hesabın var mı? giriş yap

  • şurada rastladığım olay.

    özetle, sınıf annesi, sevda öğretmene öğretmenler günü için sınıfça pahalı bir markanın montunu aldırır. ali kaan adlı çocuğun velisi inci hanım hediyeye katılmaz. çalıştığı yerden izin alamadığı için sınıfta yapılan öğretmenler günü kutlamasına da gelemez. öğretmen whatsapptan veliye "çıkarttığınız problemden dolayı üzgünüm" şeklinde mesaj atar. ardından, önceden hiçbir problem yaşamamış çocuğun "uyumsuz ve arkadaşlarına kötü örnek olduğu" gerekçesiyle sınıfının değiştirilmesine karar verilir.

    görsel

  • fazla mesai falan yok bizim şirkette
    lakin beleşe akşam yemeği verilmekte
    toplantı odasında da plazma tv mis gibi
    ne gidecem lan eve yatarım ben ofiste

    müdürün odasında deriden bi kanepe
    gerçi biraz dar ama ederim artık idare
    kahve makinası da olacaktı bi yerde
    ne gidecem lan eve yatarım ben ofiste

  • 69 kez söylenmiş. 70. kez de söylenir. (bkz: juninho)

    lyon'da fransa liginde frikikten gol atmadığı takım yok adamın. sadece frikikten hepsini sıradan geçirmiş.

  • yurtdışı ile ilgili bir anı anlatıldığında kendisine hava atıldığını zannedip komplekse giren insancıklar.

  • ailesinden veya akrabalarından görmeyenlerin olmadığını sandığı gelenek. başlığı açan şahıs gibi tiplerin en iyi bildiği şey, dahil olmadığı her şeyi yadsımak ve inkar etmektir zaten. ama mesela gözlerimizi kapayınca seni görmesek de sen var olmaya devam ediyorsun ne yazık ki, yok sayamıyoruz. gelenek = bir coğrafyadaki a'dan z'ye bütün bireylerin istisnasız olarak uyguladığı şey değildir öncelikle bunu anlayalım. "aile geleneği" deriz mesela sadece bizim ailemize, akrabalarımıza özgü olan şeylere. bir köyün de ortak geleneği olabilir, koca ülke nüfusunun yarısının da ortak geleneği olabilir. veya bir ofisin geleneksel kuruluş yıldönümü partisi olabilir mesela.

    bayramda türk kahvesi yanında likör ikram etme geleneği de eski türkiye'de vardı ve oldukça yaygındı. normalde alkol kullanmayan aile büyükleri de o likörü içerdi. tüm ülkeye yayılmamış ve belli bir kesimle sınırlı kalmış olması, o geleneğin olmadığı anlamına gelmez. ki sınırlı kaldığı kesim de sanıldığı kadar küçük değildi.

    eski türkiye'de, bırakın bayramları, bazı seçkin pastane ve kafelerde de türk kahvesi yanında likör gelirdi. genellikle nane likörü. bu asla olağanüstü bir durum sayılmaz, içmeyen biri bile bu uygulamadan dolayı dumura uğramaz veya mekan sahibine falan çıkışmazdı. normaldi çünkü.

    ekleme editi: ankara'daki akman pastanesi'nde konyaklı tiramisu da yiyebildiğimiz günlerdi.

  • ayriyetten yurtdisinda yasayanlarin da muzdarip oldugu, ekseriyetle itin gotune sokup cikarildiklari bir mevzu bu.

    misal, ben geldim amerika'ya universite okumaya. sonra da imkanim oldu, aldigim diplomadan hareketle is buldum, calismaya basladim. son 8 senemi burada gecirdim. son 8 seneye dair anilarimin, ogrendiklerimin, yaptiklarimin cogunlugu da amerika'da oldu. populer kultur adina buranin gerzeklikleriyle daha bir asina oldum mesela. falan filan.

    neyse. turkiye'ye dondugumde misal bir icki sofrasi olacak, arkadas ortami olacak cok samimi olmadigim; laf bir seyden acilacak, herkes kendi capinda deneyiminden falan bahsedecek. ben nasil dahil olacagim orda muhabbete? "ben amerikadayken..."

    e naabiim mina koyyim? burada gordugumun ambalajini degistirip turklestirerek mi aktaracagim? grey's anatomy miyim ben ki turkce senaryoya uyarlayip doktorlar diye show tv'ye gazlasinlar? ibis demezler mi adama?

    ben kendime ibis dedirtmem arkadas.

  • bina boşluğuna kuşlar girmesin diye alelade koyulmuş bir malzeme. resmen tuzak. bu cehalet öldürüyor işte. tiktok videolarından nefret ederim ama bu sadece bir kaza. video çekmeseydi de başına gelirdi.