hesabın var mı? giriş yap

  • "akşam gelir gelmez vurucam kafayı yatacam" cümlesidir.
    akşama kadar köprünün altından çok sular geçer, uyku açılır.
    o tatlı uyku özlemi haftasonuna sarkıtılır.

  • ortada planlı bir şekilde kaçırılmış bir kadın var ve bu olayı gören *arkadaş kolluk güçlerine '' araçla kadın kaçırıldı'' diye ihbar ediyor ama polisler bunu iplemiyor. insan kaçırılıyor ama polis iplemiyor. şaka gibi. kamu spotlarında bile ''görmezden gelmeyin, şüpheniz varsa polisi arayın'' temalı yayınlar varken hazır yaşanmış bir ihbar nasıl takibe alınmaz?

    bu arkadaşın gösterdiği azmin 10'da 1'ini emniyet gösterseydi belki kadın kurtulacaktı veya olayın gerçek yüzü belli olacaktı ama yok.

    gecenin leyli yarısında polislerden çare bulamayınca tee çağlayan'a kadar savcı bulmaya giden arkadaşı da canı gönülden tebrik ediyorum. iyi ki varsınız abi. o polislerden de şikayetçi ol. sakın peşini bırakma! helal sana. adamsın.

  • tam hali şu şekilde:

    biz osmanlı torunu değiliz, osmanlı'nın sömürdüğü yoksul köylülerin torunuyuz.

    altına imzamı atarım.

    bu milletteki saray sevdası anlaşılan genetik bir hastalık.

  • hamit altıntop sakatlandığında halama akciğer kanseri teşhisi koymuşlardı.

    halam, onca kemoterapi gördü akciğer kanserini yendiğini öğrendim bugün, bu hamit hala iyileşemedi.

    bacağı komple koptu yeni bacak mı diktiler bu adama nasıl bir sakatlık bu amk.

    edit: adam yılda bi kere aklıma gelir entry yazarım, bileğini kırar. adını anmamı istediğiniz kaynananız filan varsa söyleyin yani.. biraz okkalı anarım adını direk mefta.

  • özet : üniversite hastanesinde katarakt ameliyatları malzeme yetersizliği bahanesiyle (ücretsiz yapanlara mobbing uygulanarak) sınırlandırılıyor, böylelikle özel hastanelerde belli kişilerin tekeline bırakılıyor. bu kararı alan prof. özele gitmeden hemen önce bu kararı aldırıyor.

    geçen açtığım şu başlığın (bkz: 250 hastanın körlüğe terk edilmesi rezaleti) detaylarına ulaştım. hastamı ameliyat ettirdik. bölüm asistanlarıyla konuştum. konuyu ekşisözlük gündemine getirdiğimi söyledim. aldığım mesajlardan bahsettim. ve önceki gün bölüm asistanlarından birinden burada mesaj aldım.

    bölümde iki profesör hoca var. birisi özel alıyor. birisi almıyor 60 küsür yaşında anabilim dalı başkanı bayan. çok ameliyat alamıyormuş zaten. ama ikisi çok iyi anlaşıyorlar. özel alan prof. hoca normal yollarla özel katarakt hastasından aldığı miktarı beğenmediği için üniversiteden ayrılma kararı alıyor. ama bu kararı uygulamadan önce skandal bir bölüm kararı aldırıyor. özeller harici ameliyat alan iki hastaneden biri olan üniversite hastanesinin yani kendi hastanesinin ameliyat malzemelerini bahane ederek “kısıtlama kararı” çıkartıyor. ve hemen özele geçiyor. ve hastalar neredeyse bir yıl boyunca üniversitede ameliyat olamıyor. diğer doktorlara da izin verilmiyor. almak isteyenler whatsapp grubundan sert bir dille uyarılıyor.
    . ve hastaların önemli bir bölümü özel hastaneye gitmek zorunda bırakılıyor. bu hastalar arasında şehir hastanesinde ameliyat olamayan yüksek riskli hastalar da var. ve söylenene göre çoğu hala bekliyor. yani halâ devam eden büyük bir mağduriyet söz konusu. eğer bu adaletsizlik çözülmezse yüzlerce hasta iki prof. kararı yüzünden özellere mahkum bırakılmaya devam edecek. bu arada diğer doktorların özel ameliyat almasına da izin verilmemiş. kural haftada en fazla 5 ameliyat.

