hesabın var mı? giriş yap

  • ismailağa cemaati'ne binali yıldırım tarafından yapılmış olup, basının çok sonraları haberdar olduğu ziyaretten sonra yapılan açıklama.

    "fethullah gülen hocaefendi diyeceksiniz" diye kıçını yırtan bir adet meymenetsiz tarafından yapılmıştır.

  • 90'lar diyenlere hatırlatalım; o yıllarda hiçbir et ve süt ürününün çakması yoktu. kaşar kaşardı, sucuk sucuktu...
    hileli ürünler ve hilekâr insanlarla mücadele vardı. şimdi kıyma diye alıyorsun sakatat artığı çıkıyor. 90'lar girsin size.
    90'lar kalitesindeki sucuk ve salamlar yine lüks. sahtesine razı olduk ama sahteleri de lüks!

    son 20 yılı içeren yıllardır. salam diye kauçuk çiğneyenleri hesaba katmazsak.

  • olsun lan. bir an önce olsun..

    " akp öncesi tüp kuyruğu, süt kuyruğu falan olurdu. ekmeği bile karne ile alırdık" diyen çomar amcamı; ekmek kuyruğunda görmek için can atıyorum..

    ssk da batsın amk. su veren itfaiyenin hortumunu s*keyim.

  • maalesef biri adliyede, diğeri acilde dayak yiye yiye kalmamış egodur.

    evet, kıran kırana.

  • 2018 ağustos bir pazar sabaha karşı gülbağ'dan motosikletimi çaldılar. 155 arandı. ekip gönderemeyeceklerini benim bağlı bulunduğum karakola başvurmam gerektiği söylendi. motosikletimi çalmışlar, psikolojim yerlerde, midem yanıyor. taksiye atlayıp soluğu karakolda alıyorum. meramımı anlatınca komiser yardımcısının odasına alıyorlar.

    k: arkadaşlar dedi, motorunu çalmışlar.
    d: evet komiserim, kapımın önünden çaldılar bla bla.
    k: ben şimdi polis gönderemem, operasyon yaptık. senin ifadeni alsınlar, yazı verecekler onunla git çevreden kamera görüntülerini topla gel.
    d: ben mi toplayayım komiserim?
    k: sen topla, zaten polisimiz yok. çalınan motorlarla bulunmuyor. (gülerek) soğuk su ikram edin arkadaşa...

    soğuk suyumu içtim ben. gözümden yaş aktı sinirden. 1 sene istanbul kazan ben kepçe aradım motosikletimi. bulamadım.
    emeğimle aldım lan o motoru ben. yemedim para biriktirdim. aylarca borç ödedim.

    yaşattığınız çaresizliği yaşayın sayın yetkili abiler.
    sizin de emeğiniz çat diye elinizden alınsın. soğuk su ikram edenleriniz çok olsun.

  • neden bizden gelişmiş uzaylılar bulamıyoruz, uzayı bunca zamandır dinlememize rağmen neden evren ölü görünüyor, neden evrene yayılan bir sinyal, bir işaret yok sorusunun olası yanıtlarından birisi.
    "the great filter" (büyük filtre) olarak tanımlanan bu olgu, uygarlıkların belli bir gelişmişlik düzeyinin ötesine ulaşmasını engelleyen bir engel tanımlamaktadır.
    bu filtre unsuru, evrimsel bir limit olabileceği gibi uygarlığın dış etkilerle yok olması veya kendi kendini yok etmesi nedeniyle de olabilir.

    bu nedenle, birçok araştırmacı uzayda hayat bulamamış olmamıza iyi bir şey olarak bakmakta. çünkü uzayda bizimkinden gelişmiş bir uygarlık bulamamış olmamıza rağmen kendimize yakın veya daha geri ama yaygın bir hayat bulursak bu demektir ki, uzayda gelişmiş uygarlıkların oluşmasına bir engel var. aynı engel bizim önümüzde de olabilir ve her an toplu bir yok oluşla karşılaşabiliriz. bu nedenle, "uzaydan mesaj alamadığımız her gün güzel bir gündür" diyenler mevcut.

    belki uygarlıklar uzayın vahşi doğası nedeniyle yok olmakta; belki de gelişirken çevrelerini, kaynaklarını tüketerek veya savaşarak kendilerini ve gezegenlerini tüketmektedir.
    bu nedenle, dünya hayat konusunda uzayda ne kadar istisnaysa insanlığın hayatta kalma şansı da o kadar yüksek. aksine istisna olmaktan ne kadar uzaksa yok olmamız da bir o kadar an meselesidir.

    diğer bir olasılık, uzayımızın zaten bir ırk tarafından kolonileştirilmiş olması ve bizden gizlenmeleri; bu uzaylıların da diğer ırkların belli bir gelişmişlik düzeyinin üstüne çıkmasını engellemeleri (yok etmeleri) yönünde.

    ancak bir olasılık daha var. o da büyük filtreyi atlatmış olmamız ihtimali.
    bu olasılığıa göre, geçmişte dünyada meydana gelen çok sayıdaki felaketten ve hayatın her seferinde neredeyse en ilkel formuna dönüp dünyaya tekrar tekrar yayılmasından sonra büyük filtreden sağ kurtulmuş olmamız ve gelişmemizde önümüzdeki bütün engellerin ortadan kalkmış olması.

  • hadi üçünden birini tutmasını anlarım, "şirin buluyordur" diyip geçerim...
    başka vasıfları üstün çıkıyorsa kişinin iki tanesini bile tutmasını kabul edebilirim.

    ama hem coyote varken road runner'ı,
    hem tom varken jerry'i,
    bir de sylvester varken tweety'i tutuyorsa bir insan, orda sınırımı çizerim.

    "tamam kardeşim," diye düşünürüm, "pratik zekaya, azme, yeteneğe, doğallığa prim vermiyormuşsun sen." diye de eklerim.

    zira tom da, sylvester da, coyote de yemek için istemektedir karşı tarafı. bu kadar normal, bu kadar doğaları gereğidir yani.

    anında uzaklaşırım sonra oradan;
    hollywood tarafından eziyet üstüne eziyet gören tüm kıvrak zekalı çizgi karakterler adına sigaramı yakar, dalarım uzaklara...
    tom'un jerryi doyasıya yediği, coyote'nin her dahiyane kapanının çalıştığı bir dünya düşlerim.