hesabın var mı? giriş yap

  • bu tipler türkse, mekân türkiye'de ise bence şahane iş çıkarmışlar.

    şu videoda ilk bakışta ortadoğu'ya ilişkin hiçbir şey yok çünkü.

  • müzikal kalitenin içine eden uygulama. merak etmeyin ailecek biz de severek kullanıyoruz, sonuna kadar kapitalistiz.

    ortalama takipçisi olan sanatçıların dinlenen parça başına (grup ise para bölünüyor bir de) 0.003 dolar civarı para kazandığını okudum bir yerlerde (türkiye için iyi para). bu durum müzisyenlerin nitelik/nicelik durumunda niceliğe önem vermesine sebep oluyor. eskiden 3-4 senede bir albüm çıkartarak parayı vuran grupların artık böyle bir şansı yok. evvela rekabet çok büyük, eskisi gibi plak şirketlerinin insafında değil hiçkimse. böyle bir rekabet ortamında ortalama bir müzisyen olarak 4 sene kaybolduğunuzda unutuluyorsunuz, bitiyorsunuz. herkes istediği müzikal içeriğini bir şekilde ufak bir bireysel çabayla spotify'da yayınlayabiliyor ki bu iyi bir şey aslında. yalnız sizin o sanat abidesi şarkılarınız bedavadan biraz pahalı bir platformda müzik dinlemeyen aksine tüketen z kuşağı tarafından 1 ayda eskitiliyor. bu nedenle sürekli yeni bir şeyler üretip, çabucak tüketilmesini kompanse etmeniz gerekiyor. sistem sizi daha kalitesiz ancak daha piyasa bir müzisyen olmaya itiyor kısaca. salla kaliteyi, vur patlasın çal oynasın.

    işte tam da bu nedenle halen sözlükte teoman / şebnem ferah parçalarında geçen efsane sözler gibi başlıklar hortluyor. çünkü artık böyle bir şey yok, böyle bir kaliteye parasını ödeyecek bir kitle yok. olsa dahi dinleyici olarak ayda bir sakız parası verip tüm albümlere sınırsız erişme rehavetine kapıldık. nasıl olsa gaz çıkartıp kaydetseler dinleniyor bir yerlerde birkaç hafta, en olmadı mağazalar falan çalıyor arka planda.

    tüketici olarak vasata her alanda olduğu gibi kendi arzumuzla razı olduk. sen ben hem zevksiz hem fakiriz neyse de entel zenginler, görgüsüz milyonerler de spotify veya benzeri platformları kullanıyor artık.

  • istediğiniz kadar emare yazın hatta buna aldatma, aldatılma da dahil bir çiftin boşanacağını göstermiyor. kimse konfor alanından kolay kolay vazgeçmiyor. çevremde duyduğum o kadar hikaye var ki. insanlar gelip gelip dert yanıyor eee boşan o zaman diyorum. sen bekarsın anlamazsın diyorlar.

    boşanma konuşması yapılırken hüngür hüngür ağlayıp kadına yalvarıp kararından vazgeçiren erkek duydum, her gün ağlayıp zırlayıp kafeste yaşıyorum kırıp çıkmak istiyorum diye dert yanan kadınların iki gün sonra kocisiyle mutlu mesut yaşadığını gördüm.

    binlerce emare yazılabilir belki buraya hiçbirisi boşanmak için yeterli değil. kimse konfor alanından kolay kolay vazgeçmiyor. geçebilenlere, cesur olup hayatına devam edebilme kararlılığı gösterenlere selam olsun.

  • benzeri tarihte sıklıkla görülen zihniyettir. selçuklular, timur devleti gibi örnekleri vardır. allahtan o dönemde berkut, emrecan, pelinsu gibi isimler moda değilmiş. berkutlu imparatoru 2. tuğberk kulağa çok tuhaf geliyor.

  • üniversite, yüksek, askerlik derken...

    3-4 yıllık iş deneyimiyle birlikte kurumsal bir şirkette senior web developer falan olurdu şu yaşıyla. (bkz: alkış)

    iş çıkışı mochasını içer, boş vakitlerinde twitter'da karı-kız kovalar ve her zaman aklında olan kendi şirketini açma hayali toplum baskısı sonrasında yapmak durumunda kaldığı evlilikle biterdi.

    sonrasında ne bileyim... görümce, elti ne boksa işte onların evinde çoluk çocukla beraber beyaz çoraplarıyla bağdaş kurmuş vaziyette çay içerken, acun programlarına katıla katıla gülerdi.