hesabın var mı? giriş yap

  • şlsdşlasşdlşasdlsd

    oğlum böyle fanteziler aslında var, videolarda filan denk geliyoruz. ama şöyle bir cümle türkiye'de kurulur "ben size kendi kafanıza göre hareket etmeyeceksiniz demedim mi?" en son askerde bölük komutanı revirciyi böyle dövmüştü.

    o kız değil kıdemli üsteğmen hacı.

  • hayatın kendisini şaşırtmasına izin vermeyen adamdır.
    uçan inek mi gördü? uçsun abi, bana zararı olmadığı müddetçe uçsun, der ve yürüyüp gider.

  • görüntü kalitesi düşük olduğundan dolayı bu olayı kınıyorum.

    edit: olum favlamayın şu entryi. kendimi sapıkların lideri gibi hissediyorum. amacım sadece gözümle görmediğim bişeyi yargılamamaktı…

    aylar sonra gelen edit: başlık yine hortlamış yine bütün sapıklar toplanmış. kadın yine gündem olcak bi şey yapmış. ama bu sefer çekim kalitesi iyi. hadi yine iyisiniz küftehorlar.

  • türk kahvesi denilen şey bir zamanlar gerçekten de türktü, çünkü kahve yemen'de yetişiyordu ve yemen 110 yıl öncesine kadar türk toprağıydı.

    sabah yenilen yemeğin adı kahvealtı. amaç kahve içmek, yediğin şey de kahvenin altına yeniliyor, kahve mideyi yakmasın diye. dünyada eşi benzeri var mı bu ibarenin bilmiyorum. günün ilk öğününün adını kahveyle ilişkilendiren başka bir kültür ben görmedim.

    tabi arabistan elden gidince, kahve ithal etmek pahalı olduğu için karadeniz'de çay üretimi başlamış. karadeniz çayı da orijinal çay değil tabi ama biz alıştık. ben alıştım en azından. çin, hindistan, sri lanka çaylarını sevmiyorum. darjeeling first flush bulursam içerim o ayrı tabi. yoksa zift gibi seylon çayını ne yapalım.

    şunu da söyleyeyim, karadeniz çayı gerçekten kaliteli çay olsaydı onu da bulamazdık, çünkü ihraç edilirdi ve tıpkı fındık gibi, badem gibi türkiye'de yetişmesine rağmen ulaşılması zor bir ürün olurdu. karadeniz çayını bizden başka kimse içmediği için uygun fiyata alabiliyorsunuz. kıymetini bilin.

    şu anda da döviz sıkıntısı olduğu için öyle kahve ithal edilecek içilecek filan bunları unutmak lazım. çaya devam. zaten iyi kahve türkiyeye gelmiyor. içtikleriniz çöp.

    bir süre önce yurtdışından iki kilo çekirdek kahve sipariş ettim, gümrükteki adam bana "türkiye'de kahve mi yok?" dedi. sanki türkiye'de kahve yetişiyor. konteynerle getirene de aynı soruyu sorabilir mi acaba? biz içimlik iki kilo getirdik diye olay oldu. bu millete laf anlatmaktan yorulduğum için haklısın hocam dedim, vergisini ödeyip geçtim. bu da böyle bir anımdır.

  • "kafir" dediği insanların buldukları aşıları olmasını, tedavilerle iyileşmesini, onların icatları bilgisayar, internet, araba, matbaa, ve nicelerini kullanmayı biliyor? pantolana gelince "kafiri taklit."

  • taşaklı bir takım ile güçsüz bir takım ne zaman karşılaşsa, ortaya çıkması çok muhtemel bir sonucun gerçekleşmesidir. liverpool'un kulakları çınlasın.

