hesabın var mı? giriş yap

  • http://haber.sol.org.tr/…emir-guler/iki-park-149500

    aydemir güler'in ankara'daki ikinci saldırıyı da tak'ın üstlenmesinden sonra yazdığı "iki park" başlıklı köşe yazısındaki haklı cümledir. hatırlarsınız ki bir önceki saldırıyı da tak üstlendikten sonra kck saldırıyı siyasal olarak sahiplenmiş ve ardından hdp sus pus olmuştu.

    "pkk'ye katılan sol yapılar bitmiştir. aynı şey, ikide bir dönüp “bizim dışımızda solculuk yapacak bir alan yok, sol biziz” diye tekrarlayan hdp için de geçerlidir. “hdp solu” güven park önünde bitmiştir. o gözyaşı damlalarının altından kalkamazsınız. bazı yanlışlar solun yapabileceği yanlışlar değildir. giderseniz, geri gelemezsiniz."

  • geçen sene, mayıs ayı. bir otelde müdürlük yapıyorum. yaz sezonu için personel takviyesine ihtiyacımız oldu.
    kariyer.net'e falan ilan verdik.

    " ön büroda çalıştırılmak üzere; en az lise mezunu, iyi derecede ingilizce bilen, sezonluk elemanlar alınacaktır.
    tekirdağ şarköy x otel "

    cv'leri bizzat değerlendirip, 2 kişiyi görüşmeye çağırdım.
    bu görüşmelerin ilki. 25 yaşlarında, turizm otelcilik mezunu, diksiyonu düzgün ve tecrübeli bir arkadaş. ismi fırat.

    patronumuz, fırat ve ben ofisteyiz.
    çalışma saatleri ve iş yoğunluğu hakkında bilgilendirme yaptık, fırat'ın referanslarını ve geçmiş iş tecrübelerini değerlendirdik ve görüşmenin bizim için en önemli kısmına geçtik.

    -let's continue in english.

    +i dont want to speak better english than my director and annoy you. as you wish, we can give up.

    ( yani diyor ki; bence bu kısma hiç geçmeyelim. eğer ingilizce konusunda benimle sidik yarıştırmaya kalkarsanız, sizi kızdırabilirim. iyi düşünün.)

    -ehehe okey. ( korktum lan, bildiğin korktum. patronumun gözünden düşmekten, iş görüşmesine gelen bir çocuk tarafından rezil edilmekten korktum. çaresiz sustum.)

    fırat'ı işe aldık.

    1 hafta sonra; büyük çoğunluğu belçikalı, bir kısmı ise ingilizlerden oluşan bir turist grubu geldi.
    fırat'ı ara ki bulasın!!

    ya tuvalete girmesi gerekiyor, ya da ailevi bir telefon görüşmesi yapması lazım.
    turistler lobideyken, fırat'ı bulmak imkansız.
    kopuk uçurtma..

    - fırat bir sıkıntın mı var?

    + yok müdürüm herşey yolunda.

    - ingilizce bildiğine emin misin?

    + i dont want to speak better english than my director and annoy you. as you wish, we can give up.

    - hiç bilmiyorsun di mi lan?

    +we can give up.

    adam tek kelime ingilizce bilmiyor lan, tek kelime..
    iş görüşmesine gelirken, bir cümle ezberlemiş gelmiş.
    yalnız zekasına hayran kalmamak mümkün değil. işe yaradı mı? yaradı..

    savunması da komik..

    -ne bileyim müdürüm. şarköy'de turist ne gezer diye düşündüm ben.

  • -abla ya sen şimdi çalışıyosun ya, bana her ay 100 tl falan yollasana be hacı. üniversiteyi kazanmadan para biriktirmiş olurum işte.
    +ablacım ay sonuna kira, fatura derken benim kendime param kalmıyo ki.. ayrıca 2 maaş içerdeyim, yatırmadı şerefsizler napsak ki.
    - abla benim birikmiş var kenarda her ay 100 tl yollayayım istiyosan sana?
    + :((

  • deli gibi mideniz bulanmaktadır ve kötü şans o anda tıklım tıklım dolu bir otobüstesinizdir. ayakta önünüzde çok hoş bir bayan bulunmaktadır. kendisini uyarmak isterseniz kusarsam önümde olmayın diye. ve diyalog başladıgı gibi biter :
    - hanfendi pardon (tık tık omzuna vurulur)
    - (bayan arkasını döner) böeghhhhh (kusma efekti)
    - hayvan!.................

  • o raylar niçin öyle demeyen güzel halkımız suçu yine muhalefete yıkmış :) barış atay cı falan değilim de arkadaş bi de tepki göstermen gereken yere göstersen nasıl olur acaba? müteahhit şirket, onu denetlemeyen tcdd kurumu, onu denetlemeyen devlet ... ne bileyim mantık hatalı gibi. pkk oraya mayın koysa tamam dicem de

  • ne zaman bu ulke icin bir sey yapacak olsaniz bu adamin kafasi paramparca edilmis bir halde bir derede bulundugunu, kendisini vahsice oldurenin devlete calisan bir muhbir oldugunu, bir sene bile hapis yatirilmadigini, annesi ve esine cesedinin bile gosterilmedigini, sonra o cesedin mezardan cikarilarak bir posete kondugunu ve o posetin de kimbilir kimlerin elinde gezdikten sonra kayboldugunu, bu zavalli adamin bir mezarinin bile olmadigini unutmayin.

    ben unuttum, yazar oldum, bu ulkenin derdini bu ulkenin insanini yazdim, kafami cekicle parcalamalari disinda belami buldum. siz unutmayin.

  • karşıdaki erkeği uyandırmak için 10'da kalkacakken 7'ye alarm kurup karşıdaki kişiyi kaldıran emekçi, fedakar kızlarımız da vardır.*alarmla uyanılır karşı tarafın adı rehberden bulunup yeşil tuşa basıldıktan/dokunulduktan sonra telefon yastığın kenarına koyulup uykuya devam edilirken bi ses gelir:
    -alo.. alo...
    bu ses duyulunca diğer tarafa dönerek uyumaya devam edilir. sonra kız da kalkınca karşı taraftan mesaj gelir.
    -beni aradın da uyandığımdan nasıl emin oldun?
    benle yeni tanıştın, daha önceden nasıl uyanıyodun it? sabahın 7sinde ben seninle ne muhabbet edicem uyandıysan uyandın işte tamam uzatma. *
    uyanmışsındır diye düşündüm. :) *

  • gece ulaşımının sadece gece hayatı için gerekli olduğunu düşünen dangalakları göstermiştir.

    gecenin bir yarısı hastaneye gitmesi gereken, eczaneye ulaşması icab eden, şehir dışından gelmiş kalacağı yere ulaşması gerekebilecek birilerinin olma ihtimalini aklına getiremeyenleri de göstermiştir.

  • stumbleupon'da gezinirken fotoğraflarını görüp kaldığım yeraltı galerisi. bana öyle geliyor ki stockholm'daki görsel sanatlar öğrencilerine gelin, aklınızdakileri uygulayın-takılın demişler, ya da onun gibi bir şey.
    kirli, havasız olabilir, ancak renkliliği insanı mutlu etmek için yeterli. günlük yaşamımızda her gün kullandığımız toplu taşıma araçları ve mekanları buradakiler gibi estetik olsaydı belki daha farklı olurdu.. kim bilir?