hesabın var mı? giriş yap

  • 3 yaşımdayken başımdan geçmiş anlatırlar paso
    -enişte bu ne?
    -çakmak
    (1 dakka sonra)
    -enişte bu ne?
    -çakmak
    ...
    -enişte bu ne?
    -çakmak bahadır
    ...
    -enişte bu ne?
    -gazoz kapağı
    -olur mu o çakmak!

  • ankara'nin varos semti. gecekondu kulturunun eski yesilcam filmlerinde ki safligini doya doya yasayan. komsularimizla gece gezmelerine giden, sevinclerine ve acilararina ortak. tam bir turkan soray karesi.
    mahallede 1000 kisi varsa, birbirinin yedi gobek sulalesini tanir. dedesinden torununa kadar.
    neyse;
    bi abimiz vardi. zipkin gibi bir delikanli. mahallenin futbol takiminda oynar. cok acayip bir karizmasi var, mesafeli ama vakur. bir o kadar cana yakin. yediden yetmise, butun mahalleli saygi duyardi.
    yolunu cizdi sonra;
    astsubay oldu. ilk gorev yerine gitti. mahalleye bir dondu ki, anasi babasi gozyaslari icinde karsiladi. piril piril geldi.
    birkac gun icinde bomba patladi.
    falancanin kizina eskiden beri sevdaliymis. kizinda zaten gonlu varmis. kiz ay parcasi. dugun hazirliklari basladi. kimse; bir tek kelime konusmadi.
    - sevmis gencler...
    denildi.
    saygi duyuldu. tertemiz bir a$k bu. civimamis ve kirlenmemis. yillarca birbirlerini beklemisler.
    mustakbel gelin;
    elinin tersiyle itmis, doktorlari ve muhendisleri.
    astsubay;
    daha bir; azimle ugrasmis. elim etmek tutsun, diye.
    dugun kuruldu.
    mahalleli dort bir yandan elbirligi ile yardimci oldu. alnimizin aki ile ciktik bu isin icinden.
    damat, iki hafta kaldi ve gorev yerine doguya gitti.
    vatan topragi derdi. severdi insanlari.
    aradan biraz daha zaman gecti.
    gorev yerlerine giderken, aracin freni patlamis. can havli ile dengsiz bir bicimde aractan atlamis ve boynu kirilmis.
    kara haber tez dustu.
    karalar baglandi, agitlar yakildi.
    acilar kabuk baglamis sonra. zaman en iyi ilac.
    rahmetlinin ailesi, taze geline gitmesini ve yeni bir hayat kurmasini soylemis. olenle olunmeyecegini anlatmis.
    aradan neredeyse;
    yirmi yildan fazla zaman gecti.
    mahalle bozulmus, rant kapisi olmus. gecekondular yikilmis. dostlar dagilmis.
    taze gelin ayrilmamis, rahmetli esinin ailesi ile matem tutuyor.
    gercek aşk bu degil.
    yanlis.
    hayat devam ediyor.
    saplanti bu.
    sevdigim, ben oldukten sonra beklemesin beni boyle. hayat devam ediyor.
    ama;
    o kadar cok ki. boyle hayat hikayeleri.
    turk kizi derken, on dakika dusunmek lazim.

  • fb'nin twitter hesabindan atilan tweet. bu donemde bu aciklamayi yapabilmek. helal olsun!!

    not: belirtmek gereksiz ama yine de belirteyim, aboubakarspor...

    https://twitter.com/…hce/status/1373978367255572485

    edit: gördüğüm kadarıyla bu fb’nin kadın haklarına yönelik ilk açıklaması değil. heforshe’ye katılan, bu konulara önem veren bir yönetim anlayışı var. o yüzden önünüze gelen(ya da daha doğrusu işinize gelmeyen) herşeyi “siyaset yapmasın” sığlığına sokmayın.

  • adam "4 yaşında çocuğum var öpüşmeyin kavga çıkarırım" diye tehdit etmiş. yani 4 yaşındaki çocuğunun birbirine sevgi gösteren insanlar görmesinden ödü kopuyor, ama çocuğunun kavga çıkaran, şiddete meyilli insanlar görmesiyle hiçbir problemi yok. işte bu kafalar değişmedikçe ortadoğu bataklığının düzelmesi mümkün değil. sokakta öpüşmek size göre olmayabilir, bunu ayıp karşılayabilirsiniz ama öpüşenlere müdahale etmekten bahsettiğiniz anda toplum için en zararlı birey siz oluyorsunuz. yarın bir gün sizin çocuğunuz da büyüyüp sevgilisiyle öpüştüğünde çomarın teki tarafından saldırıya uğrayıp öldürülebilir. bunun sorumluluğu da sizin üzerinizde olur. inşa etmek istediğiniz toplum bu mu?

  • haluk'un her zaman "taş fırın" olduğu dizi.

