ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
milliyet gazetesinin sedat peker'e ödül vermesi
-
(bkz: yılın en iyi mafyası)
sözlükçülerin 7 haziran ve 1 kasım oy tercihleri
-
7 haziran: tkp
1 kasım: ldp
(oynanan oyunları gördüm)
dışarıdayken etraftan duyulan yaran diyaloglar
-
durakta bekliyorum. durakta 3-5 kişi var. karşıdan belli vücut geliştirmeyle uğraşmış biri sırıta sırıta geliyor. durakta oturan birinin yanına gidiyor. eski tanıdık olduklarını tahmin ediyorum. diyalog şöyle gelişiyor:
kaslı genç: selim naber ya tanıdın mı beni ?
duraktaki genç: ilyas sen misin olm? nolmuş böyle sana ya? kasilyas olmuşsun resmen ehe ehe. *
ne adamlar var ya. allah belanı vermesin selim. düşündün mü bunu daha önce ne yaptın. ben tutamadım kendimi güldüm orada şahsen. herkes güldü gerçi.
mesut özil
-
33 adet asist ne demek lan? biri bana bunu izah etsin. hayattan bezmiş ve her an futbolu bırakacakmış gibi olan koşusu ile olur olmadık anlarda öyle öldürücü paslar atıyor ki real madrid maçlarını izlerken bu adama sanatçı demekten başka bir şey gelmiyor aklıma.
beşiktaş
-
oturup rakı içiyoruz, benim haricimdeki masadaki 5 kişi fb'li ve gs'li, bazıları benim beşiktaşlı olduğumu bile bilmiyor; "abi beşiktaş süper oynuyor, ligi kesinlikle beşiktaş hak ediyor."
trabzon'da uçağa biniyoruz, uçağa geçerken körükte yarı gs'li, yarı ts'li ve hangi takımı tuttuğunu anlayamadığım iki adam konuşuyor; "abi beşiktaş maçını izledin mi, ne top oynuyor adamlar, bu sene inşallah şampiyon olurlar"
işteyim sabah milletin afyonu patlamamış, sağdan soldan sesler geliyor "beşiktaş liverpool'u eler abi. eleyemez abi. süper oynuyor adamlar... ama sturridge, sterling dönüyormuş... dönsün abi adamlarda da demba ba var."
o kadar çok bu muhabbetlere denk geliyorum ki, içten içe öyle mutlu oluyorum, öyle mutlu oluyorum... anlatamam.
ama ve lakin, beşiktaş'ın şampiyon olması büyük olay. eşit rekabet şartları yok. koskoca beşiktaş'a devlet geçici de olsa bir stadyum tahsis etmiyor, gidip trabzon maçını, gs derbisini konya'da oynamaya kalkıyoruz, bir başka iç saha maçını ankara'da oynuyoruz. hakemlerin takdir hakları sürekli ince ince aleyhte. sürekli diğer takımlara çıkmayan kartlar, çalınmayan düdükler, verilmeyen penaltılar veriliyor.
ama oyuncu grubu öyle inançlı ve mücadeleci ki, bu sene hakemi, siyasileri de yenip şampiyonluk ipini göğüsleyebilirler. hakemi ya da engel ne varsa hepsini yenmek için sahaya çıkıyorlar. hoca bana taktı deyip, sınava çalışmamazlık etmiyorlar.
gurur duyuyoruz.
time out of joint
-
şöyle bir ilk sayfası var ki okuyası gelir insanın
ragle gumm dünyadaki en önemli kişiydi- fakat bunu öğrenmesine asla izin veremezlerdi.
ragle kurtulması gerektiğini biliyordu. ama.. bindiği taksi şehrin sınırlarını geçemiyordu... her nasılsa otobüs bileti kuruğu hiç azalmıyordu.. ve aslında acaba gerçekten otobüs var mıydı?
umutsuz bir hareketle kasabadan ayrılmış ve yabancı bir eve sığınmıştı. belki burada, bir anda muazzam bir entrikanın öznesi haline gelmiş olduğu yanılsamasını alt edebilirdi...
sonra televizyonu açtı. bir eğitim filmi vardı -ragle gumm'un teşhis edilebileceği hakkındaydı.
evliliğe dair mide bulandırıcı detaylar
-
biri sıçarken diğerinin de tuvalet içinde bulunabilmesi
abi napıyorsunuz siz
üniversitede dinle dalga geçenlere baskın
-
sen milletin içkisine, eteğine karışmamayı öğrendiğin gün beklediğin saygıyı göreceksin efendi.
3 kız bir araya geldiğinde konuşulan 3 önemli şey
yılan hikayesi'nden akılda kalanlar
-
ne zaman erkan diye birisiyle tanışsam içimden ilk geçen "yılanın soyu erkaaan" demek oluyor. evet en aklımda kalan bu cümle.
kadınlara manita veya hatun diyen keko
-
(bkz: erkeklere keko diyen manita veya hatun)
debe editi: 4 senelik yazar olmama rağmen daha çok okuyucu olarak kullandığım sözlükte ilk kez debe'ye soktuğunuz için teşekkürler arkadaşlar. doğumgünümde daha iyi bir hediye olamazdı :)
la casa de papel
-
soygun için bu kadar salağı bir araya getirebilmek için profesör değil, burhan kuzu olmak lazım