hesabın var mı? giriş yap

  • özellikle abd pazarına sunulan düz vitesli araçlarda, sürücünün motoru yanlışlıkla viteste çalıştırıp kaza yapmasını önlemek amacı ile ilave edilen bir sistemdir.

    clutch switch, debriyaj pedalına entegre edilmiş bir düzenek olup, ancak debriyaja basıldığında marş motoruna giden tetik devresini tamamlamak üzere tasarlanmıştır.
    nedeni de, olası bir kaza durumunda üreticinin dava edilmesini önlemektir.

    araca faydası olup olmadığına gelince, tipik bir otomobil motorunu çalıştırmak için, marş motorunun (hava sıcaklığına vs bağlı olarak) yaklaşık 80 ila 130 amper güce ihtiyacı vardır. en ucuz araç aküsü dahi bu ihtiyacı fazlası ile karşılar (araç akülerinin marş kapasitesi 380 - 1100 amper arasındadır, bu değer ne kadar yüksekse, o kadar iyidir aslında)

    debriyaja basılmadığı takdirde (o vites boşta olacak tabi) gereken ilave yük ihmal edilebilir seviyededir. aracın, akünün, marş motorunun ömrüne ölçülebilir bir olumsuz etkisi olmaz.

    ancak...

    aracı debriyaja basarak çalıştırmanın pek bilinmeyen olumsuz bir etkisi vardır:

    içten yanmalı motorlarda krank milinin ileri geri hareketini kontrol altına almak için özel bir yatak kullanılır. bu yatağın türkçe adı gezi ayı olup, thrust bearing olarak bilinir.

    motor çalışmıyorken bu yatakların yağ beslemesi de yoktur, dolayısı ile en savunmasız haldedirler.
    debriyaja basıldığında baskı plakası volan üzerine yüzlerce kilogramlık (hatta, modeline göre ton seviyesinde) baskı uygular. bu baskı aslında volana bağlı olan krank milini de ileri itmeye zorlar, tüm bu baskıyı da gezi ayı (thrust bearing) karşılar.
    motor çalışıp, yağ pompası yeterli devirde dönmeye başlayıp tüm yatakları birbirlerinden ayıracak basınçta yağ göndermeye başlayana kadar, bu gezi ayı kuru çalışmak zorunda kalır. metal metale temas eder.

    burada bir noktayı açalım:

    motorun içinde krank, kol ve gezi yatakları vardır. bu yataklar oldukça yumuşak metallerden üretilirler. çalıştıkları yüzeyler ile aralarında ince bir yağ tabakası tutarlar, bu sayede hem sürtünmeyi, hem de aşınmayı en aza indirgerler. aralarındaki yağ tabakasını da yağ pompasının beslediği basınçlı yağ oluşturur. bir sebepten dolayı bu yağ tabakası oluşmazsa, küçüklü büyüklü felaketler yaşanır.

    işte sürekli debriyaja basılarak çalıştırılan araçlarda bu gezi ayı (thrust bearing) daha çabuk aşınır, bu da krank milinin toleransların dışında eksenel (ileri/geri) hareket ederek daha başka parçaların da aşınmasına yol açabilir.

    bu aşınma özellikle yağı zamanında değiştirilmeyen motorlarda daha belirgin hale gelir, araç sonunda bir gün sanayiye park edilir...

    ha, motoru debriyaja basarak çalıştıracaksanız sentetik yağ kullanabilirsiniz. sentetik yağın yüzeylere tutunma özelliği çok daha yüksektir, aşınma riskini azaltır.
    bir de, reklamların gazına gelmeyin, yağınızı sık değiştirin. motorunuzun ömrü için yapabileceğiniz en ucuz sigorta içinde iyi ve niteliği bozulmamış yağ olmasıdır.

    bu arada, istanbul trafiğinde düz vites kullanan kekolar diye cümle kuranlar da bir çay getirsinler, onlara da otomatik vitesin ne boktan bir halt olduğunu ayrıca anlatırım.

