hesabın var mı? giriş yap

  • bir kaç saat önce cnbcede yarım yamalak(sonu ve başını izleyemedim) izlediğim film. filmin sonunu izleyememiş olmam son anlarda babamın odaya girip aynen söyle bir muhabbet açmış olması:

    [filmin sonuna geldiğimizi düşünüyorum, 3 adamında bir odada yıkıntılar arasında otururken yağmur yağdığı sahne]
    baba - oğlum bu ne? vampir filmimi yine?
    ben - hayır baba
    [baba yabancı dilde söylenenleri duymuştur]
    baba - alman filmi herhalde savaş filmimi
    ben - hayır baba rus filmi
    [yağmur yağmaya başlar]
    baba - kominist filmi yani? belli baksana yağmur bariz yapay
    ben - bilmiorum baba! hem ne alakası var, izliyorum bi sn ya!
    [yağmur durur]
    baba - işte kominist filmi belli hemen bitti suları ancak bu kadar yetmiştir
    (bkz: nası yani)

  • hayır o fırsatları her çocuğa verseniz aynı başarıyı sergilemezdi. hayır abartılmıyor. hayır herkesin yapabileceği bir şey değil. mete gazoz’un bir videosunu izledim ve kendisine “hiç tatil günleriniz olmadı mı? her gün çalıştınız mı?” diye sorulduğunda “evet tatil yaptığım oldu o günlerde de çok çalışamadım 8 saat antrenman yaptım” dedi. çocuk tatil günlerinde 8 saat antrenman yapıyorsa siz bu çocuğun emeğini hafife alıp fırsatı olan herkes yapardı diyemezsiniz kimse kusura bakmasın. bütün antrenmanlarını tokyo saatine göre ayarlayıp tokyonun güne başladığı saatte uyanıp antrenmana başlayan birine abartılıyor ya diyemezsiniz. çünkü çok küçük yaşlardaki çocuğu disipline etmek çok zor ve bu arkadaş kendi kendini disipline edip çok büyük çaba sarf etmiştir. mete yolun açık olsun! her şeyin en güzelini hak ediyorsun, başarın daim olsun!

  • hikayelerinin toplandığı "bütün öyküleri" kitabını yeni bitirdim. aylak adam ve anayurt otelinden farklı, okuması zevkli, ilginç öyküler kaleme almış. ege köylerini anlattığı öyküleri sade ve akıcı. ayrıca bir tavuğun, bir kuşun ve bir köpeğin gözünden anlattığı hikaye ve masalları da var. benim en sevdiğim öyküsü "bodur minareden öte" oldu. biraz aylak adam tadı yakaladım belki o yüzden çok sevdim. "tutku", "dedikodu", ve "eylemci" de oldukça iyi öyküler.
    ayrıca anayurt otelinin pdf hali elimde bulunur isteyen olursa yollayabilirim, bir mesaj atmanız yeterli.

  • benim rick and morty hakkında bi şansım bi de şanssızlığım var. bu diziyi aslında ilk yayınlandığında izlemeye başlamıştım ama nedense bi ısınamadım o dönem. sanırım ikinci sezonun ortasında da bıraktım. dördüncü sezon finalinden sonra bi arkadaşım çok söyledi izle artık diye ama onu da yapmadım yaklaşık iki yıl kadar. şanssızlığım şu, diziye tekrar başladığımda çok sevdim neden daha önce izlemedim falan dedim, şansım da şu ben bunu diyene kadar beş sezon birikmişti. o nedenle bölümleri peş peşe yutabiliyordum.

    yalnız şimdi geldik beşinci sezon finaline ve ben artık günceldeyim. o bir problem. yine de dizinin yolunu yıllarca gözlediği için beklentisi artan insanlar gibi değilim. mesela beşinci sezon genel olarak bozdu denmiş ama bunun çoğunlukla beklentiyle alakalı olduğunu düşünüyorum ben. şimdi genel olarak bu sezon nasıl olmuş bir bakalım.

