hesabın var mı? giriş yap

  • ilk çalismaya basladigim hukuk burosunda bunu talep ettigim zaman office manager denilen dallama yuzume karsi gulmustu, iste o ucrettir bu. ben de kendisine halihazirda elalemin hakkini savunan biri olarak (bkz: avukat) hakkimi yedirmeyecegimi, nasilsa bir sekilde alacagimi, o sebeple guzellikle bordroya yansitilmasinin daha dogru olacagini soyledim. tebessum etti. ben de tebessum ettim.

    baktim ay sonunda parayi alamadik, sonra hangi gun fazla mesaiye kalsam, ki 20 ay calistiysam, bugun yuzde 80'inde kaldim ben o mesaiye, o gun icin bir kitap (kaldigim saate bagli olarak bazen iki, kitabina bagli olarak bazen uc gunluk mesaiye 1 kitap) aldim ofisten. 20 ayin sonunda ayrildigimda 200'den fazla kitabi barindiran hayvani bir hukuk kutuphanesine sahiptim. hatta ofiste ilgimi ceken fazla kitap kalmayinca siparis ettirip, gelen kitaplari eve goturuyordum.

    isin ilginci ben bunu yaparken bir kisi de "aga sen napiyon? nerde lan bu kitaplar?" demedi. kutuphaneye bakan bir tek ben vardim sanirim.

    neyse, velhasil bu calisanin hakki olan bir ucrettir. ya efendi gibi verilir, ya da zorla alinir. zorla alinmasi kanunlara aykiri, adalete uygundur. boyledir.

  • senede iki defa gerçekleştirdiğim aktivite. ebeveynleri sevindirmek tek amacım. bitti herhalde, eve geçeyim artık.

    edit: millet de bir garip he, ahlaksızlıkmış yaptığım. hırsızlık mı yapmışım, rüşvet mi almışım, faizcilik mi yapmışım, başkasının rızkını mı çalmışım.

    edit 2: ne çabuk geldi lan bu kurban bayramı.. yine yollara düşmek amaçsızca..

    edit 3: görüyorum ki kalabalıklaşıyoruz. parti kuralım mı?

  • sodayı alkollü içecek sanmak, saklanıp aileden gizli gizli içip içip yerlerde yuvarlanmak, kahkaha krizlerine girmek.