  • gezi parkı ile ilgili son konuşmasını gözlerim gördü, kulaklarım işitti ama bir türlü inanamadım. yıllardır programıyla sabahladığım hınzır, aykırı, cesur, muhalif adam bu değilmiş heralde; ya ben çok yanlış anlamışım ya da kendisi haysiyet kavramını belli bir menfaat karşılığı askıya almış. düşünebildiğim en iyi ihtimal çocuğu ile tehdit edilmiş olması. para karşılığı satılma olasılığını düşünmek gençliğime ihanet olur.

    gelelim %0 ihtimal veriyor olsam da, gerçekten dediklerine yürekten inanıyor olabilmesine, veya kendini bunlara inandırmış olabilme ihtimaline..

    sevgili okan, "hava güzeldi", "tek sebep bu" demişsin.. 31 mayıs cuma akşamı ben arkadaşlarla teras partisindeydim, hava da güzeldi evet. çok eğleniyorduk, mangal + içki + kızlar anlarsın. hiçbir kuvvet beni oradan alamazdı o gece, keyfim yerindeydi; ta ki facebooka girene kadar... taksimde oturma eylemi yapan insanların kafasının gaz kapsülü ile patlatıldığını, tomalar ile havada takla attırıldığını, böcek muamelesi yapıldığını gördüm. gözlerim doldu, sinirden nefesim kesildi, yerimde duramaz oldum, fırladım. insanlar nasıl başka insanları bu kadar kolay yaralayabilirdi? orada göz göre göre demokrasi katliamı yapılırken, benim ve herkesin konuşma özgürlüğünü savunan insanların öldürülmesini nasıl evde oturarak izleyebilirdim? biramı yudumlamaya devam etsem çocuğuma ne diyecektim, nasıl yüzüne bakacaktım ileride? sen nasıl bakacaksın? ona da mı palavra sıkacaksın? eğlenmeye gidiyorlar demişsin, oraya her gidişimde başıma bişey gelirse diye aileme yazdığım notu çalışma masamın üstünde bıraktığımı biliyor musun?

    "ne sizden ne onlardanım, tarafısızım" demişsin.. burada taraf yok okan, yanlışa yanlış diyebilmek var. sen yanlışa yanlış diyemediğin için tarafsın.

    sen mi çok iyi oyuncuydun bu anarşist muhalif adamı oynarken, yoksa biz mi çocuktuk o zamanlar?

    edit: http://www.youtube.com/watch?v=nbuje8kto-i

  • yine bir basın dangalaklığı ile sunulmuş; "bilim adamları yanıt veremedi"...

    la zibidi, zaten ampülü yapanlar bilim adamları. adam flamanı biraz kalın tutmuş, dolayısıyla bu güne kadar bir yanma/kopma söz konusu olmamış. zaten verdiği ışık da, bir elektrik sobasından hallice. hani daha önce o ampulü görmemiş olsak, ışıl ışıl yanan bir şey sanacağı ama, öyle değil.

    tabi, bilim adamları bu işin sırrını çözemedi, hatta hepsi birden şaşkınlar... hay sizin habercilik anlayışınızı zikeyim...

  • şu ülkede şu davarlara rağmen hayatta kalmamı, sperm olarak yumurtayı döllememden sonraki en büyük başarım saymaktayım. yurtdışına cv yollayacak olsam "bu adama iyi bakın, bu adam türkiyede gezi parkı eylemlerine katıldı, trafikte araba kullandı, ankaragüclü serserilerin yanından geçti, sakarya düzce kocaeli şeytan üçgeninde sevgilisini elinden tutabildi, ve kadıköyde kartopu oynadı. bear grylls bu adamın yanında anca kurabiye satabilir" yazardım.

  • 45 gün nedir arkadaş!
    kendisi yatırım yapıp para kazanacak diye esnafa zulüm.
    tüketici olarak bilmediğimiz detayların bazılarını gösteren başlık.

  • anne-baba boşanmıştır.

    baba - ben zaten anneni sevmiyordum çok.
    ben - e niye evlendiniz o zaman?!
    baba - beni soruyor mu hiç?
    ben - kim?
    baba - anan olacak kadın.
    ben - yok sormuyor.
    baba - zaten çok sevmiyordum.

    yeminle iki çocukla uğraşıyorum.

  • teknik destek elemanı olarak bir bilgisayar firmasında çalışan elemanımız gün boyu çöken windows'ları düzeltmekle uğraştığından kafası ambale olmuş bir biçimde kısa winston almak üzere büfeye gider:
    - kardeş bi kısa windows verebilir misin?
    - tabi abi, 95 mi olsun 98 mi?
    - ha, ney? puhahahaaa!