hesabın var mı? giriş yap

  • the era's tour'un brezilya ayağı bol kaoslu geçen süperstar. gitti gideceğine pişman olmuştur büyük ihtimal.

    aslında her şey çok güzel başlamıştı. rio'daki kurtarıcı isa heykeline dahi you belong with me'deki ikonik t-shirt'ü junior jewels yansıtılmıştı. brezilyadaki fanları çok heyecanlıydı. ama sorun şuydu ki brezilya şu aralar inanılmaz derecede sıcak. yılın en sıcak günlerini yaşıyorlarmış. 40 derecenin üzerinde bir havadan bahsediyoruz.

    taylor orada bir gün de değil birkaç gün üst üste konser verecekti. konserin ilk günü çok sorunlu geçti. stadyum yetkilileri/organizatörleri stadyuma su ile girişin yasak olduğunu söylemiş katılımcılara. stadyumun içinde de su satılacak alan yok kadar azmış, olanlar da çok pahalıymış. bildiğiniz su enflasyonu yaşanmış konser esnasında.

    daha taylor konseri başlamadan önden sabrina carpenter açılışı sırasında ana clara benevides isimli 23 yaşındaki hayranı aşırı susuzluktan yere aniden düşüyor, hastaneye kaldırılıyor ve hastanede de hayatını kaybediyor. kız kalp krizi geçirmiş meğer. o durumu çok iyi anlıyorum çünkü muharrem ince'nin 2018'deki maltepe mitinginde de o sıcağın altında (ki çook daha serindi hava, brezilyaya kıyasla), arkamda binlerce kişinin olduğunu görüp gidemeyeceğimi fark ettiğimde) ben de pek farklı şeyler hissetmemiştim. ki benim suyum da vardı.

    konser esnasında seyirciler taylor'a yalvarıyor, nolur su versinler bize diye. taylor sahne esnasında yetkililere uyarıda bulunuyor, acilen su getirin diye. stadyum organizatörleri hiçbir şey yapmıyor, taylor'ın kendi ekibi ellerindeki suları tek tek dağıtmaya çalışıyorlar o esnada. yetmiyor taylor sahnede şarkı söylerken bir yandan da millete su dağıtmaya çalışıyor.

    dün konserin ikinci günü olacaktı ancak son anda iptal edildi hava şartlarından ötürü. bu yüzden birçok insan kadına yüklendi. ayyy yazık!!!! bu ne sorumsuzluk!! diye. ama sanıyorum ki taylor&stadyum yetkilileri anlaşmazlığa düştü. hava durumu da korkunç olunca son dakikada, iptal etmenin en uygun olacağını düşündü taylor ve ekibi.

    bugün yeniden konser olacak. daha konser başlamadan gabriel mongenot isimli 25 yaşındaki hayranı konser öncesinde gasp edilip, öldürülüyor.

    zaten ilk günkü konser çıkışı hezimet. millet burger king'e falan sığınmış gasp edilmekten korktukları için. sıcak hava da cabası.

    brezilyanın ne kadar tehlikeli bir ülke olduğunu ilk defa bu kadar yakından fark ediyorum. taylor içinse epey bir travmatik bir süreç oldu. yazık yani o giden canlara da. sonra niye oraya gelmiyorsun buraya gelmiyorsun diyorlar kadına. neden gelsin?

    ama en üzüldüğüm şey de, türkiye "görece" rahatlıkla konser yapabileceği bir ülkeyken, sırf koltuklarında oturan siyasal islamcılar yüzünden, "mayo mu giyilir canım konserde, konserin de bir edebi olmalı dinimiz amin ecmain" tayfa yüzünden biz taylor swift konserine gidemiyoruz. brezilyadan bu konuda çok daha rahat bir ülke olmamıza rağmen. döviz kuruna bakınca da insan anlıyor zaten biraz. yazık, taylor polonya'ya bile gidecek, ama türkiye'ye gelmiyor. türkiye artık süperstarların geldiği bir ülke değil.

    gerçekten çok üzgünüm. bizim brezilyadan neyimiz eksikti, neyi beceremezdik ki gelmiyor bu kadın. retorik bir soru gerçi ama insan üzülüyor.

    uzun lafın kısası; the eras tour'un brezilya ayağı epey sorunlu geçen, geçmeye de devam eden süperstar. umarım fanları ikinci ve üçüncü gündeki rio konserlerinde biraz olsun eğlenebilir. taylor da ilk günkü konserde kıpkırmızıydı. nefes alamıyordu. ne ilginç bir konser ayağı oldu.

  • george orwell "çin" modeli distopyaya ilerleyeceğimizi öngörmüştür, aldous huxley ise "abd" modeli distopyaya.

    orwell, rejimin insanları susturmaya çalışacağını düşünmüştür, aldous huxley ise zaten kimse konuşmayacağı için susturmaya gerek kalmayacağını.

    orwell, sistemin bizi silah zoruyla kölesi edeceğine inanmıştır, huxley ise bizim kendi isteğimizle koşarak sistemin kölesi olmaya gideceğimizi.

    orwell'in dünyasında insanoğlu cezalandırılarak kontrol altında tutulur, huxley'inkinde ödüllendirilerek.

    orwell'in geleceğinde depresyona itiliriz, huxley'inkinde hedonizme.

    orwell'in distopyasında etraf karanlık olduğu için göremeyiz, huxley'inkinde ise çok fazla ışık olduğu için.

  • göz göre göre işgal ediliyoruz ve halkımızın yarısına bunu anlatamıyoruz. nasıl bir çaresizliktir bu?

  • bazı tatlıların kaşıkla yendiğini sanan varoşlar da varmış. hiçbir şey kaşıkla yenmez, sadece köylüler eve kaşık sokar.

    creme bruleemi az önce tribüşonla yedim.

  • ya benim birader tanidigim en sansli insan bu konuda. pandemiden hemen once bosandilar, gitti kendine bir apartman dairesi buldu. sonra pandemi tanrilari karsi komsu olarak ona yeni bosanmis tek cocuklu bir hanim getirdi. yeni bosanmis tek cocuklu hanim ile yeni bosanmis tek cocuklu 'agabi'm pandemi surecinde sevgili oldular. cocuklari birlikte oynamaya basladi falan, dordu birden gezip duruyorlar. yakinda birlikte yasamaya baslayacaklar. adam pandemi ortaminda yeni aile kurdu kendine ya, oglum millet anasini babasini goremedi bir yildir lan. sitcom tadinda bir hayat. pek mesutlar tanrilar nazardan saklasin. haybeden bir tane daha yegen sahibi olduk biz de iyi mi?

    edit: ne kadar çok güzel mesaj geldi bu entry ile ilgili, umut veren anekdotlara ihtiyaç varmış herhalde :) bir yandan mutlu çift adına tebrikleri kabul ediyor, teşekkürler ediyorum, bir yandan dilerim ki hayat bazen de böyle kucağınıza ihtiyacınız olan şeyleri bırakır diyorum. sevgi doldum, yumuş yumuş oldum.
    edit 2: geri zekalı olduğum için ben bunu önceki gece yazdım sanıyordum, meğer gece nöbetine kalmış debeye girmiş, şimdi anladım. ben de diyorum nereden görüyor insanlar da bir sürü mesaj atıyor. böylece farkında olmadan da debe editi yapmışım, insan kınadığını yaşıyormuş hakikaten. entryi de böylece çift editle bok ettikten sonra dağılabiliriz bence.

    2023 sonu editi: bu yaz evleniyorlar. yeni yeğenim pek tatlı nazar değmesin, yengem de bal gibi, bir nazar değmesininizi alırım