hesabın var mı? giriş yap

  • açılın ben ingilizce öğretmeniyim..

    tanımına, "geçmişte olup" şeklinde başlayan bir cümleyle giriş yaparsak muhtemelen hata yapacağımız bir zamandır, zira "olup" zarfı bitmişlik muhteva eder..

    bunun yerine, "geçmişte olmaya başlayıp" şeklinde bir girişle açıklamaya çalışırsak daha başarılı olacağımıza inancım tam..

    efendim, temel olarak iki amaçla kullanılır bu zaman.. ilki zaten ifade edilmiş daha önce de; geçmişte başlayıp halen devam etmekte olan yahut henüz bitmiş olup etkileri veya sonuçları alenen gözlemlenen olayları aktarmak..

    misal olarak bir klişe verelim.. adam kapıyı çalar, üstü başı ıslaktır..

    "why are you all wet?" sorusuna vereceği muhtemel cevap, "it has been raining heavily outside.." şeklinde bir cevaptır..

    bir diğer, present continuous tense ile karıştırılan kullanımı da, şimdi, şu an gerçekleşen olaylara geçmiş zaman derinliği katmak amaçlı olandır..

    josie uyumaktadır.. kızcağız 13:00 da yatmış, saat 15:00 olmuş, halen melekler gibi uyumakta.. işte bu durumu ifade ederken şimdiki zaman kullanıp, "josie is sleeping.." dersek, sadece şu an, konuşma anında şahit olduğumuz bir durumu aktarabiliriz.. geçmiş derinliği yoktur burada.. şimdiki zaman, şimdidir çünkü, elinden tutup geçmişe gelmez seninle, o yetisi yoktur.. josie'nin o an hem uyumakta olduğunu, hem de belli bir saattir yahut belli bir saatten beri uyumakta olduğunu present perfect continuous tense ile ifade ederiz.. yani, "josie has been sleeping since 13:00/for three hours.." cümlesini kurabilelim diye vardır..

    hiç şüphesiz, gereksiz değildir..

    edit: 15:00'dan 13:00'ı çıkarıp sonuç olarak üç (three) bulmuşum.. yanlış yapmışım..

    "...for two hours.." olacak orası.. dilciliğime verin..

  • mazhar alanson'a hak verenler olaya bardak yönünden bakmış. çocuk anladığım kadarıyla onları çiziyor yani süblimasyon bir baskı yapmıyor. özetle stüdyodan kovulan bardakçı genç değil ressam bir çocuk. tuvalinin bardak olması yaptığı sanatı niye alaşağı etsin ki?

    öte yandan şakayla karışık çocuğun kovulması oradaki izleyicilerde gülümseme ve alkışa neden oluyor hatta sunucu da kahkahayı patlatıyor. işin burası daha da enteresan bence. kovandan çok kovmasına izin verenlere kızdım ben. yazık.

  • kusura bakmayın çocuğunuzun hasta olması herkesin ona iltimas geçeceği ve herşeyi yapabileceği bir hak vermiyor. normal düzeni bozması bir eğitim kurumunda kabul edilemez. sonuçta sizin çocuğunuz dışında diğer çocuklarda orada eğitim alıyor ve bu eğitimin biri tarafından bozulması doğru değil. tam tersine bir durumun sizinde başınıza gelmesini istemezsiniz. kuruma para ödüyorsunuz ama çocuğunuzun aldığı eğitim başka bir çocuk tarafından bozuluyor, sekteye uğruyor.

    belki çocuğunuz için özel eğitim verilen anaokulları yada benzeri kurumlar olabilir onları araştırın. geçmiş olsun. umarım iyi bir eğitim kurumu bulabilirsiniz.

  • bu işin matematiği şöyle:

    1 > (etkinlik1 bulaş çarpanı x etkinlik1 sayısı) + (etkinlik2 bulaş çarpanı x etkinlik2 sayısı) + ... + (etkinlikn bulaş çarpanı x etkinlikn sayısı)

    insanların bir araya geldiği her türlü etkinlikte virüs bulaşır ve sizin yapabileceğiniz şey r0'u 1'in altında tutmak ve sağlık sisteminin kapasitesini aşmamasını sağlayacak kadar aktiviteye izin vermek. gelecek oy sayısına veya para miktarına göre optimize edebilirsiniz bunu.

    akp burada bu aktiviteleri seçiyor. camiye gidenlerin sebep olduğu yayılmanın sağlık sisteminin üzerinde yarattığı etkileri azaltmak için çocuklar okula gönderilmiyor olabilir.

    uludağ'da tesisler ciro yapabilmesi için orası muaf tutulurken, bu etkinliğin yaratacağı yayılmaya karşılık istanbul'da kafeler kapalı tutuluyor olabilir çünkü ikisini birden açarlarsa yine artış trendine geçilir.

    anlayacağınız, uludağ'dakiler eğlensin ve hastalanırlarsa onlara bakacak hastane olabilsin diye bu haftasonu evde oturdunuz.

