ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
çöp atacakken çöpü karıştıran biri olduğunu görmek
-
sürekli yaşadığım, ve ağzıma sıçan bir psikoloji.
ben yemekleri ufak poşetlere döküp bağlıyorum. ardından büyük poşete atıyorum hepsini, bir ihtimal işte. biri karıştırır da yemek isterse, el verdiğince temiz bir şeyler yesin diye.
insanları çöpten yemek yemeye muhtaç eden, bana da bunu düşünme mecburiyeti veren sistemin de düzenin de allah belasını versin. iki yakaları bir araya gelmeyecektir. ne orada, ne burada.
debedit: neden çöpe atıyorsun buzluğa koy diyen yazarlara vermek istediğim bir cevap var.
babaannemin buzdolabını kullanıyorum lan ben, baya küçük onun buzluğu, adam akıllı bir şey sığdıramıyorum. o sebepten yani.
bu cevabı beğenmeyen yazarlar için ise alternatif bir cevabım var. çok zenginim ve pirensesler gibiydim ben baba evinde, yemeği ısıtmak siz fakirlerin işi sşlfkşasdfk.
isteyen istediği cevabı kullanabilir. ayrıca tebrik eden ve güzel mesajlarıyla beni mutlu eden tüm herkese teşekkür ederim. elinizden geleni yapmak zor değil, fazlasını isteyen ya da bekleyen yok. sadece yapabiliyorsanız yapın, emin olun haberiniz bile olmadan birilerinin güzel dileklerini alacaksınız ;)
aşk-ı memnu'dan akılda kalanlar
-
"kocamın yanındaki yerimi alıcam yarın, çok güzel olucam, yüzümde en sahici gülümsememle onların mutluluğunu alkışlicam
anne nasıl dayanıcam? "
nagihan için ne dediler
bülent ersoy show'un yayından kaldırılması
-
bugün açıklanan olaydır. yapımcı kaprislere daha fazla dayanamayacağını açıklamış.
ayrıca (bkz: benim başörtülü abimi işten attılar)
arabası olmayan erkekle çıkmam diyen hatun
-
diyenini duymadım! kadınlar asla böyle şeyler söylemezler.
hatta yakın kız arkadaşlarıma "araba, para önemli mi?" dediğimde sürekli "hayır, ne alakası var" cevabını aldım.
ama ilginçtir hiçbir kız arkadaşımın eski sevgilisi arabasız olmadı... hep öyle denk gelmişse demek ki...
bir kadının hazırlanıp evden çıkma süresi
-
kesinlikle nereye gittigiyle degil kiminle bulusacagina gore degisen sure.
11810 reklamındaki 10 diyen hatun
-
(bkz: kaçın lan kaçın sahibi geldi)
down sendromu
-
down sendromlu çocuklarla çalışan birisi olarak down sendromu ile ilgili yapabileceğim en iyi tanımlama şudur: insanın iyi olma hali. evet bazı zihinsel süreçlerde zorluk yaşıyorlar, evet iletişim becerileri ileri düzeyde değil; amma her zaman karşısındaki insana hiçbir art niyet, çıkar gözetmeksizin sevgiyle yaklaşmayı becerebiliyorlar. kendilerine ne kadar kötü davranılırsa davranılsın efendiliğini korumayı başarabiliyorlar her ne kadar kalpleri kırılsa da. beklentileri kendileriyle ilgilenilmesi, insanların onlardan korkup kaçmaması, geri zekalılıkla etiketlendirilmemek. bir gün down sendromlu biriyle karşılaştığınızda, hiç çekinmeden muhabbet edin ne kadar mükemmel insan olduklarını göreceksiniz. haa bu arada down sendromu bir hastalık değildir.
hayata dair gülümseten detaylar
-
yenikapı-hacıosman metro seferini yapan belirli bir makinistin (7.50 civarında yenikapı'dan yola çıkan treni kullanan kişi oluyor, artık sesinden tanıyoruz) her sabah hareket etmeden önce sevgi dolu bir sesle "sevgili yolcularım, hepinize çok güzel bir gün diliyorum" diye anons yapması, beş karış suratlı metro ahalisinde tebessüm oluşturması.