hesabın var mı? giriş yap

  • sözlüğün önündeki en büyük engel olan ve para hırsıyla ekşiyi donanımhaber forumlarına çeviren vasat bilgisayar tamircisi. çok şey istemiyorum bak 48 saatliğine tüm yetkiyi bana devretsin görsün sözlük nasıl yönetilirmiş. ama olur mu paşamız kaf dağından iner mi kendine yalakalıkta sınır tanımayıp egosunu okşayan adamlar dururken gelir mi bize sıra. çok tutarsız silik bi tip lan yıllarca sansür sansür diye ağlayıp nihat doğan'ı twitterda yazdıklarından dolayı mahkemeye verdi. yine de üzülüyorum la bu adama bi yandan bi kızla tanıştığında hep param için mi sorusu gelecek aklına, zahmet etmesin cevaplayayım evet keke paran için :) tamam bende brad pitt değilim ama tanrıya tazminat davası açsan kazanırsın net.

  • liseliler bilmez diyerek giriyorum..

    2003 yılındaki popstar türkiye yarışması.
    yarışmacı bayhanın hapse girip çıktığı deşifre oluyor.
    şimdinin kokocusu deniz seki, bayhanın üzerine gidip onu seyircinin önüne atmakla kalmıyor, "hapse giren adamdan sanatçı olmaz." "bunları toplumdan afaroz etmeliyiz." diyor.

    evet yıl 2003.

    yıl 2014.. deniz seki kolluk kuvvetlerinden daha fazla kaçamayıp esenyurt'ta bir rezidansta yakalanıyor.

    hayat ne tuhaf vapurlar filan.

    2003

    2014

  • biziz.
    mutsuzuz olm. hep bi arayıştayız, hep bi yarışta.
    amaçsızız. bizi peşinden sürükleyecek bi ideoloji yada hedef yok.
    tatminsiziz. herşeyi denedik, herşeyi tükettik.
    yalnızız. etrafımız kalabalıkken de yalnızız. yalnız hissetmedigimiz tek yer kardeşlerimizle uyuduğumuz odada "susadım" diye uyandığımızda bi bardak suyu koşarak getiren o melekle yaşadığımız zamanlardı.
    kandırıldık. hepimize yalan söylediler. hepimize süperstar olacaksın dediler. şimdi ekşide yazıyoruz.

    ne edebiyat çağına yetiştik ne felsefe çağına. ne savaşı gördük ne büyük buhranı.

    fotoğrafı bile içinde olmak için, oradaydım demek için çekiyoruz. yazık oldu bize be... iyi çocuklardık aslında. ziyan olduk.

    zorunlu edit:
    debe olsun diye yazmadım ama iki yüz küsür defa favlanınca dikkati mi çekti ve diğer entryleri de okudum. fight clup eleştirisi getirenlere; bu sözlükte fight clup taki o sahneyi kimsenin bilmediğini, öylece yutturabileceğimi düşünmeniz enteresan. buna arak yada çakma değil gönderme denir. işin ekstra hazin yanı bildiğimiz en sistem muhalifi eleştirinin de yine bir pop kültür ürünü olan hollywood yapımı bir film olması.

    kandırıldık. hepimize umut vaadeden delikanlı dediler, şimdi ekşi de yazıyoruz.

    ne edebiyat çağına yetiştik ne felsefe çağına. büyük buhran... hani şu gazap üzümleri'ndeki dönem... yaşamadık.
    çarıklarımızı da yemedik.
    mutsuzuz.
    amaçsızız.
    tatminsiziz.
    yalnızız.
    ve dün gece bütün bunların etkisiyle, format falan da takmadan, dilime geldiği gibi yazdım.
    canım sıkıldı şimdi... şu farklı renkte bağcıkları olan converse’lerimi giyeyim de kulağımda kulaklık, aklımda derin düşünceler, hiç dikkat çekmeden, çekmek de istemeden istiklal’de biraz yürüyeyim.

  • 18. yüzyilda soylu egemenliginden çikmis olan sanat, aslinda, soylu begenisinden çikarken beraberinde kaliplari da kiriyordu. 18 yüzyilda o güne degin belirlenmis ve kati olan tanimlar degisiyor, aslinda sanat bir sinifin elinden baska bir sinifin eline geçiyordu. burjuvazi ekonomik hayati ve bununla paralel olan sanati eline geçirirken beraberinde kendine özgü olan begeni anlayisinin da sanatta karsilik bulmasini istiyordu.tragedya, komedya gibi türler geçmisin raflarina kaldirilirken yerine "gözü yasli komedya, duygusal dram" gibi türler -baska bir deyimle ile ara türler- ortaya çikiyordu. iste "grotesk" kavraminin yolculugu iste bu noktada basliyordu.kesin kaliplari kirilmis olan sanatin artik farkli bir noktaya gitmesi kaçinilmazdi. alman idealist felsefesi kökenli kaliplari kirilmis sanat gündelik olana daha çok yaklasirken, "romantik akim" çerçevesindeki izlekte evrenin uyumu gibi felsefi söylemler sanatta hemen karsiligini buluyordu. evrenin içinde iyi ile kötü güzel ile çirkin iç içeydi. sanatçi ise evrenin bu uyumunu görebilen yegane kisi idi. o zaman sanatçi evrenin uyumunu zaten dile getirirdi. yani çagin özelliklerine uygun olarak gelismekte olan ve çagdas çeliskileri içeren "romantik dram" vasitasiyla dogadaki güzel - çirkin ve iyi ile kötü karsitligini ve birlesimin ifadesi olan "grotesk" i ortaya koyardi.yani saf bir deyis ile grotesk olan karakter üzerinde söyle bir karsilik buluyordu: dis görünüs itibari ile güzel bir kisinin, kötücül bir tutum sergilemesi, dis görünüs itibari ile çirkin bir kisinin, son derece iyi yürekli biri olmasi gibi. (örn: dorian gray'in portresi) klasik sanatin kaliplarina ve idealizmine karsit olarak karsitlarin uyumu olan grotesk kavrami iste böylesi bir noktada ilk olarak karsimiza çikar.günümüzde kullanilan "grotesk" kavrami ise artik türün gereginden veya tarifi reçetelerle anlatilabilecek bir düzeyden çikip çagin özelliklerine uygun bir tanimda kullanilmaktadir.

