hesabın var mı? giriş yap

  • benim için assassin’s creed revelatıons’taki ezio-altair buluşmasıdır.

    bir de assassin’s creed: black flag’de edward’ın “parting glass” şarkısı eşliğindeki final sahnesi vardır ki gözleri doldurma potansiyeline sahiptir

    düzeltme: oyun adı düzeltildi.

    düzeltme v2.0: işte o sahne...

  • soran olursa bunlar terörist, bunları türk tabipler birliği kışkırtıyor dersiniz. günümüzde yeni cehalet modası bu.

    edit: detaylı açıklamak şart oldu. mesleğimizi iyileştirmek adına sendikalarımız aracılığıyla yaptığımız eylemleri, ttb ile ilişkilendirip karalama çabasında bulunan cahiller için yazıldı bu entry.

    edit: bir yazar arkadaş tutanağı entrysinde paylaşmış. ilgili entry #139840093.

  • ortadoğu’da sıradan bir gün haberi aslında.
    bir hemşire ve teknisyen şakalaşıyor ve teknisyen kalemini alan arkadaşının geri getirmesini sağlamak için yoğun bakım hastalarının oksijen vanasını kapatacağını söylüyor.
    yaparsın yapamazsın derken adam kapatıyor ve bu sırada bir entübe hasta ölüyor. ben böyle sıır görmedim
    ekleme: hemşireyle şakalaşırken oksijeni kapatan tekniker olarak değiştirilirse başlık daha iyi olacak
    ekleme 2: sayın hemşire arkadaşlar insanlar ben başlığı hatalı açtığım için sizden nefret etmiyorlar, zaten nefret ediyorlar.
    öğretmenden, askerden, polisten, taksiciden, esnaftan hatta doktorlardan da yaşam tecrübelerine göre değişen oranlarda nefret ediyorlar.
    siz yanlış başlık açandan, ekşi okuyan okumayandan, ekşi okumayan okuyandan nefret ediyor.
    içiniz rahat olsun hiçbirimiz sevilmiyoruz.

  • bazı serseri ruhlu futbolcular vardır ki iyi oynarlar, yetenekleri yüksektir, değişik kabiliyetleri vardır, stardırlar, piçlik yaparlar, taraftar bu adamları çok sever ama böyle adamlar genelde sorunlu olurlar, kırmızı kart görürler, hocaya posta koyarlar, rakiple dalaşırlar, takım arkadaşlarıyla kavga ederler, özel hayatları yüzünden formlarında iniş çıkışları çok olur, iki güldürür, bir ağlatırlar taraftarı. her şeyin güzel gittiği bir maçta gider kırmızı kart görürler. günün sonunda kârda mıyız zararda mıyız anlamazsın. misal quaresma böyle bir adamdı.
    drogba'yı hatırlayın. büyüklüğü ve katkısı tartışılmaz bir figürdü. ama ucl de chelsea maçlarında frikikte 45 metreden kaleye şut atacak kadar kendine oynardı. egosunu tatmin ederdi.

    icardi, pic mi, evet pic. ırz düşmanı mı, ırz düşmanı.

    ama adama bakıyorsun adam tepeden tırnağa safi efendi takım oyuncusu. sanırsın ergün penbe amk. takım arkadaşlarına çok saygılı, rakibe ve hakemlere karşı zarif, ince. takım şampiyon olmuş, bu gitmiş ankaragucu oyuncularını tek tek tebrik ediyor. okan'ı, okan'ın oğlunu sırtlıyor. bunun çeyreği kadar kariyeri olmayan adamların havasından yanına yaklaşılmaz. en küçük bir kibrini görmedim, sıfır efo, adam dogru dürüst sarı kart bile görmedi. kral top oynadı, örnek sporcu gibi davrandı. güzel izler bıraktı. büyük yetenek, devasa bir karaktermiş hakikaten, üstelik bu adam kiralık olarak bizde, sanırsın metin oktay. öylesine bir aidiyet. dünkü kutlamalara bakın, koca koca adamlar "aşkın olayıım" diye bağırıyor.

