hesabın var mı? giriş yap

  • görüyor ve arttırıyorum:

    onun estetiksiz haliyle girip derece aldığı yarışmada ben 1. olurdum.

    not: hem çirkinim, hem erkeğim ama yukarıdaki cümlemde %100 ciddiyim.

  • dali'nin en bilindik tablolarından biri, irrasyonalitenin evrensel simgelerinden.

    en göze çarpan detayları sol tarafta eriyen saatler ve ortada dağınık bir yüze benzeyen absürt bir nesne - kimileri bunun dali'nin kendini betimlediğini öne sürüyor; ama bir nesnenin birden fazla anlamı da olabilir, bu dali'nin tablolarında tipik bir özellik-. arkada ise ispanya'nın katalonya bölgesindeki port lligat'tan bir manzara bulunmakta. soldaki karıncalar ve sinek zaman içinde tükenmeyi, kuruyan ağaç da ölümü simgeliyor.
    arkadaki kayalıkların gerçekliği ve denizin uçsuzluğu karşısında öndeki eriyen saatler adeta zamanın oldukça soyut ve göreceli bir kavram olduğunu vurguluyor muhtemelen. ''zaman kesinliğe sahip olmayan, bize anlamlı gelen şekilde sınırlandırdığımız ve sadece ölçmeye çalıştığımız tanımsız bir niceliktir'' dercesine. -bergsoncı yaklaşım destekler gibi-

    bu tablo rasyonelliğe ilişkin tutarlı görünen kanıların anlamsızlaştığı zaman dilimini sergiliyor adeta, eşsiz.

  • dikkatli olunmasını gerektiren eylemler bütünüdür. şimdi sevgili vatandaşlar, ekşiden olsun olmasın buraları okuyacak kişiler; bakınız şu anda herkesin elinin altında bilgisayar, telefon, arkadaş ortamları dahil olmak üzere piyasa şartlarıyla ilgili bilgiye ulaşımın çok kolay olduğu günümüz şartlarında, sosyal medyanın da etkisi ile yatırım tavsiyeleri içeren paylaşımlara daha çok maruz kalıyoruz.

    biliniz ki sermaye piyasası kurulu son zamanlarda yatırım tavsiyesi veren içerikler hakkında paylaşım yaparak insanları manüple etme eylemine cezalar kesmeye başladı.

    peki yatırım tavsiyesi değildir yazarak yatırım tavsiyesi vermek bizi ceza almaktan korur mu? hep birlikte koruyup korumadığına bakalım isterseniz.

    madde 107'ye göre:

    "piyasa dolandırıcılığı
    sermaye piyasası araçlarının fiyatlarına, fiyat değişimlerine, arz ve taleplerine ilişkin olarak yanlış veya yanıltıcı izlenim uyandırmak amacıyla alım veya satım yapanlar, emir verenler, emir iptal edenler, emir değiştirenler veya hesap hareketleri
    gerçekleştirenler üç yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin günden on bin güne kadar adli para
    cezası ile cezalandırılırlar. ancak, bu suçtan dolayı verilecek olan adli para cezasının miktarı,
    suçun işlenmesi ile elde edilen menfaatten az olamaz.

    ve yine:

    (değişik: 27/3/2015-6637/11 md.) sermaye piyasası araçlarının fiyatlarını,
    değerlerini veya yatırımcıların kararlarını etkilemek amacıyla yalan, yanlış veya yanıltıcı bilgi veren, söylenti çıkaran, haber veren, yorum yapan veya rapor hazırlayan ya da bunları yayan ve bu suretle menfaat sağlayanlar üç yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılırlar."

    evet arkadaşlar; piyasa hakkında insanların kararlarını etkiliyorsak, devreye dolandırıcılık suçu girer. paylaşımınızda yer alan amacın tespiti önem arz eder. şöyle ki: tespit yapılırken ytd (yatırım tavsiyesi değildir) notu paylaşımın içeriğinde görülen amacın yönünü değiştirip değiştirmediği, etki yaratıp yaratmadığı önemli bir kriterdir.

