hesabın var mı? giriş yap

  • çok eski bir gelenek değildir. şofben kazaları ile başlamışıtr. sağ gittim sağ döndüm kutlaması gibi bişidir.

  • ekşicinin teki yazmış "bugüne kadar yapılmış en ileri seviye müziği yapıyor adam , resmen türkçe rap i ileriye taşıyor " diye.

    afedersiniz de bilgisayara şarkı söyleten adama en ileri falan denmiş. düz yazıyı okuyor kalanını yazılım yapıyor sizin de dibiniz düşüyor.

  • düşün şimdi kaç yıl önce, kaaaç yıl önce, 70ler 80ler diyelim, toplum marjinalliğin m'sine hazır değilken sen çık parlak kıyafetler, ağır makyajlarla, işte ben buyum yaptığım da bu diye dikil toplumun karşısına, kimse de laf edemesin. malum dünyanın en hoşgörülü toplumu değiliz. tayt giyen kürekçileri filan dövüyoruz 2010'a gelirken bile. işte bu yüzden zeki müren dünyanın en marjinali insanı. sahnenin ve müziğin ihtişamı bir arada .. david bowie halt etmiş. no offense david.

  • eylül-ekim gibi televizyonun bozulması. meğer okul açılınca çaktırmadan anten kablosunu çekermiş babam. biz izlersek ders çalışmayız diye. saf gibi inanırdık. biz yokken takıp izlermiş kafasına göre. yıllar sonra itiraf etti. ilk başta kızmıştım ama düşündüm de aslında büyük fedakarlıkmış. işçi adamın eve gelince tek lüksü televizyon izlemek o vakitler, bundan fedakarlık etmiş. alkışlar babam gelsin o vakit..

  • bildik klişe. ama anaya saygısızlık. ayrımcılık, haksızlık bu.

    ana yemeği yemekten de rahatsızlık duymak lazım bence. ama kimin umrunda, millet hiç utanmadan yumuluyor hazır sofralara, önlerine getirilmiş soyulmuş doğranmış meyve tabaklarına... babasının 1 lirasını yemekten rahatsızlık duyanların, annesinin 1 tencere dolmasını 1 oturuşta yiyip bitirmekten rahatsızlık duymaması büyük haksızlık bence.
    sizi gidi gizli emek sömürücü sinsiler sizi!
    (bkz: anne yemeği yemek)

  • aslında heves kırmak mı desem, yoksa kötü hissetirmeye çalışmak mı desem bilemedim ama buraya da uygun galiba.

    bu tip insanları ayırt etmek çok basittir. diyelim yeni bir şey aldınız. örneğin bir televizyon olsun aldığınız şey.

    bu eleman bu televizyonu gördüğünde ilk soracağı şey fiyatıdır. "kaça aldın?"

    siz de "x liraya aldım" dersiniz elbette. sonrasında gelişen diyalog şaşmaz:

    (d: dalyarak, s: siz)

    d: abi pahalı almışsın. bilmem ne spotçusunda yarı fiyatına. hem bunlar eski model, daha yenilerini senin aldığın fiyattan daha ucuza satıyorlar.
    s: olsun aldık bi kere. hem spotçuda garanti olmaz, o açıdan kafam rahat.
    d: ya keşke haber verseydin. 4k alırdık o paraya yemin ederim. bir de ses sistemi alırdık. üstüne de para kalırdı bak.
    s: neyse çok şey yapma ya. ben memnunum.
    d: bikbikbiksiksiksik ama şöyle ama böyle. en çok beni dinleyeceksiniz :(

    yahu be dalyarak, alan almış, satan satmış. neyin peşindesin anlamıyorum ki. adam yeni bir şey mi almış? bak söylemen gereken tek şey var: "hayırlı olsun". bitti. bu kadar amk.

    illallah ettim. yeter.

  • ben erkeğe hakverdim. daha evleneceği adamın basit bir isteğini yerine getirmeyen, önemsemeyen kadın evlenince neler yapar kimbilir.

  • insanların bel bölgesine diz sokmaktır. dalga geçmiyorum. minibüs, servis gibi araçlarda, sırtınızda iki adet diz hissediyorsanız mesela, 'önde insan oturuyor' algısına sahip olmayan bir anadolu çomarı arkanızda oturuyordur.