  • 12 nisan gecesi candaş tolga ışık'ın az önce konuştum programına konuk olan aziz kedi , feyyaz yiğit, kıvanç kılınç , ahmet kürşat öçalan çok keyifli bir program izlettirdiler. ben de bir gibi fanı olarak programdaki söylemleri kayda almak istiyorum. öncelikle dizi başlangıç serüvenine feyyaz yiğit'in menajerinin "bir dizi yapalım mı" diye konuya girmesi, feyyaz'ın da bunu aziz kedi'ye bildirip yıllar evvel yazdığı 3 hikayeyi aziz kedi'ye atıp "bundan bir şey çıkar mı?" demesine aziz kedi'nin "çıkar, çok güzel şeyler bunlar" cevabıyla başlıyor. dizinin ilk sezonunun yazım süreci 21 gün gibi kısa bir sürede bitmiş ve bu kadar ilgi çekeceğini tahmin etmemişler. aziz kedi londra'da olduğu için dizinin yazımının daha kolay olduğunu çünkü bir araya geldiklerinde işten kaytardıklarını söylüyor. diziyi muhabbet ederken yazıyorlarmış. muhabbet ederlerken aldıkları notları biriktirip, buradan bir hikaye ve senaryo oluşturuyorlarmış. mesela çaça ve cosplay hikayesi için "bir gün çaça konuşuyoruz başka bir gün cosplay. bunları başka bir gün aynı anda konuşuyoruz, hikaye öyle çıkıyor." bu arada çaça ve cosplay bölümü feyyaz'ın "teorik dans mı olur?" diye bir şaka yapmasıyla ortaya çıkmış ve üstüne gitmişler. kayıt altına almayı çok önemli buluyormuş aziz kedi. kıvanç kılınç kuki rolü için "gözlerimden yaşlar gelerek güldüm" diyor ve feyyaz da ekliyor "bazı takelerde çok üzüldük, bu bir dizi bir senaryo ama arkadaşımızı o halde görünce çok üzüldük" * ilk sezondaki yaşlı yıkama bölümünü çok içselleştirmişler ve gerçek hayatta da bunu neden yapmıyoruz sorusu hasıl olmuş. feyyaz ekipte en az gülen, kendini gülmemek için en çok tutan kişiymiş ve aziz kedi'nin dediğine göre eğer bir yerde gülüyorsa mutlaka aşırı siniri bozulmuştur. feyyaz'ın en çok güldüğü an ilkkan'ın ikinci sezonda "hot dogu batsın!" diye ağlar bir sesle konuştuğu sahneymiş. ahmet kürşat öçalan'ın favori üç bölümü ikinci yol, sokak röportajı ve atın bulunuşu bölümleriymiş. kıvanç kılınç'ın kokariç, sokak röportajı ve erasmusla gelen yamyam bölümleriymiş. aziz kedi'nin favori bölümleri değil, favori anları varmış. feyyaz yiğit övülmekten pek hoşlanmıyor ve aziz kedi ısrarla onu övmeye devam edince gerginlik çıkıyor. * feyyaz'ın kalçaları çok güzelmiş aziz kedi'nin yalancısıyım... kıvanç kılınç bu dizi için ta 10 sene önceden planlanmış biri. dostlukları çok eskiye dayandıkları için hep bir şey yapalım kafasında olup en son yapınca direkt yazmışlar kıvanç kılınç'ı. ahmet kürşat öçalan erasmusla gelen yamyam bölümü için audition veriyor ve onu izleyen ekip hayran kalınca direkt dizinin bir parçası haline getiriyorlar. üçüncü sezon için bir bölümde üçünün hiç olmadığı bir planlama yapmışlar. ama bu şu anlık sadece bir fikir. "yahşi günde yar yahşıdır, yaman günde yetiş gardaş" lafı kıvanç kılınç'ın bulduğu bir şeymiş, yazılı değilmiş. erasmusla gelen yamyam özelinde yaptıkları tahlil "bir şeye gülmeniz için ona sizi inandırmamız gerekiyor, bu bir replik şakası değil sadece" deyip cenaze sahnesinin buna katkıda bulunduğunu söylediler. dizideki herkesin kötü giyinmesi özellikle yapılan bir şeymiş. yılmaz'la ilkkan'ın evi aziz kedi'nin halasının ankara'daki evinin bir yansımasıymış. dizinin adının gibi olmasının sebebi feyyaz'ın 10 yıldır oynadığı bir tipten sebepmiş. oynadığı tip her şeyde saçmaladıktan sonra "gibi..." diye bitirmesiyle oluşan bir tipmiş. bu dizide aşırı saçma olayların normalmiş gibi yaşanması ve aşırı normal olayların bu kadar absürt bir şekilde yaşanmış olması konusunda "gibi bunların hangisi?" sorusuna feyyaz "ikisi de" diyor. aziz kedi ise "formülün küçük olayların büyük ve epik olaylar üzerine yaşanmasına kurulu" diyor. ve ikincisi olduğuna inanıyor. yüzlerce, binlerce kişi senaryo atıyormuş ve bunu istemiyorlar ve ekliyorlar "herkes kendi dizisini yazsın, benim dizimi yazmayın." * dizinin bu kadar tutma sebebini durumu normal kabul etmelerine bağlıyorlar. ilk sezonda ilkkan'ın ailesini aradıkları bölümde "yılmaz'ım be, ilkkan'ım be" sahnesine aşırı gülmüşler ve hepsinin siniri çok bozulmuş. aziz kedi'nin söylediğine göre feyyaz yiğit'in sokak röportajında ne söylediği ve ilkkan'ın ailesinin kim olduğu yazılmamış. yani bu bilinmiyor. meselenin bunların yazılmamış olması olduğunu düşünüyorlar. ethem'in de kim olduğunu bilmiyorlar ve biz seyirciler gibi izliyorlarmış. tekrar eden bir şaka olarak kullanıyorlarmış, ethem olarak da yazmıyorlarmış. senaryoda yokmuş. misal feyyaz'ın "ethem'in kulağı kesilmiş" lafına ilkkan'ın "öbürü de mi?" cevabı senaryoda yazılı bir şey değilmiş bu ekibin kendi şakasıymış. genelde şakayı feyyaz başlatıyor ve ekip devam ettiriyormuş. feyyaz
    kendini görmekten hiç mutlu değilmiş. başkalarının mutlu olmasını umuyormuş.
    burası çokomelli
    --- spoiler ---

    3. sezonu yazmaya başlamışlar ve ekim gibi yayınlanmasını umuyorlar.