    --- spoiler ---

    rick and morty aslında episodic bir dizi. yani her bölüm temelde birbirinden bağımsız. bu da dizinin yapımcılarına çok büyük bir özgürlük sağlıyor ki bin beş yüz tane paralel evrenin anlatıldığı bir hikayede 5 sezon boyunca tutarlı kalmanız hayli zor. aklınıza gelen her uçuk kaçık fikri istediğiniz gibi yazamazsınız çünkü böyle olursa izleyici tutarlılık peşine düşer. episodic yöntemde ise space beth ve evil morty gibi hikayeler olsa da bölümün mantığı pek sorgulanmaz.

    beşinci sezonda ise bu yapıda değişikliğe gitmişler ve sezonun başında bile sezon sonuna işaret eden diyaloglar eklemişler. mesela south park da episodic bir diziyken son yıllarda sezona yayılan hikayeler anlatmaya başladı ve açıkçası çok farklı bir tat yakaladılar orada. benzer bir durumun rick and morty için de geçerli olduğunu söylemek mümkün.

    ancak bunun sebebi finale kadar hikayeyi biriktirip patlama yaratmak değil, daha çok fanların isteğini karşılamak. çünkü reddit'e falan bakarsanız evil morty ve rick'in geçmişi gibi konularda çok fazla teori üretildiğini görebilirsiniz. bu da haliyle bir merak oluşturuyor ve dört sezonun ardından herhangi bir cevap alamayınca fanlar huysuzlanmaya başlıyor. bu nedenle beşinci sezonda tıpkı rick'in morty'e yaptığı gibi hafıza cihazını uzatıp al çok merak ediyorsan öğren demiş gibi bir hava var. bunu söyleme nedenim de bölümde rick'in geçmişi ve citadel konusunun çok hızlı geçilmesi. yoksa isteseler bundan milyon kat daha epik bir bölüm yapabilirlerdi.

    bu sezonun bir diğer farklı noktası da derinlik mevzusu. ilk dört sezonda rick'in yaptığı tüm çılgınlıkarın aslında duygusal dünyasını kontrol edememesinden ya da bazı şeylerden kaçıyor olmasından kaynaklandığını bize ince ince sezdiriyorlardı. (bkz: pickle rick) ayrıca beth ve jerry'nin ilişkisi de uzay temalı bir komedi dizisi için fazla depresifti. bu sezonda ise bu derinlik biraz azalmış durumda. mesela wubba-lubba-dub-dub'un anlamını öğrendiğimiz diyalog ya da rick'in unity'den ayrıldıktan sonra garajında yaptıkları sayesinde dizi insanın karanlık yönleri üzerine keşfe çıkıyordu. bu sezonda ise bir kaç kısım hariç böyle bir durum söz konusu değil.

    dizi bu alanda biraz eksilmiş olabilir ama yaptığı zekice espriler tüm hızıyla devam ediyor. mesela birinci bölümde rick'in şarapları yıllandırmak için açtığı portaldan, morty'e yardım etmek için geçen herşeyden habersiz karakter ve ondan sonra başlayıp her bir saniye yükselen değişim çok zekice planlanmış. bir de diğer sezonların üzerine ekleme yapmıyor olsa da decoy family konusu ve bu meselenin her bir adımda daha da tırmanması çok güzel işlenmiş diyebiliriz.

    --- spoiler ---

    sonuç olarak yine kendisini çok hızlı bir şekilde izleten, takip ederken eğlendiren her ne kadar dizinin yapımcıları bu konuda biraz gönülsüz olsa da rick'in geçmişi ve evil morty hakkında çok şey öğrendiğimiz bir sezon oldu bu.

    bir de son bir not olarak şunu söylemek istiyorum. evet bu sezon genel olarak çok derin değil dedik ama rick ve bird person'ın merkezde olduğu sekizinci bölüm bence çok değerli. hatta insana baya öğüt veriyor bile diyebiliriz. mesaj da şu; insanın hayatında bird person gibi arkadaşlar kolay kolay karşısına çıkmıyor. birbirinizi anladığınız, değer verdiğiniz insanlar varsa arkadaşınızın değerini arkadaşınız olarak bilin. kendi kaçış isteğinizi ve geçmiş travmalarınızı bu insanlara yansıtıp arkadaşlığınızı bok etmeyin. çünkü hayat boyu sürecek arkadaşlıklar herşeyden önemlidir ve böyle insanları kaybederseniz (ki zaten ömrü hayatınızda kaç tane böyle arkadaşınız olacak) çok pişman olursunuz diyor. ki bölüm başına yirmi dakika süren garip şakaların havada uçuştuğu lazerlerin falan patladığı bir dizi için az şey değil bu.

  • elektrik ve su idaresine gidin tapunuz ve noter ihtarmenizle. suyu ve elektriği kestirin.
    (varsa gazı da kestirin) nasıl yaşıyorsa yaşasın.
    ya da bileği sağlam birisini bulun o sizin yerinize çıkartsın.