hesabın var mı? giriş yap

  • bu kazmalar topluluğunun başına bir de teknik direktör olarak aykut'u koysalar izleyen kör olur samimi söylüyorum.

  • to move fiili ingilizeceye latinceden geçerken, to love fiili anglosakson dillerinden geçmiştir.

    italyanca, ki latinceye şu an en yakın dildir denebilir, muovere fiili hareket etmek anlamına gelir.

    muhtemelen ingilizceye geçerken u harfi kaybolmuş ama fonetik olarak kalmıştır.

    to love ise almancadaki lieben fiiline benzemektedir. rhein nehrinin doğusu ile batısı arasında birtakım dil ve kelime farklılıkları olduğu doğrudur.

    ingilizce ise hem latin hem de anglosakson dillerine maruz kalan bir dil olduğundan dolayı, evet ingilizcenin özellikle eski ingilizcenin gramer yapısı günümüz almancasıyla sağlam benzerlikler taşır ama kelime olarak ingilizce latin dillerinden almancaya nazaran daha çok kelime almıştır, kelime telaffuzlarının latin ekolünden gelen italyanca fransızca ispanyolca ya da anglosakson ekolünden gelen dutch, almanca, isveççe gibi net kuralları bu yüzden yoktur.

    bu dillere çok değil benim gibi a2-b1 arası bir seviyede hakimseniz, kelimeye bakarak hangi orijinden geldiğini az çok çıkarabilirsiniz. bu da size telaffuzu hakkında az çok fikir verecektir.

    mesela sevmek fiili amare, aimer olarak latin dillerinde yer etmişken, to love, lieben olarak anglosakson dillerinde yer etmiştir. kelimenin kökenine bakarak ingilizcedeki telaffuzu ve bu farklılık hakkında az çok fikir sahibi olunabilir.

  • britanya'ya olan bakışım değişti. sağlak olanlar ingiliz, solak olanlar galli mi? nasıl oluyor?

    koskoca ingiliz milli takımı yirmi yıldır bir tane sol açık çıkaramazken, galler nasıl oluyor da sadece efsane yahut efsane potansiyeli olan sol açıklar çıkarabiliyor?

    giggs, milli takımı bıraktığı için cm oyunlarının doğası gereği tekrar bir galli efsane sol kanat oyuncusu yetişiyor gibi. galler takımında başka mevkilerde yıldız yokken sadece sol ön oyuncusu yetişiyor. ingiliz milli takımına ise bir türlü ideal, idare eder, bir sol ön oyuncusu bulunamıyor.

    aksan falan anlamam, kafa kağıdında yazana aldanmam, bir britanyalı'nın galli mi yoksa ingiliz mi olduğunu anlamak için topu sol ayağına atarım. soluyla önüne alıyor driplinge başlıyorsa galli, sol ayağı tahta olduğu için topu sağıyla tutmaya çalışıyorsa ingiliz, topu atana kadar bile beklemeyip bira içmeye gittiyse irlandalı, topu karşılamayıp aval aval bakıp çimlerde gezmeye başlıyorsa iskoç... kardeş burada arazi fiyatları kaçtan başlıyor diye soruyorsa türk.

  • lisedeyken edebiyat hocası "17 yaşında herkes şiir yazar 30'unda da yazan gerçek şairdir" derdi.
    onu hatırladım. sanırım tam tanım şu oluyor:
    gerçek metalci.