hesabın var mı? giriş yap

  • yediği haltı önce salih bozok'un farkettiği sakar kişi. şimdi diktatör denilen ve özellikle giyim konusunda son derece titiz bu adama yapılanı kışladaki başçavuşa yap bakalım yarma şeftalinin çekirdeğini sonra nerenden çıkıyor?
    not: bilerek adam dedim çünkü bu aralar o kadar zor ki adam gibi adam görmek...

  • bugün bir tanesiyle karşılaştım. çok duygulandım yemin ediyorum. kendisi 30'lu yaşlarda bi delikanlı, yayalara kırmızı yanmasına rağmen yolda bi tane bile araba neyin yok, hiç niyetlenmiyor bile geçmeye. ben de yanındayım. o gitmeyince lan ayıp olmasın diye ben de onla bekledim. yol hala boş, boş yola bakıyorum öyle uzaklara dalmalı sanat filmi gibi, yeşili bekliyoruz ısrarla. yüzümde avrupai bir tebessüm var delikanlı kardeşimize doğru. neyse yeşil yandı ben geçeyim artık dedim, adam hala oradaydı. dolmuş bekliyormuş meğersem mınıskim kendimi salak gibi hissettim lan.

    zaten ''mal mı lan bu zürriyetini sktiğimin'' tarzında bakıyordu adam bana, oradan anlamalıydım, hayır arkadaş yaya geçitinde insan karşıya geçecekmiş gibi dolmuş mu bekler ya.

  • sevgiliye kapiyi kapatma sansi vermek istemiyor da olabilir. ben o kadar parayi sen kapiyi carpasin diye vermedim zalımın kızı.

  • oniki yaşındaki oğlan ondört yaşındaki amcaoğluna soruyor:
    - abi ablam nişanlanıyor biliyorsun...
    - yaz sonu nikah varmış, bizim evde de konuşuyorlardı.
    - ben sana bir şey sormak istiyorum...
    - söyle...
    - bu nişan dedikleri ne? evde sordum, 'eh evlenecekler işte' diyorlar ama nişanlanınca ne oluyor, onu anlayabilmiş değilim.
    - hıııım... zor soru, bak ben sana bir örnekle anlatayım...
    - dinliyorum.
    - diyelim ki şubat'ta yarıyıl karnesini aldın, hepsini pekiyi getirdin. sana bir bisiklet alıyorlar ve 'haziran'da bütün dersleri pekiyi getir, sınıfı geç, bu bisiklet senin' diyorlar. işte şubat ile haziran arasındaki o süre var ya, bisiklet senin ama binemiyorsun; o süreye 'nişanlılık dönemi' deniyor.
    - haa şimdi anladım, bisikletin var, evde duruyor; sen ona bakıyorsun o sana bakıyor; ama binemiyorsun ta ki sınıfı geçene kadar. peki dokunmaya izin var mı?
    - vallahi onu ben de tam bilemiyorum; binmek kesinkes yasak da, galiba ziliyle oynayabiliyorsun!.

    ***

  • finansal olarak en berbat tercihlerden biri.

    niye? kredi çekerek başka şeyler yapmaktan ne farkı var:

    1. kredi çekip ev, arsa alırsanız... bunlar zaman içinde değerlenen varlıklardır. ödediğiniz faiz, sermaye ve rant getirisi ile beraber düşünüldüğünde önemsiz kalır.

    2. kredi çekip iş kurarsanız... benzer şekilde, işin getirisi ile faiz karşılanabilir.

    ama... yurtdışı gezisi, iphone 8slx veya dodge viper almak için kredi çekerseniz; bunlar finansta "değer kaybeden" varlıklardır ve ödediğiniz faiz bu değer kaybıyla birleşerek mali refahınızı rencide eder.

    özet: çook elzem değilse, araba veya diğer tüketim mallarını krediyle almayın. biriktirin, kendi paranızla alın.

    edit: 2021 sonrası "hiperenflasyon hedeflemesi" sebebiyle bu mantık geçersiz hale gelmiştir. kur zıplamasının öncesini yakalarsanız krediyle araba almak mantıklıdır.

  • ben buradan, 50 senedir bu isi gizli tutup, tek kelime sizdirmamayi basaran on binlerce nasa calisanina ve onlarca astronota tesekkurlerimi, bu isi ortaya cikaramayan rus ve cin devletlerine de teessuflerimi iletmek istiyorum. beceriksizler.

  • taraflardan biri diğerini rapor vermeye, her an ne yaptığı hakkında kendisini bilgilendirmeye zorluyorsa zorlanan taraf için bir süre sonra kabak tadı vermeye başlayacak ilişkidir. ortada sevgi hala varsa ve alışkanlık oluştuysa ve bu sebeple ilişki devam ediyorsa bir süre sonra rapor veren kişi artık basit yalanlar söylemeye başlayabilir. diğer tarafın bu basit yalanları yakalamasıysa travma etkisi oluşturabilir. rapor isteyen taraf karşı tarafın kendisine yeteri kadar değer vermediğini, kendisini önemsemediğini ve hatta aldattığını bile düşünebilir. tüm bu etkiler iki taraf için de zamanla büyük yıpranmalar yaratır ve sonuç olarak da ayrılığı doğurabilir.

    bir de kendi rapor veren insan vardır. karşısındaki istemese dahi onun içi rahat olsun diye her an ne yaptığını söyleme ihtiyacı hisseder. eğer karşı taraf da bu kadar düşünceliyse bu davranışların kendisinde yarattığı etki olumlu olur. fakat karşı taraf az biraz hödükse kendisini bir bok sanmaya doğru yol alabilir. hatta zamanla kendisini iki bok da sanabilir. karşısındakini cepte görür, ona göre davranır. cicim aylarındaki saygı ve sevgiyi kaybeder. çünkü karşısındaki zaten ona çok değer veriyordur, bırakamaz. bu kategoride olan insanlar da kendileri gibi düşünceli, naif, ince insanlarla karşılaşmadıkça üzülmeye mahkumdurlar* .

  • önünde internet olup yemeksepeti çalışmıyor diye aç kalan insan, aynı zamanda yürüyen merdiven bozulunca mahsur kalan kişidir.

    ayrıca üyesi olan yemek tedarikçilerine iyi baskı yapan sitedir. tırsıyorlar bunlardan baya.

  • tam 2 saattir iki kadin mermer ovuyoruz. elimizle. bol bol su. sandaletlerim islandi. olsun. bas kismini ov diyor annem. zambaklar kok salmis iyice. cok guzeller diyorum. mermeri ov diyor. ovuyorum iste anne. elimle hem de. simdi arkadaki mezarligin kenarina oturdum. yaktim bir sigara. guzelce ovdugum mermere bakiyorum bir de islak mis gibi kokan topraga.

    cok guzel oldu diyor annem. tertemiz oldu kocam. bayram temizligini de yaptik.

    "ıyi bayramlar baba, keske burada olsaydin."