hesabın var mı? giriş yap

  • harbi efsane olabilir bunlar.

    ben eskiden mc donaldsta hamburger menu yiyebilmek icin 1 hafta para biriktirirdim lan.

    öyle boyle pahali degildi. nusret gibi bir seydi eskiden. yani bendeki algi oyleydi en azindan.

    lc waikikiden alisveris yapmak icin tukedici kredisine basvurulan yillardi o yillar.

    kinder surprizi 2-3 arkadas birlesip alabiliyorduk. 2500 tl idi hic unutmam.

    çok zengindir bu neslin ebeveynleri çooook.

  • chicago'da meşhur olmuş kalın kenarda çığır açmış bir pizza türüdür. iç dolgusu tamamen malzeme ile dolu olup hamur kısımlar boyutuna göre çok da fazla değildir. chicago bu tür pizza ile ün yapmış en meşhur zincir ise giordano'sdur. bir gün yerseniz şimdiden afiyet olsun.

  • "kampüste mühendisler, kantine dizilmiş oturuyorlar, karşılarinda, işletme okuyan çocuklar kollarında, esmerler, kumrallar, birbirlerini öpüyorlar, dolaşıyorlar. o mühendis aklından geçiriyor 'benim de böyle bir sevgilim olsa, ben de taksam koluma böyle birini 'diyor. 'arkadaş bunlar bize neden bakmıyorlar' diyor, 'bizde niye yok' diyor."

  • pazartesi diziler tekrar başlar, sonra eğlence mekanları açılır, sonra geliri deprem zedelere bağışlanmak üzere konserler yapılır.

    ligin adı şehit hatay-maraş-adıyaman olur, sonra futbol maçlarının geliri deprem zedelere bağışlanır.

    1-2 aya tüm enkazlar kaldırılır. seçim mitingleriyle yeni binaların parkların açılışı yapılır.

    depremin suçlusu yine muhalefet ilan edilir.

    bu afet için futbol ailesinin yardımları, desteği ve gücü çok ön plana çıktı. futbol sadece futbol değildir görmüş olduk. ama bugün bunu konuşmanın zamanı değil bence.

    her şeyin normale dönmesi ve iyileşmek için hayatın rutinleri bir şekilde başlamalı ama bence enkaz altında tek bir beden kalmadıktan sonra ancak…

  • stanford'da bipolar bozuklukla yaraticiligin correlation'i olup olmadigini ortaya cikarmaya calisan bi makale yazmislar. burdaki arkadaslar da onu referans veriyorlar, 'aha bakin bu bilinen bisey' demek icin.

    yapmayin, etmeyin. yaraticilik kelimesini bi tanimlayin bana once? nasil olculur, birimi nedir filan bu cevaplarla gelin bana. ondan sonra bilimde de 'bu bilinen bi gercek' dediginiz makaleleri sadece basliklarini okumadan gelin de yazin.

    stanford'da yapilan arastirmada baron-welsh art scale denen dangalak otesi bir testle bipolar insanlari normal insanlardan ayirmaya calismislar yaraticilik adina. 1950lerde bulunmus bu test nasilmis biliyo musunuz? 100-200 tane degisik resmi once sanatcilara gosteriyosun, onlarin begenip begenmemelerine gore her resim adina bir like ve dislike probability cikariyosun.

    ondan sonra herhangi bir insanin sanatcilik degerini bulabilmek icin de bu resimleri ona teker teker gosterip begenip begenmedigini soruyosun. resimlerin toplaminda istatistiksel oranlarda sanatcilarin begendiklerini begenenler yaratici cikiyor. yine resimler konusunda sanatcilarla ayni fikirde olmayanlar da art ozurlu cikiyor. makalede varilan sonuc da su: bipolar insanlar sanatcilarin begendikleri resimlerden normal insanlardan daha cogunu begendi diye normalden daha yaraticiymis. sanatcilar... normal/bipolar insanlara gosterilen resimler... sonuc: there's a relation with creativity and bipolar disorder. hadi ordan be demek istiyorum sayin seyirciler.

    lutfen bipolarligin ve yaraticiligin iliskisini sorgulamadan once kendinize su sorulari sorun:

    1. yaraticilik nedir, olcu birimi nedir, nasil karsilastirilir?
    2. bipolar insan hayatina normal devam ederken bu rahatsizligi ortaya ciktiginda dan diye icindeki yaraticilik da ortaya cikabilir mi?
    3. yazarlar sairler ressamlar muzisyenler vs. onlarin her allahin gunu yaratici olmasini bekleyebilir miyiz? elbette onlarin da uretmeye cok istekli oldugu ya da caninin hic bisey yapmak istemedigi donemler olamaz mi? bu her insanda yok mu? peki bu belirtiler bazi sanatcilarda bipolarlik belirtileriyle karistiriliyor olabilir mi?

    evet sorun bunlari kendinize, ondan sonra da eger size bipolar teshisi konduysa ve caniniz istiyosa "yuppig yuppig ben bipolarim yaraticiyim, i am special" diye ortalikta bi guzel gezinin.

  • çocukluğumdan beri önüme dünya haritası alıp da ezberlemeye çalışan bir garip mahluk olarak, o günlerden bu yana ne zaman görsem üzüldüğüm ülkelerdir bunlar.. haritanın ölçeği küçüldükçe daha çok ülke bu gruba dahil olurken bazı ülkeler vardır ki 1/12903129037019247019247 ölçekli haritada bile isimleri sapasağlam durur..

    özellikle avrupa ve batı afrika'da göze çarpar bu durum.. akla gelen ilk örneği liechtenstein olacaktır, nasıl olmasın? bizim mahalle kadar bir alanda kurduğun ülkeye 13 harfli isim vermeye kalkarsan haritada ismini "liec" diye yazarlar onun da yarısı avusturya'nın üstünde olur.. san marino diye iki kelimelik isim verilir mi lan küçücük ülkeye.. italya'da bir şehir sanar haritaya bakan..

    bu ülkenin vatandaşları rusya'ya bakıp, çin'e bakıp nasıl içlenmesin? kossskocaman alanda çin yazıyor.. ç i n.. yay yayabildiğin kadar.. ç i n.. en fazla china yazar.. o alana ergenekon destanı yazılır ki zaten o taraflarda yazılması tesadüf mü sanıyorsunuz bu destanın.. hıh..

  • küçükken, şişenin dibinde çok az görünen kolanın, bardağa dökünce bardağın tamamını doldurması.

  • bunun iki kere oynandığını gördüm ben, birinde izliyordum ve kendi kendime içiyordum, diğerinde de bizzat oynadım. izlerken "abi 30 yaşında koskoca adamlarsınız, 'sen bana üç koyun ver ben sana bir tuğla ver' diye kopardığınız kıyametlere bak..." diye laf edip dalga geçmiştim. ikincisinde adam bulamadılar, oynayayım dedim, ben hayatımda böyle mükemmel bir masa oyunu görmedim arkadaş. içinde monopoly var, kızmabirader var, risk var, ne ararsan var. her seferinde oyunun düzeni değiştiği için strateji de tutmuyor. gruplaşmalar, kavgalar, bir kişinin üzerine oynamalar çok zevkli.

    varını yoğunu harcayıp yaptığı 2 tane yan yana şehrinin tam ortasında 5 el boyunca hırsız durdu diye sinirden ağlayan 38 yaşında bir adam gördüm ben .