ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
evde bere ile oturmak
-
öğlenden beri gerçekleştirdiğim mükemmel aktivite. sebepsiz yere bere karşıma çıktı ve kafama taktım, yedi saattir kafamda. arada çıkarıyorum ev sıcak olmasına rağmen hafif bir esinti geliyor.*
30 ağustos 2021 yenikapı'da vals görüntüleri
ihraç edilen polisin askerde şehit olması
-
cevaplanması gereken 4 soru:
1-bu adam fetöcü ise ve emniyetten ihraç etti isen neden hapiste değil?
2-terörist dediğin adamı niye sokağa salıyorsun?
3-bu adam terörist ise neden eline silah verip, ordunun içine sokuyorsun?
4-yok bu adam terörist değil ise güvenip eline silah veriyorsan; bu adamı niye emniyetten ihraç ediyorsun?
hamza hamzaoğlu
-
roberto mancini--->cesare prandelli--->hamza hamzaoğlu
oldu mu? olmadı. isim olarak olmadı lan isim!
bir sonraki teknik direktörümüzün ismini açıklıyorum;
(bkz: hattori hanzoğlu)
ekrem abi'nin öldürülmesiyle başlayan süreç
-
uzun vadede; sabri abi'nin umreye gidememesine, kuyumcu abinin 3 gün z raporu alamamasına ve iran halılarının çalınmasına yol açan sürecin başlangıcıdır aynı zamanda.
muğla'da bulunan beşyüz trilyon dolarlık define
-
lozan'dan dolayı ancak 2023'te çıkartılabilecek hazine.
hayata dair iç burkan detaylar
-
75-80 yaslarinda bir "dede"nin nişantaşı'nda kaldırımda şaşkınlıkla etrafa bakışı, ayaklarının dibinde 2 file portakal, biri patlamış ve kaldırıma saçılmış...bastonuyla portakalları kendine doğru yuvalarması, yanindan solaryum karası bir kadının hayret ve şaşkınlıkla, portakallardan birinin üstünden atlaması, hemen sonra portakal değip de pisletti mi acaba diye beyaz topuklu çizmelerine bakması ve hızla uzaklaşması... dedenin şaşkın yüzünün asılması, ve buna daha fazla dayanamayıp kırmızı ışıkta duran ve içinden olayların izlendiği dolmuşu terk etmek, dedeye doğru yürümek...
bir gün kadiköy - beşiktaş vapurunda bir evsizi göze kestirmek, uzaktan izlemek, elinde kocaman ağzına kadar dolu büyük boy bir çöp torbası olduğunu görmek, geminin kıç tarafına yöneldiginde martılara ekmek getirmiş olduğunu fark etmek, insanların ondan uzaklaşması, içeri girmesi, belki kaçması, korkması...sonra yanına gitmek, dönüp "sen de atmak ister misin?" demesi... koluna girmek...birlikte dakikalar geçirmek...onun bir seylerin "daha fazlasi" olduğunu idrak etmek...
kalamışta sokak aralarında akordeon çalan gencecik bir çocugun, 3-5 hafta üstüste aynı sokağa gelişi, apartmanlardan para atanlar oldukça, onların evlerinin altında daha uzunca kalarak boşnak veya rus ezgileri çalması, 1 hafta kadar sonra artık gelmediğini fark etmek...
5 yaşında bir çocugun kendinin 5 katı yaşında birine "ne güzel olurdu sen çocuk olsan" demesi...
karganın tekini çatıdaki su birikmiş olukta, gagasıyla çevirmek suretiyle, ekmeğin iki tarafını da ıslatırken yakalamak...
rönesans döneminde olası rte beyanatları
-
"dünya; afedersiniz yuvarlak diyen oldu."
derdini kimseyle paylaşmayan insan
-
"kimseye etmem şikayet,
ağlarım ben halime..."
birilerine anlatınca sorunlar çözülmüyor maalesef. bana en çok dokunan ise anlattığın insanın bunu pek de önemsememesi...aslında haklı, herkesin derdi sıkıntısı var, daha da gerçek ve acı olanı ise artık insanlar başkalarının üzüntülerini umursamayacak kadar bencil, siz size göre çok büyük kırgınlıklarınızdan bahsederken o içten içe yarın işe giderken ne giyeceğini veya arabasını yıkatması gerektiğini düşünüyor olabilir. öyle donuk bakıyor ki insanlar, sesin tonu yavaş yavaş düşüp amaan neyse öyle işte diye konuyu kapatma ihtiyacı duyuyorum çoğu zaman.
ama durun, beterin beteri vardır. bir insanın mutsuzluğundan mutluluk duyan insanlar gördüm. insanın içini kanatan yaşanmışlıkları ışıltılar saçarak dinleyen insanlar.
şu dünyada 7 milyar insan var ama yalnız kalmamak neredeyse imkansız.