    --- spoiler ---

    işin exxen'de olma sebebi acun ılıcalı'nın "ne yaparsanız yapın" demesiymiş. "canınız ne istiyorsa onu yapın" demişler ve onlar da bunu istedikleri için bunu yapmışlar. diziye hiç gülünmemesini çok normal karşılıyorlar ve aslında gülünüyor olmasını tuhaf buluyormuş aziz kedi. ahmet kürşat öçalan'ın en güldüğü dizi the officemiş. kıvanç kılınç'ın ve feyyaz yiğit'in de the office'in ingiliz versiyonuymuş. ayrıca feyyaz yiğit ricky gervais'in extras'ını da çok seviyormuş. ikinci sezonu 2 ayda yazmışlar ve bitirmişler. 3. ve 4. sezon için 3.5-4 ay, daha sonraki sezonlar olursa süreci daha da uzatmayı düşünüyorlarmış. ayrıca yeni bir şey yapma istekleri var, gibi çok sevildiği için yıllarca devam ettirmeyi düşünmüyorlar. aziz kedi için hastanedeki tekvando şov "türk televizyon tarihinin en saçma anıdır." hümeyra'nın çocuğunun kim olduğu biliniyor ama söylenmiyor. bu sokak röportajı, ilkkan'ın ailesinin kim olduğu, hümeyra'nın çocuğu kimden gibi ucu açık şeyler noktasında daha dikkatli davranacaklarını söylüyor aziz kedi. çünkü buna sığınmak kolaycılığa kaçmak gibidir diyor. feyyaz yiğit'in eşi dizinin kurgu yönetmeniymiş ve bir yerde kusur görünce direkt söyleyen birisiymiş ve feyyaz yiğit'le kavga etmekten hiç kaçınmıyormuş. *kıvanç kılınç'ın sokakta en çok karşılaştığı tepki kuki bölümüne gönderme yapan esprilermiş. özellikle "bak sen şu kukinin dediklerine hele" kısmı. kıvanç kılınç'ın geçenlerde twitter'da ciddiyetle yazdığı bir konunun altına "bak sen şu kukinin dediklerine" yazan birini gördüğü için feyyaz bunu ss alıp kıvanç kılınç'tan özür dilemiş dskjkjsjk kuki bölümü için kurguda çok zorlanmışlar, kıvanç çok üzmüş ekibi *çok iyi oynadığı için kızıyorlarmış kıvanç kılınç'a. ekip o kadar tatlı bir fikir içindeymiş ki "köleler rencide olur mu acaba?" diye ciddi ciddi tartışmışlar ve "yok artık daha neler" demişler djkjkdkjd ahmet kürşat öçalan'ın en çok karşılaştığı tepki ise başsağlığı imiş ahahahahhahaha

    biliyorum buraya tüm bölümü yazdım ama, benim için çok anlamlı olan bir diziyi yapanların ağzından dinlemek benim için çok güzeldi ve ben de onları buraya not düşmek istedim. bizzat kendi ağızlarından dinlemek isteyenler için az önce konuştum

    edit hun: bu platformdaki ilk debemin son yıllarda en sevdiğim diziyle olması beni çok mutlu etti:)))

  • maç esnasında muslera'nın suyunu içtiği için 10 dk sonra bir korner atışında spiker muslera'nın yedek kulübesinde su takviyesi yaptığını söyledi ve şaşırdı. ama ben şaşırmadım çünkü gördüm nando'nun suyunu içtiğini. oynamadığı yetmiyormuş gibi bir de oynayıp terleyenin suyunu içiyor faydasız.

  • ali ihsan bey merhaba.

    bunu bileceğinize eminim:
    10 harf, türkiye kökenli bir terim; aniden hızlı ve seri bir şekilde yapılan ve karşısındakini gafil avlamaya yarayan şaşırtma metodu.
    harf alayım dediğinizi duyar gibiyim, merak etmeyin 5 harf benden :)

    ş_k__d_n_k

  • maç öğlen saatlerinde oynanmış tribünler yarı dolu ve kenardan teknik kadronun italyanca bağırış sesleri geliyor, top sahada stadyum binasının gölgesinin geldiği yere gittiğinde hiçbir şey görünmüyorsa ve günlerden pazarsa o gün öleceğiniz garantidir.

