geyiği yapanın son yazdığı 10 entry'ye eksi oy veririm.
- hakkında 265 sayfa yazı yazılmış bir başlığa entry girerken ilk cümlesi, o başlığın ana unsurunu belirleyen sözcük kullanan kişiye eksi oy veririm. ( star wars başlığına, ilk paragrafında, "bir film" yazıp 12 paragraf yazı döşenmesi gibi )
- herhangi bir konuda, başlıkla alakalı karikatür linki veren yazara artı oy veririm.
- herhangi bir konuda girdiği entry içerisinde referans olarak kendi tivitır adresini gösteren yazara eksi oy veririm.
- 12 ocak 2014 istanbul kar yağışı gibi başlıklarda, "offf beşiktaş'ta ne biçim yağıyor var yaa" tarzında entry giren yazara sevgiyle gülümserim. eksi ya da artı oy vermem.*
- friends başlığına ara ara girip son yazılan entry'lere artı oy veririm.
- cumartesi gecesi evde oturan ezik ve yalnız insan başlığına "ne var bunda!!! benimdir, sıcacık evinde mandalina yiyordur hıh .ss" tarzında entry giren yazarlara eksi oy veririm.
- badilerimin favladıkları* entry'lere muhakkak bakarım. beğendiysem artı oy veririm. beğenmediğim bir entry'ye denk gelirsem favlanan entry'ye eksi oy vermem, badimin yazdığı son entry'ye eksi oy veririm.
- entry favlamam, bunun için kendimi ikna edecek bir gerekçe bulamadım ben de.
- entry'mi favlayan çaylağın nick'ine bakıp hafızamda tutmaya çalışırım. bir başka entry'mi favladığına rastlarsam hafiften tebessüm ederim. asla sırıtmam.