hesabın var mı? giriş yap

  • (bkz: the weeping meadow)

    theo angelopoulos'un son filmi. 3 saatlik suren goze, kalbe, kulaga hitap eden bir solen. 23. film festivalinde gosterilmistir. film muzikleri gene eleni karaindrou tarafindan yapilmistir.

    1917 devrimi’nin ardindan odessa’dan goc ederek 1919’da selanik yakinlarina yerlesen yunan gocmenlerle baslayan hikaye ikinci dünya savaşı’nın sonuna kadar surmekte ve 30 senelik bir donemi konu almaktadir.

  • fıkralara konu olan olay. fıkralara konu ama bize değil. bir türk genci olarak fıkrada bile olsa bir kızla aynı evde yaşayamamanın verdiği buruklukla fıkrayı arz ediyorum:

    "mehmet ile handan öğrenci olup, aynı evi paylaşmaktadırlar. bir gün handan ve mehmet, mehmet'in annesini yemeğe davet ederler. mehmet'in annesi akşam yemeği süresince handan'ı uzun uzun süzer
    ve aslında handan'ın çok alımlı ve güzel bir kız olduğunu, acaba aralarında ev arkadaşlığından daha ileri bir boyutta bir ilişkinin mevcut olup olmadığını merak eder. annesinin aklını okumuşcasına mehmet annesine der ki;
    "ne düşündüğünü biliyorum ama emin ol ki sadece ev arkadaşıyız, ötesi yok."

    akşam yemeğinden sonra mehmet'in annesi evine döner. aradan bir iki gün sonra handan der ki:
    - "mehmet, annen bize yemeğe geldiğinden beri gümüş çorba kasesini bulamıyorum."

    mehmet yanıtlar:
    - "annemin almış olabileceğini tahmin etmiyorum ama ben yine de kendisine bir mektup yazayım" der.
    oturur ve yazar: "anneciğim, gümüş çorba kasesini sen aldın demiyorum ama almadın da demiyorum. fakat konu şu ki; sen bize yemeğe geldiğinden beri gümüş çorba kasesi kayıp. sevgilerle, oğlun ahmet."

    bir hafta sonra ahmet'in annesinden mektup gelir: "sevgili oğlum; candan'la yatıyorsun demiyorum ama yatmıyorsun da demiyorum. konu şu ki; candan kendi yatağında yatıyor olsaydı, gümüş çorba kasesini çoktan bulmuş olurdu. sevgilerle, annen."

  • fiba'nin 2012'de kuala lumpur'da yaptigi toplantida aldigi kararlarin kitalar sampiyonalari icin olan kismi bu turnuvadan itibaren uygulanmaya baslayacak. 3-5 tirt karardan bahsetmiyorum adamlar sessiz sedasiz basketbolla ilgili epey ciddi kararlar aldilar. bu kararlarin eurobasketi ilgilendiren kisimlarini ve 2017'deki bu turnuvanin nasil olacagini suradaki ek makalenin de yardimiyla kisaca bir anlatalim.

    imdi evvela, 2017'den itibaren eurobasket artik 2 senede bir degil de 4 sene de bir duzenlenmeye baslayacak. yani bir sonraki eurobasket 2019'da degil 2021 yilinda olacak ve 2025 diye devam edecek.

    bunun sebebi; futbol dunya kupasiyla ayni senede cakisan dunya basketbol sampiyonasinin, her sene futboldaki turnuvanin golgesinde kalmasinin onune gecmek icin artik futbolla ayni sene degil de bir sonraki sene - 2018'deki dunya basketbol sampiyonasi 2019'da olacak - duzenlenip daha sonra 2023 seklinde devam edecek olmasi sonucu, bu senelerde herhangi bir kita basketbol turnuvasi duzenlemin zaten imkansiz olmasi.

    dahasi, basketbolda her sene bir buyuk turnuva olmasi ve oyuncularin artik yavas yavas bu turnuvalardan bazilarini sallamiyor olmasi da kita basketbol turnuvalarinin duzenlenme araliginin 2 seneden 4 seneye cikarilmasindaki baska bir etken. bununla beraber fiba birazdan bahsedecegimiz eleme gruplarini olusturarak daha uzun vadeli ve daha genis zamana yayilmis sadece yaz aylarinda degil normal sezonda da milli takim maclarinin olacagi bir basketbol seyrettirebilmek icin bu turnuvalarin duzenlenmesini 4 senede bir olarak belirledi.

    peki yeni format nasil olacak

    senelerdir sure gelen fiba formati geregi; basketbolda, futboldaki gibi tum avrupa takimlarinin katildigi avrupa sampiyonasi eleme gruplari duzenlenmez, daha dogrusu duzenlenir de turnuvaya katilan takimlarin %80'i bir onceki senedeki turnuvada elde ettikler derecelerle dogrudan bir sonraki senenin turnuvasina katilir, kontenjanda geri kalan %20'lik bos kisim icin ise dogrudan katilma hakkini elde edemeyen turkiye, italya gibi takimlar hollanda, arnavutluk gibi takimlarla gazozuna maclar yapip oyle turnuvaya gelirdi.