  • sdflşgajşdlhjaihşsjdha ortalama bir lisede fen bilgisi dersi ödevi olabilecek bişeyi baya baya arge projesi gibi anlatmış adamlar. güneş enerjili mobil istasyonlarda aküler maliyetsiz olarak şarj edilecekmiş. güneş enerjili şarj istasyonu beleşe kuruluyor sanki.

    her modelin başka bir özelliği varmış. cumhuriyet adlı model tahtadan olduğu için ekolojikmiş. ekolojiden anladıkları bu asldjgah.

    öbürkü modeli doğa şartlarına uygun ve sportifmiş. aşdlsgjşaldshşlajh

    hadi çocuklar saf ve hevesli okey de koca koca hocalar nası böyle şeylere alet oluyor anlamıyorum aq. saatte 50 kilometre yapıyomuş lan tahtaya teker takmışsın iki kişi ittirse zaten elli yapar o aşslfdgja

  • beyaz eşya üreticileri tarafından bize yıllardır yutturulmaya çalışılan yalandır.

    derler ki: "elde yıkayınca bilmem kaç litre su tüketiyorsunuz, oysa bulaşık makinesi 5 litre su kullanır. tasarruf için bulaşık makinesi almanız lazım"

    o zaman bende diyorum ki; ulan düdük sen makineyi bana bedava mı veriyorsun?

    basit bir hesapla bu beyaz eşya kartellerine bir cevap vermek artık farz oldu.

    - şu anda piyasadaki en ucuz bulaşık makinesi 549 tl. (isim vermek istemiyorum, ama isteyen çelik gibi sağlam bir markanın 2 programlı makine fiyatına bakabilir.)

    - iski'nin su tarifesi metreküp başına 3,27 tl, % 8 kdv ile birlikte 3.53 tl.

    - yani 1 metreküp=1000 litre suyun fiyatı 3.53 tl

    piyasadaki en ucuz bulaşık makinesinin fiyatı olan 549 lira, (549/3,53=) 155 ton su parasına eşit.

    bakın 155 ton su diyorum. yani 155.000 litre.

    elde bulaşık yıkamak için günde 50 litre su bile harcasanız, 155.000 litre su harcamanız (155.000/50=) 3100 gün sürer.

    ki normal bulaşıkta değil 50 litre, 30 litre bile harcanmaz ben fazla fazla söylüyorum.

    3100 gün, 8,5 yıl demek.

    yani siz piyasadaki en ucuz bulaşık makinesi aldığınızda bile, 8,5 yıl boyunca günde 50 litre su ile bulaşık yıkayacağınızda harcayacağınız parayı peşinen ödüyorsunuz.

    50 değil 100 litre harcasan 4-4,5 yıl demek.

    bulaşık makinesinin yaktığı elektriği, deterjan, tuz, parlatıcı bok püsür parasını hesaba katmadım dikkat ederseniz.

    ayrıca 8,5 yıl boyunca çıkacak olası arızalara ödenecek parayı hiç saymıyorum.

    bunun neresi tasarruf sevgili sözlük severler sorarım size?

    tabi burada bulaşık makinesinin rahatlığı konumuzun dışında. bulaşık makinesi tabi ki büyük rahatlık. ama reklamını da buna göre yapın.

    "bulaşık makinesi alın tasarruf edin" diyerek milleti keriz yerine koymayın. haksız mıyım?

    bulaşık makinesi tasarruf için şart olan bir şey değildir.

    alacaksanız rahat etmek için alın tamam ama tasarruf etmeniz mümkün değil.

    edit: başlığın aslı "bulaşık makinesinin tasarruflu olduğu yalanı" idi, moderatör arkadaşlar nesini beğenmemişlerse değiştirmişler. entry'nin girişinin başlıkla uyumsuz olmasının sebebi budur.

    edit 2: otopsicocugu uyardı, x yalanı/gerçeği gibi başlıklar formata aykırıymış. insan her gün yeni birşeyler öğreniyor.

    edit3: eskiden format falan varmış.