    peki yatırım tavsiyesini vermeye yetkili kişiler kimlerdir?

    sermaye piyasası kurulu "yatırım danışmanlığı yetki belgesi'ni bireylere değil kuruluşlara verir. aralık 2012'de yürürlüğe giren 6362 sayılı sermaye piyasası kanununa göre aracı kurumlar, yatırım ve kalkınma bankaları ve portföy yönetim şirketleri spk'dan izin ve yetki belgesi alarak yatırım danışmanlığı faaliyeti yapabilirler." maddesiyle buna açıklık getirmiştir.

    metni okumak isterseniz ekliyorum:

    6362 nolu sermaye piyasası kanunu

    edit:link düzeltme

  • velkamtı orta doğu ülkesi havaalanlarından birine daha.
    hem diyorsun ki frankfurt gibi bir hub alanı ekarte edecek, hem de koyacağın isme bak.
    aman neyse bu memleket işleri beni çok geriyor.
    gençler öne çıksın, tartışa dursun. ben nohut pişircem.
    ekşi sözlük teyzesiyim.

    not: nohut tarifi istemeyin.

  • yaklasik 4 gun once evimden kovuldum. 4 gunumu sigindigim abla evinde geciriyorum. sehremini'nin surlara yakin eski bir mahallesi burasi.
    birbirine yapisik apartmanlar, daracik sokaklar, carsisi. yolun ote tarafinda buradan degisik hayatlari ile fakir bir semt burasi. ve tabi oturanlari da fakirlikten bol bol nasiplenmisler.
    cok uzaga gitmeden kaldigim evden baslayayim.
    bir oda, bir salon bir apartman kati. giris kat. bu evde buyumus iki tane delikanli var. babalari eski topkapi kabadayilarindan. allah rahmet eylesin iyi bir adamdi ama, beraber yasadiklari babasinin gazina gelip cok dovmuslugu vardi ablami.
    galiba fakir insanlarin bir ozelligidir; sahipsizlik...
    sokaginda, kucuk cocuklar yirtip pirtik elbiseleri ve sumuklu suratlariyla top kosturuyorlar. yuzlerinden okunuyor aslinda cok iyi bakildiginda ve en cok cocuklarin fakirligi uzuyor insani.
    ki, isil isil da mutlu bu cocuklar.
    galiba, fakir cocuklarin uzerlerinde bir mutluluk halesi var. mutlular, fakir olduklari henuz onlara ogretilmedigi icin. bunu kiyaslayacak insanlar henuz hayatlarina girmedigi ve bunu yuzlerine yansitmadigi icin.
    hem cocuk olmak demek; eski bir top, ucu yirtik bir ayakkabi ile sokaklarda mutlu olabilmek de degil mi ?
    ablam, hayati boyunca parasizliktan cok cekmistir biliyorum. kocasi cok calismayi seven bir adam degildi. en cok eski bir kamyonetin arkasina koydugu meyve sebzeyi satardi ki, cani isterse.
    ben iclerinde cok kaldim. bilmediklerinden degil, bu sartlari daha iyi bir hale getiremediklerinden de degil.
    sadece bunu bir kader olarak gordukleri icin, bu sekilde ve bu sartlarda yasamaktan bile mutlu olabilecek detaylar bulduklari icin... galiba kadercilik de fakir insanlarin ozelligi.
    ha su da var; belki fakirlik degil ama yoksulluk biraz. ac degil, acikta degiller ve bulunduklari sartlari kabullenmis ve dahasini istemez vaziyetteler.
    ha surda durdugum yerden ve sartlardan dolayi kimseyi fakir, yoksul diye nitelendirmem ne kadar dogru bilmiyorum.
    neticede kalacak baska bir yerim olmadigi icin buraya siginmis biriyim.
    galiba burdaki en fakir benim.
    ortak ozelligim olmayacak kadar hem de...

