hesabın var mı? giriş yap

  • rahibin açılan mezarının lahit kapağının ağırlığı yaklaşık 4 tonmuş.
    mezar odasının içinde bulunan eşyalardan biri de, rahibin kendisiyle birebir benzeşen, bal mumundan yapılmış bir kafa. buna arkeolojik literatürde reserve head deniyor. isminden de anlaşıldığı üzere bu bir yedek kafa; mumyalanmış bedeninizin kafa kısmına bir şey olursa, ölümden sonraki yaşamda kullanabilmeniz için.
    bu kafanın rahibe ait olduğunu, saçlarının tamamen kazınmış formda yapılmasından anlayabilirmişiz, çünkü o dönemler mısır'da rahipler saçlarını tamamen kazıtırlarmış.
    lahit açıldıktan sonra bir tabut olmaksızın direkt mumyaya ulaşıldı. üzerinde baş kısmından ayak ucuna kadar uzanan isis armalı, altından bir mücevher olduğu ortaya çıktı. mumya iyi korunmuş olduğundan, sargıları çözülerek açılmaya yeltenilmedi; bu noktada beklentilerinizin karşılanmadığını biliyorum. mumyayı bulan ekip, ortamda hiçbir koku bulunmadığını, mumyanın iyi durumda olduğunu belirttiler.

  • jj abrams tarzı (lost, fringe, westworld....vs) dizi yapma rehberi:

    -sırrı bilinemeyen gizemli bir makine veya alet olmalıdır. tercihen yapay zekaya sahip olmalıdır.

    -yine sırrı bilinemeyen gizemli numaralar, algoritmalar, formüller olmalıdır.

    -kimsenin ne yaptığını bilmediği ama kapılı kapılar ardında çalışan büyük bir şirket (dharma ınitiative, massive dynamic, delos ıncorporated) veya çok zengin bir işadamı (charles widmore, william bell, harold finch, robert ford) olmalıdır. sık sık dizideki bir çok olayın arkasında bu zengin şirket veya işadamının olduğu ima edilir ama hep bir şüphe de mevcuttur.

    -bir yerde bir şirket tarafından yapılan gizli bir deneyin yanlış gitmesi ve evrende zincirleme reaksiyonlara sebep olması.

    -sürekli flashback ve flashforward ile karakterlerin geçmişi ve geleceği irdelenmeli, zamanda yolculuk yapılmalıdır.

    -"paralel evren" olmazsa olmazlardan biridir. ayrıca bir yerlerde mutlaka bir "simülasyon" olmalıdır ve karakterler ister istemez bu simülasyonun bir parçası olmalıdır.

    -hikaye her bölümde gıdım gıdım ilerlemelidir.

    -dizi bir yerden sonra uzadıkça uzamalı, cılkı çıkmalıdır.

    -belli bir yerden sonra her şey o kadar iç içe girmelidir ki seyirci izlediğinden bir bok anlamasın.

    -karakterlerden batıl inançları olan veya metafiziğe inanan bir veya birkaç karakter vardır ve hikayenin başında bunlarla dalga geçilirken sonradan bunlar haklı çıkarlar.

    -son sezonlarda rating'ler düşüşe geçince diziyi kurtarmak için metafizik veya bilimkurgu öğelerin dozu katlanarak arttırılıp dizinin içine iyice sıçılır.

    -sonunda hiçbir şey doğru düzgün bağlanamadan ve hiçbir soruya doğru dürüst cevap veremeden dizi bitmelidir.

    -internette dizinin hayran kitlesi "her şey açıklandı siz anlamadınız" diye dizinin sıçışını sıvamaya çalışır.