    açın maç videolarını durdura durdura futbol uzmanlarına izletin, adam her pozisyonda en doğru kararı veriyor. yüzdeye vursan, 100 pozisyonun 98 inde doğru olanı yapmıştır, o derece rasyonel. pas verilecekse pas verir, şut cekilecekse şut çeker, doğru tercihi hep yapabilen birisi. bu kadar efektif oynayan adam görmedim ben. her hareketi buram buram kalite kokuyor. adamı karısı seviyor, çocukları seviyor, sevgilileri seviyor, milyonlarca taraftar seviyor, rakipler bile seviyor. bir messi sevmiyor. o da karısını kapar diyor korkuyor zahir. neyse dağıtmayalım. buralara gelir, iki gol atar, 3 maç sakatlanır, 5 maç kırmızı görür, rakiple dalaşır, arkadaşlarıyla kavga eder sonra çeker gider diye düşünüyordum, adam korkunç disiplinli ve tutarlı oynadı. bir penaltıda laubalilik yaptı diye hemen yanlışını anladı ve sonraki penaltılarda ağları yırttı.

    neticeten 120 yıllık kulüpte, kusursuz bir performans sergileyip, güzel hatıralar bırakan ender futbolculardan biri oldu.

    abartmıyorum, bugün bile takımdan ayrılsa kendisinin ismini gs tarihinin ilk 10 ismi arasına tereddütsüz yazarım.

    edit: aa debe olmuş aşk adam.
    her şeyin yeterince kötü olduğu ülkede yüz güldüren ender kişi ya da şeylerden biri.
    tekrar edeyim;

    "aşk adam"

  • olm adam alkollü araç kullanarak koca bir aileyi yok etmiş. 8 paragraf, utanmadan, soma’daki madencileri filan işin içine karıştırıp kendisini savunan olmuş.

    alkollü direksiyon başına hanginiz geçiyorsa, potansiyel katil olduğunuzu kabul ediyorsunuz demektir. terbiyesizlik yapmayın.

    dua etsin kendisi bu felakete türkiye sınırları içerisinde sebep oldu. garip memleket burası. yoksa böyle 3-4 sene yatıp, tekrar bırak işe dönmeyi, gün yüzünü zor görürdü paşa hazretleri.

  • öğretmen derste sormuş:
    - "çocuklar dil balığı neden yassıdır?"

    önden biri parmak kaldırmış:
    - "hocam bana amcam anlatmıştı balinanın teki buna bi kaymış, yassılmış."

    ögretmen kızmış ve
    "bir daha böyle terbiyesizlik yaparsan seni sınıfta bırakırım" demiş.

    ertesi gün öğretmen tekrar sormuş:
    -"peki ıstakozun gözleri niye dışardadır?"

    aynı çocuk yine parmak kaldırmış:
    - "hocam onu da amcam anlatmıştı, o sırada ıstakoz da ordaymış"

  • bugün metrobüste gelirken kendisini düşündüğüm sözlük.

    bazen çok eski bir entry'm oylanmış oluyor, "o tarihte nerede ve kiminleydim" diye düşünmeye başlıyorum. o entry'yi yazarken neler düşündüğümü hatırlamaya çalışıyorum.

    sekiz buçuk yıldır buradayım.
    o zaman lisans öğrencisiydim. sözlük'ün yazar aldığını tam da bir sınava girmek üzereyken ablam mesajla haber vermişti, ben de "beni de kaydet, nikim şu olsun" diye cevap yazmıştım.
    şimdi, 4.5 yıllık bir avukat ve taze bir doktora öğrencisiyim.

    o zamanlar okuldan bir sevgilim vardı. sonra 3 tane daha oldu. bu dört sevgiliden başka, bir tane sevgili olduğu sanılan ama aslında olmayan adam, bir tane de tam sevgili olacakken son anda vazgeçen gerizekalı oldu. (düzensiz ilişkileri saymıyoruz.)
    şu anda ise, yine sözlük'te yazar olan ama buradan tanışmadığım bir sevgilim var. şubatta bir yıl olacak.

    o zamanlar balmumcu'da oturuyordum, sonra dört ev daha değiştirdim, şu an istanbul'daki 6. evimdeyim.
    şu andaki en yakın arkadaşlarımın, o zamanlar varlığından haberdar bile değildim.
    siyasi görüşüm de çok değişti. daha doğrusu, o zamanlar siyasi görüş sandığım şeyin aslında "elitizm" olduğunu sonradan fark ettim.

    o zamanlar "yirmi yaşında yaşlanmak" başlığında yazdığım şeylerin, aslında ne kadar arabesk olduğunu demek ki önceden fark etmişim ki entry'yi silmişim. fakat "dünyadan bihaber" de olduğunu 28 yaşında fark ettim.

    sözlük, artık gerçekten eskisi kadar keyifli bir yer değil. fakat benim kişisel tarihim.
    sırf geçmişine kıyamadığın için vazgeçemediğin bir sevgili gibi.