  • güvenilir erkek, sizi cok sevecek erkek var lakin burda palavra sıkmayın bulamıyoruz diye. kriterleriniz sadece güvenilir olması değil çünkü:)

    edit: bir şeyi düzeltelim. sadece kelimesine takilmis cogu kimse haklı olarak. ınsanlarin tek kriteri olmaz dogru. benim sitemim onceliginin sadakat, guven, kendisine deger verilmesi, sevildiğini hissetmek oldugunu iddia eden kadınlar iliski yasayinca bu kriterlerini bir kenara atıyor. çünkü erkeklerin hatta moderen tabirle "beta erkeklerin" ilgisini sömürünce tatmin oluyorlar ve yollarina devam ediyorlar.

    sonra şu cumleleri duyuyorsunuz:

    -mutlu degilim
    -kafam karışık
    -bi seyler eksik vb.

    sevgi, ilgi açlığın vardi. seni cok sevecek, prenses gibi hissettirecek erkegi buldun. karnını doyurdun ve bye bye. ınsanlara net olun.

  • durum o kadar kötü hale geldi ki kendini göstermeye asla ilgi duymaz dediğim kadın arkadaşlarım bile kafayı yemiş durumda.

    dm'ye giriyorum. neredeyse hepsine online ya da beş on dakika önce aktifti yazıyor. yanlarına gidiyorum ellerinde sürekli instagram yukarı kaydırıp duruyorlar, sırf daha çok görünmek için her gün en az 3-5 tane story atıyorlar hatta filtreler yetmeyince birkaç tanesi gitti estetik oldu.

    geçen biriyle konuştum, instagram'a bir tane fotoğraf atmak için yüz tane fotoğraf çekiyorum sonra yarım saat uğraşıyorum güzel görünsün diye dedi. 300'den az beğeni alırsa da kaldırıyormuş fotoğrafını. şok oldum. psikolojisi normal kadın kalmayacak sanırım yakında.

    edit: dünden beri bu konuda bilimsel araştırmaları okuyorum. bilgi açısından buraya da eklemek istedim.

    instagram, facebook, twitter gibi kişinin kendisini ve yaşamını paylaştığı sosyal medya platformlarının en çok narsisizm üzerinde etkisi varmış.

    hem narsistler kendini daha çok paylaşıp başkalarının hayatını daha çok takip ediyormuş hem de bu platformların bu amaçla kullanımı narsisizmi de anlamlı bir biçimde artırıyormuş. tam bir bok çukuru.

    özellikle son yıllarda gençlerde görülen narsisizm düzeyi daha önce olmadığı kadar artmış.

    ben bu platformları sadece bilgi paylaşımı için kullanan kişilerin bu gruba dahil olmadığını düşünüyorum.

    ekşi sözlük'te de mesela iki grup insan var. normal kişiler sözlüğü bilgi, fikir ya da eğlence amaçlı paylaşım yapmak ve okumak için kullanıyor, narsistler ise daha çok kendini ve derdini anlatmak, ilgi çekmek, ekşi itiraf, anın fotoğrafı gibi başlıklara yazmak için kullanıyor. aynı şeyleri ekşi sözlük için de söylemek mümkün.

    birinin narsist eğilimlere sahip olup olmadığını anlamak eskisinden daha kolay artık. sosyal medya profiline bakıp az çok anlayabiliyorsunuz ne olduğunu. belki böyle bir faydası olmuştur instagram'ın*.

  • insanlar dertleriyle başetmek için "kader" diyebilirler, "alın yazısı" diyebilirler, "fıtrat" diyebilirler.

    devlet bunları diyemez. tüm sorumluluğu görünmeyen bir varlığa yıkmak için onca yetkiye ve paraya gerek yok zaten. devletin lugatında çözüm, yardım, sorumluluk, önlem, adalet olur, kader veya fıtrat olmaz.