    çagin kosullari nedeniyle ortalamadan üstün bireyin içinde bulundugu ortalamayla ya da toplumla uyusmazligi sebebiyle içinde bulunulan hal grotesk kavraminin içindedir. bunda gülünç olan bireyin uyusmazligidir. ayni zamanda bireyin savundugu, temsil ettigi degerin yikimi açisindan da aciklidir. çünkü birey uzun zamandir unutulagelen bir degerin pesindedir. özden ziyade biçime endeksli bir düsünüsten olay öze dogru kaydiginda bireyin haklilik payi ortadadir. ama biçime kayan bir bakisla bakildiginda durum tuhaf abartmali ve sasirtici gözükür bunun için de gülünç olan ortaya çikar. yani, ortada yabancilasmis bir birey ve bu podoksu yaratan ve bireye her halükarda çikis yolu kapatan bir toplum söz konusudur. kisaca bagdasmaz çeliskili bir varolus savasimidir. oyun kisileri'nin her biri kendi açisindan bakildiginda haklidir fakat, oyun bas kisisi bu paradoksta erimeye mahkumdur.dürrenmatt, grotesk'i oyunlarinda sikça kullanan bir yazar olarak karsimiza çikmaktadir. aslen ?sviçreli olan yazar yasadigi ülke açisindan bu paradoksu en iyi anlayan yazarlardan olmasi bir tesadüf degildir. fizikçiler adli oyununun bas karakteri olan "mobius" büyük bir bulus yapmasina ragmen toplumun kosullari bakimindan kendisini bir akil hastanesine kapattirmis, hatta ailesini bile -insanlik ugruna- kaybetmeyi göze almistir. ?lk basta saka gibi baslayan tuhaf olaylar dizisi daha sonra ciddiye dönmüs, möbius yine toplum sartlari nedeni ile sonuçsuz kalmistir. ortaya çikan durum bir açidan bakildiginda komik, baska bir açidan bakildiginda ise vahimdir. yan ögeler toplumu destekledigi halde möbius yalniz kalmistir.yine dürrenmatt'in büyük romulus adli oyununda grotesk'i tam anlamiyla görmek mümkün. olaylar abartili bir sekilde gözükse de atilan dügümler, daha sonra bir yere kaotik bir noktaya varir. tavuk yetistiricisi büyük roma imparatoruna kizarken, daha sonra diyalektigin diger ucunun agir basmasiyla hak vermeye baslariz. roma imparatoru büyük romulus, roma imparatorlugunun yikimini kendi elleri ile hazirlarken kendi toplumunun daha önceden yaptigi haksizliklara, döktügü kanlara karsin kendini sorumlu hissetmis, baskaldiriyi eylemsizlik olarak ortaya koymustur. cezaya tek basina katlanmaya razidir fakat toplum, öyle bir kaotik ortam yaratmistir ki, buna bile ulasamaz.kisacasi "grotesk" çag içerisinde bir anlam degisikligine giderken, çagin özelliklerini de beraberinde getirmistir diyebiliriz

  • genellikle harika olduğu söylenen birçok sit-com u 1 yıl sonra izleyemezsiniz, tahammül bile edemezsiniz. 'ne yavan esprilermiş' 'bunun nesine gülmüşüm' dersiniz.. seinfeld'in 1993 yılında çekilen bölümlerini izliyorum. gerçekten bir dizinin fenomen olması çok başka bir şey.. aradan o kadar yıl geçmiş ve ben - kimbilir kaçıncı kez - izlediğim hemen her bölümde dolu dolu kahkahalar atıyorum.. bundan 10 yıl önce nasıl aynısını düşünüyorsam, sanırım bundan 20 yıl sonra da aynısını düşünüyor olacağım. bu dizi bence dünyanın başına gelmiş en iyi şeylerden biri..

  • bunlara cevap vermeye bile degmez. daha yasal goc ile yasadisi gocun ayrimini yapamiyor ben ne anlatayim bu canliya.

  • yetişmiş elemana hala çırak maaşı verenlerin şikayet konusu.
    adı üstünde ,yetişmiş. hakkı neyse ver ki kalsın,kusura bakmayacaksın,kimse hayrına çalışmıyor.

  • neyse ki kendi halinde yoluna devam eden insanlara zararı olmamış. tertemiz gitmiş. darısı diğer magandaların başına...