  • muhteşem yüzyıl dizisinden öğrendiğimiz bir gerçek. rahmetli canı sıkıldığında alırmış kemanını çıkarmış balkona, tırmanırmış çatıya. o vernikli kelebek mobilya yemek masası rengindeki gıy gıy kemanıyla haremdekilerin aklını alırmış. alt kat komşusu hatice hanım ve saraydaki diğer kadınlar arasında inanılmaz popülermiş. pargalı çaldıkça onlar coşar, onlar coştukça pargalı vıccırı cıccıııık diye diye öttürürmüş kemanını. padişah sefer hazırlığı yapacak, pargalı balkonda gıy gıy saatinde. alt katta yine kompile harem kadınları toplanmış... şimdinin plajda gitar çalan adamı gibi düşünün:

    - akdeniiiiiiiizzzzz akşamlarıııııı bir başkaaaa oluuyooooorrrr....

    - pargalı çok tatlısın ya...

    - sağolun kızlar.. hadi bu sefer birlikte... heleeee biiiir deeee aylardaaaannn recep (hicri takvime göre yani) ise bir başkaaa ...

    kanuni'nin bu duruma bir süre sonra dayanamayıp onu hürrem'e şikayet ettiği, hürrem'in de pargalıyı kemanıyla dövdüğü söylenir. dizinin ilerleyen bölümlerinde buna yer verirler mi bilmiyorum. ama aslında gerçekçi yani. bir pargalıya bakın, bir hürrem'e. lisede sınıfın arkasında oturup sinirlendiğinde erkek döven aşırı gelişmiş kız tipi yok mu hürrem'de? böyle dişlerini sıka sıka sen görücek sülüman gelicik benim olucuk bilmem ne diyor... gözlerini belirttiğinde çok korkunç oluyor, adamı kündeye falan getirse mümkün değil nefes alamazsın. çok güçlü ve sağlıklı gözüküyor maşallah.

  • sozlugun geldigi bu noktada bir "kezban" olmak icin turkce bir isme sahip olmanizin yettigini gosteren telefon.

    - adin ne?
    - ezgi
    - telefonun ne?
    - iphone
    - hahah kezbana bak hahahahahah

  • kraldır kral.

    (bkz: 22 eylül 2013 beşiktaş galatasaray maçı)

    son dakikalarda melo'yu kavgadan çıkaran da o.

    paşa paşa gollerini atıp galibiyeti getiren de o.

    dürüst oynayan, pislik yapmayan da o.

    galatasaray taraftarının kalbinde yaptığı hareketlerle de yer edinen o.

    harbiden parti kur oy verelim reis.

    not: beşiktaşlıyım

  • konservatuvarda lisans ve lisansüstü olmak üzere 8 senesini geçirmiş bir insan olarak şöyle söyleyeyim, bilal'e anlatır gibi anlatayım hatta; bir şan öğrencisi iki senesi hazırlık olmak üzere 6 sene eğitim görür. hatta bizim okulda (bkz: istanbul üniversitesi devlet konservatuvarı) hazırlık sınıfında kalırsan direkt okuldan atılmak gibi bir durum söz konusuydu. bilmem bu diğer konservatuvarlarda da böyle mi ama önemli değil, önemli olan bu 6 sene boyunca verilen emeğin ne kadar büyük olduğu. bir nevi tıp eğitimi gibi değil mi? ama tıp okuyorsan ouuuvv, şan okuyorsan "e nolmuş canım herkes yapabilir!". yani konuyla alakasız, opera şan tekniğinden tamamen bihaber amatör bir koro gidip puccini'nin efsanevi la boheme operasında koro olarak yer alabilir. yaav he he...

    buna ne denir biliyor musunuz? emek hırsızlığı! peki neden biliyor musunuz? işte bu gibi rezillikler yüzünden şan bölümünde 6 senelik başarılı bir eğitimden sonra para kazanmak için kitapçıda çalışmak zorunda kalan arkadaşım var benim! adam çok da iyi bir bariton ama bu rezil ülkede, bu rezil şartlar altında iş bilmeyenin iş bilenin emeğini ve hakkını gasp etmesi yüzünden işini yapamıyor...

    bence aranıza serdar ortaç'ı da alın. ne de olsa müzikte sadece 7 nota var...