    2002'den beri yayınlanan sezonlarda haluk yine "entel dantel" işlere karşı geleneksel ve ataerkil figürdü, zaten dizinin genel teması geleneksel haluk ve "modernleşmiş" diğerleri arasındaki kültür çatışmasıydı. peki nasıl oluyordu bu çatışma? çoğu zaman haluk geleneksel yöntem izlediği bir şeyde çuvallıyordu. sözümona trafikte kavga ettiği adamın ağzını burnunu kırıyor, daha sonra bu adamı o gün şirkette gerçekleşen toplantıda görünce ne yapacağını bilemez halde çırpınıyordu. çağın gereklerine itiraz ettiği zaman meltem, gönül ve selami'nin muhalefetiyle karşılaşıp haksız konuma düşüyordu. meltem onu evde bir şekilde yönetiyor, gönül bir "dominant teyze" olarak baskınlığını gösteriyor, selami ne kadar haluk tarafından light erkek şeklinde aşağılansa da onun arkadaşlığını kaybetmiyor, ayrıca bu haliyle modern çağa uyum sağlıyordu.

    bugünün çocuklar duymasın'ında karakterlerin profili değildir değişen. 2005'te bir bölüm açsanız haluk yine inşaatı kutsayan, yeri geldiğinde devletçi ve içi boş bir vatanseverlik profilinde olacaktır. çarpıcı olan haluk'un konumunun değişimidir. geçmişte modern hayatın kurumlarında ezilen haluk bugün bütün "ibne kılıklı gezicileri" karşısına alıp "ya sev ya terk et" edebiyatı yapabilir ve bu kişiler ona karşı ağzını açamaz, hatta "dominant teyze" gönül bile "bu konuda ben de haluk'a katılyıorum" diyerek destek verir. selami'nin haluk'un karşısında sempatik yerleştirilmesinin aksine tuna susup kalır, hiçbir cevap verememesinin ötesinde eşi bile onu desteklemez ve hatta suratından dahi acizlik akar. bir zamanlar toplumsal kurallar konusunda meltem haluk'a nerede nasıl davranmasını öğretirken bugün haluk masada oturan herkese hafriyat kamyonları geçerken onlara yol vermelerine dair nutuk çeker, çünkü artık oyunun kurallarını koyan haluk'tur ve diğerleri de nasıl davranmaları gerektiğini ondan öğreneceklerdir.

    bir zamanlar haluk'un karşısında rasyonel gösterilen ve sempati beslenen karakterler, mesela gönül ve tuna ikilisi, bugün oğullarının otobüse binmesi gibi basit bir konuda arabayla takip etme gibi ahmakça hareketler yaparak mantıktan ne kadar uzak olduklarını duyururlar. çünkü onlar hayatın gerçeklerine uzaklaşmış, kendi toplumlarına yabancılaşmış beyaz türklerdir. artık onların sözü geçmeyecektir, bunun yüzünden de karikatürize edilirler.

    özetle değişen haluk da değildir meltem de. değişen türkiye'dir: günümüz türkiye'sinde bu karakterlerin yerleştiği konumlarıdır.

  • adam sahaya girip kavga ayırdı lan. rakip takım oyuncusuna espriler filan yaptı.

    beşiktaşlıların ned stark'ıdır. kaderi benzemesin.

  • pistin yanlış şehre kurulmuş olmasındandır.. o zamanlar da gündemde olan antalya seçilseydi pist için yarış biraz daha devam ederdi türkiye'de.. antalya hem konaklama ve tesis açısından, hem türkiye'de yarışın yapıldığı mevsimin turizm yoğunluğu açısından, hem de çok adam bilmez bunu, antalyalı'nın motor sporlarına ilgisi yüzünden daha mantıklı bir tercih olurdu, olmadı, nedendir bilmem.. bu işin meraklısı da zaten istanbul, ankara, izmir'den koşa koşa giderdi yarışları izlemeye..

  • yine bir başka gün şöyle bir diyalog yaşanmıştır, akbilin bir kitaba ihtiyacı vardır, fakat bir türlü bulamamış ve sinirlenmiştir;

    akbil: öteki olmak, ötekiyle yaşamak var mı?
    kitapçı: yok, baskısı bitti
    akbil: e baskısı bittiyse yeniden basalım
    kitapçı: hanım efendi bitti diyorum, nesini anlamıyorsunuz?
    akbil: tamam ben de anlıyor ve çözüm önerisinde bulunuyorum, bittiyse basın gelsin, gönder gelsin abi, yoksa üretilir, üretilmez mi?
    kitapçı: ^%&+&+/.

  • geleneksel adnan oktar'a karsi dava kazanma senlikleri cercevesinde 16 nisan 2007 eksi sozluk'e erisimin engellenmesine sebep olan adnan oktar davasini da sahane avukatimizla* bugun itibariyle kazanmis bulunuyoruz. bununla beraber adnan oktar'a karsi iki dava kazanip bir tedbir karari geri cevirmis olduk. sozluk yazarlarinin gosterdigi ozen ve usanmaksizin calisan gammaz, moderasyon ve praetor ekipleri olmadan bu mumkun olmazdi hepimizi tebrik ederim.