    21. yüzyılda para, mobing, haksızlık, adaletsizlik gibi kavramların nerede ve ne durumda olursa olsun varlığı can sıkıyor. biz dur demezsek de hep var olmaya devam edecek.
    ulaşan ve bilgi veren asistanla telefonla görüşme fırsatım da oldu. çaylak hesabı açmış başlık açamadığını görünce benden yardım talep etti.
    .

    not: lütfen favlayıp geçmeyin. bir cümle bırakmanız bu hastalar için en kıymetlisi.

  • stanford'da bipolar bozuklukla yaraticiligin correlation'i olup olmadigini ortaya cikarmaya calisan bi makale yazmislar. burdaki arkadaslar da onu referans veriyorlar, 'aha bakin bu bilinen bisey' demek icin.

    yapmayin, etmeyin. yaraticilik kelimesini bi tanimlayin bana once? nasil olculur, birimi nedir filan bu cevaplarla gelin bana. ondan sonra bilimde de 'bu bilinen bi gercek' dediginiz makaleleri sadece basliklarini okumadan gelin de yazin.

    stanford'da yapilan arastirmada baron-welsh art scale denen dangalak otesi bir testle bipolar insanlari normal insanlardan ayirmaya calismislar yaraticilik adina. 1950lerde bulunmus bu test nasilmis biliyo musunuz? 100-200 tane degisik resmi once sanatcilara gosteriyosun, onlarin begenip begenmemelerine gore her resim adina bir like ve dislike probability cikariyosun.

    ondan sonra herhangi bir insanin sanatcilik degerini bulabilmek icin de bu resimleri ona teker teker gosterip begenip begenmedigini soruyosun. resimlerin toplaminda istatistiksel oranlarda sanatcilarin begendiklerini begenenler yaratici cikiyor. yine resimler konusunda sanatcilarla ayni fikirde olmayanlar da art ozurlu cikiyor. makalede varilan sonuc da su: bipolar insanlar sanatcilarin begendikleri resimlerden normal insanlardan daha cogunu begendi diye normalden daha yaraticiymis. sanatcilar... normal/bipolar insanlara gosterilen resimler... sonuc: there's a relation with creativity and bipolar disorder. hadi ordan be demek istiyorum sayin seyirciler.

    lutfen bipolarligin ve yaraticiligin iliskisini sorgulamadan once kendinize su sorulari sorun:

    1. yaraticilik nedir, olcu birimi nedir, nasil karsilastirilir?
    2. bipolar insan hayatina normal devam ederken bu rahatsizligi ortaya ciktiginda dan diye icindeki yaraticilik da ortaya cikabilir mi?
    3. yazarlar sairler ressamlar muzisyenler vs. onlarin her allahin gunu yaratici olmasini bekleyebilir miyiz? elbette onlarin da uretmeye cok istekli oldugu ya da caninin hic bisey yapmak istemedigi donemler olamaz mi? bu her insanda yok mu? peki bu belirtiler bazi sanatcilarda bipolarlik belirtileriyle karistiriliyor olabilir mi?

    evet sorun bunlari kendinize, ondan sonra da eger size bipolar teshisi konduysa ve caniniz istiyosa "yuppig yuppig ben bipolarim yaraticiyim, i am special" diye ortalikta bi guzel gezinin.

  • öncelikle aşağıdaki entry vejetaryen arkadaşların seveceği bir içerik değil. okumayın demiyorum ama okumayın.

    pahalı olmasını anlamadığım şey kırmızı et. bütün dünya' da pahalı olsa bir şey demem. bir inek kolay yetişmiyor derim ama bizde pahalı, millette ucuz olunca ayıp oluyor.

    benzin demiyorum; çünkü eşek yüküyle vergisi olduğunu biliyorum ama kırmızı et neden pahalı anlamıyorum.
    avrupada eti ağaçtan topladıkları için mi ucuza satıyorlar? biz hayvanları japonya' dan getiriyoruz da yol parası mı ödüyoruz? bizim de kırsalımız var, otsa ot bitkiyse bitki. bizde de var amk. sinirlendim bak.