hesabın var mı? giriş yap

  • şaka değil. komik değil zaten. daha önceden özelleştirilen ido'nun yabancı ortağı souter ınvestments türkiye'yi dava etmeye hazırlanıyormuş. çünkü özelleştirme yapılırken onlara da bir garanti verilmiş(!).

    demişiz ki biz bu adamlara, "biz bu köprünün ücretini 42 dolar olarak belirledik. bunun altına düşmeyeceğiz. yani sana bir etkisi olmayacak, çünkü kimse o parayı verip bu köprüyü kullanmaz. sana da bunu ihalede garanti ediyoruz, merak etme."

    osmangazi köprüsü içinde yapan firmaya bir güvence vermişiz. kimse kullanmıyor, ama parayı ödememiz lazım. kur da yükseldi. ne yapacağız? bari günde 5-10 kişi daha fazla kullansın diye indirim yapmışız. ne olmuş, 121 tl olması gereken ücret, 64 tl'ye düşmüş. ido'dan daha fazla. ido ne yapmış? "sen bana bunun garantisini verdin, bu indirimi yapman suçtur" diyerek bizi washington'da ki mahkemeye veriyormuş.

    yani ne olursa olsun biz kaybediyormuşuz. ordu'da oturan ve belki bu köprüyü de, ido'yu da hayatı boyunca hiç kullanmayacak hikmet amca kaybediyormuş. çoğ güzel projeğ. megağğğğ proje.

    haber linki

  • köydeki tavuğun bile maruz kalmadığı bir harekete maruz kalmış gariban hayvancağız. nasıl da şaşkın bakıyor.

    -al sana pide, ye.
    -abi ben zarifliğin, inceliğin simgesiyim.
    -sen yemezsen ben yiyorum.

  • sanırım erkeklerin kabul etmeseler de hoşuna giden hilelerdir. zira timsah gözyaşları dökmeyen, zengin koca bulmak gibi bir amacı olmayan, bebek sesi çıkarmayan ve çözemedikleri durumların üstesinden kendisi gelmeye çalışan, makyaj sevmeyen ve topuklu ayakkabıyı gündelik yaşamda tercih etmeyen kadınların başka başlıklarda "bizim mahmut abiden ne farkı var yaaa ekieki" şeklinde incelendiğini görebilir ve pek revaçta olmadıklarını söyleyebiliriz.

  • salaklığın doruğuna çıkarak, nasıl bi motivasyonlaysa artık, baba evdeyken, oturmakta olduğu odanın tam karşısındaki salonda, ışıklar açık, kapı açık, son derece ortalık yerde sigara yakılınca başa gelecek hadisedir.

    baba, televizyon yayınındaki bir problemi kontrol etmek için aniden salona girer, geçerken başını çevirip koltukta salak salak, kucağında kültablası ve yeni açılmış bir sigara paketi, elinde yeni yakılmış sigarayla ayak ayak üstüne atmış oturan yaş-onyedi-beyin-sıfır shirak'ı görür, başını aynen çevirip yürümeye devam eder, gider tv'nin önünde durur. shirak'a bakmadan, "sigara mı içiyorsun kızım?" gibi aslında son derece anlamsız bir soru sorar. shirak'ın bu soru karşısında yapabileceği pek fazla bi şey yoktur, ama salaklığı tavana vurdurmak şart olduğundan, kısa ve net bir cevap vermeyi tercih eder shirak: "yoooo????" hani bi "aaa, nereden çıkarıyorsun?" tonlaması da vardır bunda. bu arada pozisyon değiştirilmez, sigara söndürülmez, bi gözüne ışık tutulmuş tavşan gibi paralize olma hali vardır muhtemelen. angut duruş sürdürülür.

    baba yorumsuz odayı terk eder. shirak, odasına gider. kendisini soktuğu bu durumdan kurtulma şansının olmadığına emindir çünkü. anne gelir, ne halt ettiğini sorar shirak'a. "kızım, sen manyak mısın?" efektleriyle. bu arada kurtarıcı soruyu da sorar ama: deniyor muydun yoksa? shirak can simidini bulunca yapışır, evet deniyordum, merak etmiştim diye. anne gider, babaya söyler, baba tereddütsüz inanır. inanma gerekçesi, yalnız, aşağıdaki gibidir:

    - bu kadar aptal olacak hali yok ya çocuğun, ortalık yerde böyle içtiğine göre hakikaten denemek istemiş demek ki. gerçekten içiyor olsa, bu şekilde orta yerde içmesi imkansız, ben çocuğumun bu kadar salak olduğuna inanmam zaten.

    shirak sevinsin mi üzülsün mü bilemez.

  • bu amcalarin yuzde elliye yakini doktor olur.kalan kismin yarisi da ogretmenlerden olusur.idealist ve otoriter olup evlatlarindan esirgedikleri ilgi ve sevgiyi torunlarina sergileyip,gosterirler.sabahlari kahvaltidan once denize girip kimse kalkmadan kahvaltiyi hazirlarlar ayrica kahvaltida sogan ve sarimsak tuketebilirler.cay yerine meyva suyu icip gazetelerini okurlar.ayrica tam yazlikci olup yilin en az 3 ayini yazliklarinin bulundugu tatil beldesinde gecirirler.

  • çekimlerinin çoğu basmane'de gerçekleştiren sağlam bir zeki demirkubuz filmi. bir sahnesi çok komiktir. derya alabora haluk bilginere der ki:
    "-işim var şu çocuğa bak biraz..."
    haluk bilginer der ki:"tamaammm.."
    derya alabora haluk bilginer'i uyarır:"sakın kaybetme ha. dalgınsındır sen."
    bunun üzerine haluk bilginer der ki:"çakmak mı lan bu?"
    işte bu ufak diyalog yönetmenin ne kadar iyi bi gözlemci olduğunun minik ve mizahi bir kanıtıdır.
    (bkz: en sık kaybedilen şeyler)

    bunun yanı sıra fimde bir kır sahnesi vardır ki, haluk bilginer'in 7 dakikayı aşan tiradıyla unutulmazlar arasındaki yerini almıştır. bekir* bir yandan cigaralağını çeker, bir yandan hastalıklı bir aşkın ve hayatın geride bıraktığı 20 seneyi anlatır yusuf'a *. olağanüstüdür... tek kelimeyle olağanüstü...

  • başlık: beyler fitness da hocaya
    entry: steroid hapları erkeklik hormonunu bozar mı dedim.. adam ''yok aşkım öyle şeylere inanma'' dedi nasıl rahatladım nasıl sevindim bilemezsiniz.