hesabın var mı? giriş yap

  • son zamanlarda izlediğim en iyi biyografik film.
    büyük şöhret, elvis the pelvis'in doğumundan ölümüne dünyadaki yolculuğu öyle iyi kurgulanmış ki filmin uzun süresi bile insanı yormuyor.

    coğrafyanın kader olduğunu bi kez daha ifade ettikten sonra, dehanın kimi nerede ne zaman hangi şartlarda ele geçireceği de belli olmuyor. burada deha kim tartışılır, bence iki yönlü bi olgu. albay da deha, elvis de. aradaki fark, birinin müzik, eğlence ve kendi gibi olma üzerine kurguladığı o renkli dünyasına karşın diğerinin şeytani fikirlerinin bir an bile durmak bilmediği ticari ve asla etik olmayan kafası. bu durumda deha kim tekrar tartışılabilir.

    doğduğu yerden sosyoekonomik koşullar nedeniyle ayrılmak zorunda kalıp, siyahilerin mahallesine "iltica" eden elvis ve annesinin birliktelikleri annenin ölümüne dek gösteriliyor. filmde de sıkça ifade edilen, batının country, ve siyahilerin rhythm and blues melodilerinin beyaz bir insan tarafından gospel tarzına da yakın bir şekilde ifade edilebiliyor olması elvis'i bu kadar farklı kılan şey. ve tabiki onu kendisi yapan dansı, elvis the pelvis :)

    bu filmin en iyi makyaj, en iyi kurgu, en iyi erkek oyuncu, en iyi kurgu, en iyi kostüm, en iyi yardımcı erkek oyuncu ve en iyi yönetmen kategorilerinde adaylığı zorlayacağını düşünüyorum. dilerim birkaç tanesinde de, eğer gerçekten diğer rakiplerine göre hak ediyorsa, ödül almasını çok isterim.

    (bkz: austin butler) müthiş müthiş müthiş

  • utançtan yerin dibine sokan yorumlar yapan akrabadır.

    türkiyenin en büyük markalarının birinin kampüs marka elçisiydim. markanın yakın zamanda yapacağı bir seminerin organizasyonu üstümdeydi. markanın stajyer adaylarının başvurularını alıp, belli kriterlere göre ön elemelerini yapacaktım. sürekli paylaşımlar yapıyorum facebooktan, twitterdan. işte seminer olacak, cv gönderin, staja başvurun falan. son derece kurumsal ve ajans tarafından belirtildiği şekilde tüm paylaşımlar.

    son derece kurumsal nitelikte bir paylaşımımın altına öz dayım gelir ve şu yorumu bırakıp kayıplara karışır:

    "naber lan hıyar ağası"

  • başlık sınırlaması yüzünden zorlanmış bir başlık.
    dialog ile anlatayım
    a-hayatın boyunca hiç gökyüzünden kitap indiğini gördün mü?
    b-hayır.
    a- peki gören birini gördün mü?
    b- hayır.
    a- peki biri gördüğünü iddia etse inanır mısın?
    b- hayır.
    a- en yakın arkadaşın bana kitap indi dese?
    b-hayır.
    a- ulan madem öyle bundan 1400 yıl önce yaşamış, en az 50 göbek ötesi, senin ırkından senin dilinden olmayan, başka bir coğrafyada doğmuş, okumanın yazmanın olmadığı, cehaletin kol gezdiği yerde, senle hiçbir ilgisi olmayan adama nasıl inanıyorsun?
    b-...
    a-biri sana 20 yaşındayken babanın aslında gerçek baban olmadığını söylese o an babandan soğur muydun?
    b-hayır

    işte dinin temeli, erken yaşta motivasyon, güdülenme. daha bebekken verilmeye başlanan dini eğitim. aileler kendilerine verildiği gibi yalan ve yanlışları çocuklarına aktarıyorlar, hiç sorgulamadan eleştirmeden, çocuklar ise daha farkında olmadan bu anlatılanları gerçekmiş gibi kabul edip, asla sorgulamadan zihnine yerleştiriyor. ölene dek. eğer şanslı ise 5-10 yıllık bir araştırma, merak ve idrak süreci ile atlatabiliyor. yoksa sonuç ortada.

    gerizekalıya edit: kitap indi derken cilt cilt ansiklopedi gibi indiği kastedilmedi tabiki. allah ile melek aracılığı ile iletişim kurup vahiyler halinde indi. çok daha sonra kitaplaştırıldı. sen bunu anlarsın diye kısaca kitap indi dendi.
    sanki böyle yazınca çok mantıklı olcak amk.
    gerizekalıya edit: dini eleştiren herkes ateist değildir. farklı inanışlar var. ben de değilim.

  • itfayeciliği ve itfaiye çalışanlarını merak eden küçük kıza çok da güzel bir şekilde takım halinde fotoğraf çekilip, göndermişler.
    bunu çekemeyecek veya eleştirebilecek kadar boş bir insan olman tartışılmalı bence.

    edit: imla

  • sanki seyşel adaları'ndan barselona'ya şenzelize sarayı'nı taşıyorlar, öyle bir vizyon, öyle bir mesafe tanımazlık, öyle ilahi bir kudret. ulan taş çatlasın avcılar'dan kartal'a gidiyorsun. bu özgüven, bu artistik nereden geliyor anlamıyorum...

  • elazığ'da yaşıyorum. dışarıda kalan, korkan, bir ihtiyacı olan varsa veya bir yakını olan varsa bir mesaj uzağınızdayız.

    arkadaşlar şunu düzelteyim, ben ve kardeşim fiziksel engelliyiz. bu nedenle gidip yardımcı olma imkanımız yok. ama misafir edebiliriz. bu nedenle yazdım.

  • - masrafa ortak olayım dedim, elimi cebime attırmadılar. allah damattan razı olsun.

    kate middleton'ın babası