  • kalori deposudur. burada yaklaşık yarım ekmek ve binbir çeşit peynir, omlet, sucuk, vs. ile yaptığınız kahvaltı sizi öğle yemeğine kadar zar zor idare ederken, iki parça kızarmış tost ekmeği + standart ada kahvaltısındaki (ingiliz, iskoç, irlanda kahvaltıları) standart malzemeler (iki parça küçük sosis, iki parça bacon, iki yumurta, bir miktar fasulye, bir miktar mantar) özellikle alışık olmayan bünyeleri öğle yemeğini saatler sonra yemeye zorlayacaktır. osurtur (fasulye ve mantardaki protein).

    düşünüldüğünde ağır bir kahvaltıdır. yani kenarda köşede kalmış mekanlara korkunç paralar verip yediğimiz "hakiki köy kahvaltısı" başlığı altına girebilecek, türk kahvaltısıyla aşılabilecek bir kahvaltı değildir.

    adamlar kuru fasulye yiyorlar abi... bu kuru fasulyeyi biraz barbunya gibi yapıyorlar genelde. içinde soğan veya başka bir şey yok sanırım. safi tereyağı, tuz, salça ve inanılmaz derecede şeker + fasulye tabii ki. gerçekten burada geleneksel yemek olarak yediğimi kuru + pilavdaki fasulyeyle alakası yok. duruma göre o veya bu şekli sevilebilir.

    daha da ilginç bir şey, ingilizlerin her bokun yanına fasulye çekmeleri oldu. bazı yerlerde "continental" kahvaltı (peynir, reçel, cereal vs.) bu kahvaltıdan önce veya sonra sunulur, ama genelde onun yanında da fasulye vardır. fasulye ayrıca birçok ana yemeğin yan ürünü olarak da bulundurulur bazı yerlerde. öyle ki, fast food sektöründe bile yaygındır bu. kfc'den ortalama bir menü aldığınızda patates kızartmasına ek olarak ufak bir kağıttan kasede fasulye verirler. fasulye seviyorlar kısaca. bana fazla "şekerli" gelmişti ama kahvaltı konsepti düşünülünce süper bence.

    net içeriği konusunda tam olarak kimsenin anlaşamadığı bir mesele aslında. "full" müdür bilemem ama "english breakfast" dediğimizde içinde en azından sosis, bacon, fasulye ve yumurtanın olması gerekiyor.

    çoğu buna mantar da ekliyor. bir kısmı black pudding (domuz kanından yapılan sosis, denedim, beğenmedim) ve rendelenmiş patatesten yapılan ilginç bir kızartma ekliyor (hash brown?). tost veya french toast ile yenmesi makbul. french toast maalesef bildiğimiz kızarmış yağlı ekmek. öyle yumurtaya-süte bandırma veya bazı diğer ülkelerdeki gibi şeker vs. ile taçlandırma gelenekleri yok. yağlı tavaya ekmeği atıp bir iki kere döndürüyorlar.

    irlanda kahvaltısında black pudding'e ek olarak white pudding de var. ayrıca yaygın bir domates közleme/kızartma geleneği de var tüm ada kahvaltılarında.

    oldukça kalorili, kilo aldırıcı, ama besleyici ve tok tutucu bir kahvaltı. midenizi aşırı yorabilir eğer pek kahvaltı huyu ve hevesi olmayan biriyseniz. genelde çay ile tüketilir, ama yıllar yılı tanıştığım çeşitli kültürlerin etkisiyle sade kahve ve portakal suyu ile kendimi türkiye'nin sorunlarından ırak güvenli bir ortamda hissettiğimi söyleyebilirim.

    şöyle ki, ingiltere'den döndükten sonra evde olduğum zamanlar, ister kahvaltı, ister öğle yemeği, ve hatta bazen akşam yemeği için bu yöntemi uyguluyorum. konserve barbunya pilaki tat açısından (ve zamanımın değeri nedeniyle) fasulyenin yerini tutuyor. kestane mantar, herhangi bir tür sosis, varsa pastırma, yumurta ve domates ile kendimi adada hissediyorum. bu tabii ki türkiye'de kolay bulunan malzemelerle yapılmış hali. arada bulabildiğim yerlerden domuz ürünleriyle yapıyorum ki asıl tada ulaşabileyim. türkiye'de satılan bacon maalesef biraz daha amerikan usulü. ingiliz baconındaki gibi daha kalın kesim, daha diri tadı vermiyor.

    ingiliz kahvaltısını seviniz, sevmeyenlere sevdiriniz. bu da bir tat işte "zeytinsiz kahvaltı mı olur yea" demeye gerek yok.