hesabın var mı? giriş yap

  • ya bi git, politik meseleymis ve montro sadece mecliste ve diger politik kamu alanlarinda konusulurmus...

    ayni bu kafa 10 yil once de yetmez ama evet diyordu.

    asker politikaya karismasin :((((

    politikacilarin cikar ugruna ulkeyi satmaktan cekinmedigi bir ortamda montro herkesin konusudur, asker de konusur vatandas da konusur.

    100 yil once ulke politikacilara birakilmis olsa simdi ingiliz u$agiydin.

  • kılıçdaroğlu hakkında fikirlerimi değiştiren yazı.

    şimdiye kadar başbakan gitse yerine kim gelecek diye düşünmüşlüğüm çoktur, sizlerin de düşündüğünüz gibi. ne de olsa birçoğumuzun hayatını kararttı, kimimizin geleceğini bitiriyor, kimilerinin de akli dengesini yitirmesine sebep oluyor. ve bunları yaparken hiç de suçluluk, pişmanlık, vicdan azabı duyuyor gibi değil. bu yüzden gitmeli, ülkesini bölen, ayrımcılık, sömürgecilik, yalancılık, hırsızlık, katillik yapan bir insana ne diyeceğiz helal olsun aldığın canlar, helal olsun çaldığın paralar mı diyeceğiz? kendisini allah sanan biri o, insanların ölüm fermanını yazıyor, kaderlerini değiştiriyor. bu insanı yargılamak bize düşmez, onun işi bizimle değil yukarıda, ama ego ve güç gözünü öyle bir kör etmiş ki acaba öleceğinin farkında mı bir gün?

    her neyse, ben bu yazıda, kendine oy isteyen biri görmedim. seçim arifesinde, halkı için endişelenen, halkını tek çatı altında toplamak isteyen bir başbakan gördüm. bu yazıyla güvenim, samimiyetine inancım oluştu. o da bizler için korkuyor, o aptal sandıkta binbir dolabın döndüğü o sandıkta seçilmediği takdirde olacaktan korkuyor. bizleri uyarıyor. şimdi bütün kendini müslüman sananlar, muhalefete, muhalefet yanlılarına düşman. size soruyorum hangi müslüman aynı soydan geldiği, aynı dini paylaştığı insanlara düşman olur ki? bazı insanlar sizi bize düşman etti de.

  • işi sadece bütçeye ve paraya bağlayanlar var, bu mantıkla düşük bütçeli tenis yüzücülük atletizm vb her sporda avrupa'da söz sahibi olmamız gerekirdi. bütçe konusu tamam ama bu bütçenin nasıl kullanıldığı da önemli.

    olay türkiye'de basketbolu hem tff hem kulüpler bazında basketboldan gelen kişilerin yönetmesi ve daha önemlisi altyapı ve oyuncu bulma konusunda en gelişmiş spor olmasıdır. efes, tofaş, karşıyaka, fenerbahçe, banvit gibi takımlar ilkokullardan başlayarak tüm illerde oyuncu seçiyorlar, seçmeler yapıyorlar, aralarından yetenekli olanları seçip okulla paralel olacak şekilde harika eğitiyorlar.

    efes tofaş ülker banvit gibi yöneticilerinin basketbola ilgi duyduğu, reklam giderlerini bu spora yönlendiren kulüplerin de çok olması sayesinde basketbolumuz buralarda.

  • cm'de parmanin oyuncusu ama flamengoda loanda baslar. yaklasik bir yil sonra £7m ye falan alabilirsiniz, azicik da saftır, 8 yillik kontrati, yilda £200000'a imzalar. solaktir ve left, centre, attacking midfielder ve forward oynar. getirdikten sonra bi kac ay oynatmayip tough training yaptirirsaniz canavar olur, juventus'ta nedved'i kestirir size.
    12 sene sonra gelen edit: büyük oyuncunun başlığını açmak bana kalmış. unutulmayacaksın alex!

  • köydeki tavuğun bile maruz kalmadığı bir harekete maruz kalmış gariban hayvancağız. nasıl da şaşkın bakıyor.

    -al sana pide, ye.
    -abi ben zarifliğin, inceliğin simgesiyim.
    -sen yemezsen ben yiyorum.

  • ücret beklentiniz ne?
    * siz hiç ikea'ya gittiniz mi?
    -?? hayır gitmedim..
    *hadi ya gittim deseydiniz çok güzel şey yapacaktım. bir şey dicektim.

    sonuç: kapı nerede?

  • internet kafe, bilgisayar labı vs gibi yerlerde kitlenen bilgisayarı restart etmek için yanlış kasanın reset tuşuna 1 ya da daha fazla sayıda basmak sonra hata farkedildiğinde yandaki kişiyle göz göze gelmek.

  • altmış bin kişinin bir saniyede yok olduğu bu felaketin dinsel inançlarını nasıl sarstığını johann wolfgang von goethe şöyle anlatır:

    “almış olduğu ilk din derslerinde o kadar düşünceli ve merhametli olarak tasvir edilen, yerle göğü yaratan tanrı, kötülerle birlikte iyileri de aynı felakete maruz bırakmakla, hiç de bir baba gibi hareket etmemişti. çocuğun genç ruhu, bu tesirlerden kurtulmak için, boş yere uğraşıp duruyordu; zira böyle bir hadisenin nasıl telakki edilmesi gerektiği hususunda, bilgelerle fıkıh alimleri bile anlaşamadıklarından, bu âdeta imkânsızdı.”

    kaynak: salah birsel (goethe) broy yayınları

  • haşlanmış yumurtayı hangi kıvamda pişmişse pişsin ille de kaşıklayarak yemek.

    çocukluğumdan beri öyle yiyorum, dilimlenmiş hali zevk vermiyor. üstelik bir de ev dışında bir yerde yapıyorsam bunu, ortamdakilerin garp bakışlarına maruz kalıyorum.

    vay çileli başım.