    fiba'nin yeni formati geregi artik hic bir takim dogrudan avrupa basketbol sampiyonasina katilamayacak. isterse son dunya kupasi sampiyonu olsun isterse son olimpiyat sampiyonu, ev sahibi haric herkes bu eleme maclarina katilacak. ayni futbolda oldugu gibi tum avrupa takimlarinin katilacagi eleme gruplari olup ic saha-deplasman usulune gore yapilacak olan maclar sonrasinda takimlar bu turnuvaya katilmaya hak kazanacak.

    peki bu durumda akla gelen ilk sorulardan biri, uzun bir periyotta oynanacak olan bu eleme maclarinda nba oyunculari ne olacak kismina gelirsek.

    eleme maclari 1,5 sene icindeki 6 periyotluk bir zaman da duzenlenecek. bu periyotlar kasim, subat, haziran, eylul, oteki kasim ve oteki subat. bu durumda ulke takimlari sadece haziran ve eylul doneminde nba oyuncularindan yararlanabilecek.(diger donemler icin nba'in bu oyunculara izin vereceginin tamamen hayal oldugu ortada)

    futbolda andorra'siyla fln toplam 53 takim var avrupa sampiyonasi elemelerine katilan. basketboldaki kayitli federasyon sayisi ise 49.

    futbolda eleme gruplarinda yapilan maclarda 53 takim arasindan avrupa sampiyonasina katilacak olan 16 takimi belirlemek keyifli oluyor da, basketbolda 49 takim arasindan 24'u belirleyecegim dedigin de o eleme turlarinin ne heyecani kalacak. yani elemelere katilan takimlarin yarisi avrupa sampiyonasina katilmaya hak kazanacak. simdi 2013'deki turnuvaya bakalim; israil, ingiltere, bosna, polonya, isvec gibi bu duzey bir turnuvayla uzaktan yakindan alakasi olmayan takimlar geliyor. eleme gruplarinda su takimlari kim zorlayacak, danimarka basketbolu mu yoksa portekiz basketbolu mu? bunlar daha beter haldeler zaten. futbolda belki 10'la sinirli olan dandirik takim kontenjani, basketbolda nereden baksan 30'u buluyor. hadi bu takimlarin kendi aralarindaki maclarini gectim, ust duzey avrupa takimlarina karsi ne yapacaklar. buradaki tek dengeleyici unsur, bu eleme maclarinin cogunda nba oyunculari olmayacagi icin, ust seviyedeki bu oyuncular yerine milli takimlar yerel liglerinde yer alan oyuncularindan takim kurmak zorunda kalacaklar. fiba'nin cizdigi pembe tabloda bu sekilde genc oyuncularin daha fazla sans bulup oynayacagi seklinde.

    elemelerden sonra, avrupa basketbol sampiyonasinin formati ayni kalacak yine 24 takimin katilip 4 grupta yer aldigi, bugunku formatin aynisiyla sampiyona duzenlenecek.

    bu arada 2012'de alinan kararlara ilgili olacak fiba'nin sitesinde yazanlar bunlar. adamlar dogru durust bir ayrinti fln bile vermemisler, tek sayfalik bir word dosyasini yeterli gormus pasalar. 2017'nin hangi ulkede olacaginin belli olmasiyla cikip adam akilli bir aciklama yaparlar herhalde.

    gelelim turnuvayi duzenlemesi muhtemel ulkelere

    turnuvayi duzenlemek icin potansiyel aday kentler arasinda 3'lu bir baltik dayanismasi (litvanya-letonya-estonya), diger bir 3'lu ama bu sefer balkanlardan (sirbistan-makedonya-bulgaristan), ingiltere, israil ve almanya'nin adi geciyor ama hatirlatalim su an icin 2017 icin yapilmis resmi bir basvuru yok.

    litvanya ve sirbistanin yakin zamanda zaten eurobasket duzenlemesi, ingilizlerin zerre basketi siklememesi ve orta dogu'nun her daim kaotik ortamindaki israil'i cikarirsak geriye almanya kaliyor.* en son 1993'te almanya'nin ev sahibi oldugu dusunulurse makul sayilir, hem de o zamn 38 yasinda olacak avrupa'nin harika cocugu nowitzki icin evinde oynayacagi efsane bir veda olur.

    biz ne mi yapariz?

    turgay'in gorev suresi 2016 eylulde doluyor, ama son 24 senenin istatistikleri kendisinin 2016-2020 arasinda tekrar federasyon baskani olacagi yonunde. mevcut federasyon-kenar yonetim-oyuncu-basin-taraftar kafasinin devam edecegini varsayarsak bu da demektir ki, 2017'de basari fln yok milli takim yine yalan.

  • bugun pediküru yaşlı bir teyzeye yaptırırken çok utandım. hemen bitsin istedim, kendime lanet ettim.
    onu o yaşta çalışmak zorunda bırakan sistemi falan suclayamiyorum ben. oldu bittiye getirip eve kaçtım beli o gün biraz daha az ağrısin diye.
    sırada bekleyen ergen gelip ablaya 'canim kaç kişi var' dedi mesela canım dedi. ben diyemem, bunlara takılırım.
    peki bu özelliğim başıma nasıl mı bela, kurumsal iş hayatında yönetici olamıyorum. hayatımi cehenneme çeviriyorum, insan ilişkilerim tek taraflı berbat. samimiyetle bütün kalbimi acabiliyorum onlarda benim ağzıma siciyorlar.
    keşke hepimiz yok olsak.