  • öncelikle başlık konusu ceza yazılan kadın değil. başlık konusu 2:06'da başlıyor. lütfen dikkatli okuyalım.

    esenyurt'ta polis memurları kadına maske takmadığı için cezai işlem uyguluyor. burada bir sorun yok. fakat polis kendisine başka maske takmayan vatandaşların da olduğunu belirtip itiraz eden başka bir kişiye keyfi olarak sosyal mesafeye uymadığı için cezai işlem uyguluyor.

    2:06'da başka maske takmayan insanlar olduğunu belirten vatandaşa, sırf polise karşı çıktığı için polis memuru sosyal mesafeye uymuyorsun diyerek (3bin 150 tl) cezai işlem uyguluyor. ceza yazma amacını da ''bize müdahale ediyorsun'' diyerek belirtiyor.

    vatandaş sesini çıkarmasa, arkadaşıyla yakın oturması hiç bir sorun teşkil etmeyecekti. görüntülerde aynı şekilde görevli polislerin zaman zaman yan yana durdukları sosyal mesafeye uymadıkları görülmekte.

    şimdi soruyorum.. polislerin kendisini uyaran vatandaşlara bu şekilde keyfi ceza yazıp sindirme çalışması ne zaman son bulacaktır? bugün bu vatandaşa yarın sana bana...

    vatandaşa sosyal mesafeden ceza yazan polisler aynı şekilde kendilerine de sosyal mesafeye uymadıkları için ceza yazmışlar mıdır?

  • başlık: dünyanın en gerçekçi bilgileri

    @1- insanlar ağızları ve burunları kapalıyken konuşamazlar.

    @2- gözünüzü 10 saniye kapatırsanız, 10 saniye boyunca hiçbir şey göremezsiniz.

    @3- sıcak su soğuk suya göre daha sıcaktır.

    @5- kafanızı keserseniz ölürsünüz (evet her ikisini de)

    @6- eğer donunuzu indirmeden işemeye çalışırsanız donunuza işersiniz.

    @13- birinci doğru galiba beyler. diğerlerini de deneyeceğim.

  • sinava girerken gerekli bir belgeyi evde unutmaktan daha aptalcasi, evde unuttugunu zannedip tekrar eve donmektir. ba$ima gelmi$tir..

    edit: işbu entry değişik zamanlarda sma hastası bebişler için editlendi.

  • bugün bir tanesiyle karşılaştım. çok duygulandım yemin ediyorum. kendisi 30'lu yaşlarda bi delikanlı, yayalara kırmızı yanmasına rağmen yolda bi tane bile araba neyin yok, hiç niyetlenmiyor bile geçmeye. ben de yanındayım. o gitmeyince lan ayıp olmasın diye ben de onla bekledim. yol hala boş, boş yola bakıyorum öyle uzaklara dalmalı sanat filmi gibi, yeşili bekliyoruz ısrarla. yüzümde avrupai bir tebessüm var delikanlı kardeşimize doğru. neyse yeşil yandı ben geçeyim artık dedim, adam hala oradaydı. dolmuş bekliyormuş meğersem mınıskim kendimi salak gibi hissettim lan.

    zaten ''mal mı lan bu zürriyetini sktiğimin'' tarzında bakıyordu adam bana, oradan anlamalıydım, hayır arkadaş yaya geçitinde insan karşıya geçecekmiş gibi dolmuş mu bekler ya.

  • başka bir mülakat sırasında, bir danışmanlık şirketinin işe alım uzmanı ile gelişen bir diyalog;

    +: şirketin işe alım uzmanı
    - : ben

    + müşteriniz sizden bir konuda acil bir sunum istedi. müdürünüz 1 saat içinde bu sunumu hazırlamanızı ve müşteriniz gelince onlara sunmanızı bekliyor. ama konuyu hiç bilmiyorsunuz, en ufak bir fikriniz bile yok, ne yaparsınız?
    - bu konuda bilgi sahibi olan takım arkadaşlarıma danışırım.
    +bu konuda bilgi sahibi olan kimse yok ekipte.
    - o zaman müdürüme sorarım, nasıl bir yol izlemem gerektiğini.
    + müdürünüz de bu konu hakkında bilgi sahibi olmadığını, müşteriden acil istenen bir sunum olduğunu ve sizin halletmeniz gerektiğini söyledi.
    - konuya bağlı olarak şirket içi belgelerden, eğitimlerden veya internet üzerinden araştırma yaparım. en kısa sürede bulabildiklerimi derleyip sunumu hazırlarım.
    + bu konuyla ilgili şirketinizde bir bilgi veya doküman bulunmuyorsa?
    - o zaman bu sunumu yapmak için doğru adres değiliz demektir. belki de müşteri yanlış bir şirketten yanlış birşey istemiştir, karıştırmıştır. en önce bunu kontrol ederim.
    +... (gülümseme ve sessizlik)

    hayır nasıl profesyonel bir şirketsek artık, sahip olduğumuz hiç birşey yok. sadece müdür, müşteri ve ben varız sanırım. insanın çalışası gelmiyor zaten bu sorulardan sonra.