hesabın var mı? giriş yap

  • http://www.flythy.com/…orum/topic.asp?topic_id=1125 adresinde can erertem hocamızın detaylı açıklamalarına göre uçak o anki diyarbakır yerel basıncı olan 1021 milibar a geçmesi gerekirken standart deniz seviyesi basıncı olan 1013 milibarda kalmış,böylece normalden daha alçaktan yaklaşmıştır.34 pistine yaklaşan uçak minimum denen inip inmeme kararı verme noktasına geldiği zaman çok daha alçaktaydı.cvr kayıtlarına göre pistin sonunu görüp inmeye çalışan pilotlar normalden çok daha alçak geldiğinden pas geçip yeterli bir yükselme varyosu elde edemeyip yükselemeden yere çarpmışlardır.pas geçme olayı normalde pistin başında yapılır minimum denen karar noktasına gelindiğinde ya inilir ya da pas geçilir fakat burda pas geçme olayı pist bittikten sonra yapılmıştır bu yüzden yükselebilmek için artık çok geçtir çünkü altimetre normal basınca ayarlanmadığından daha alçaktan gelinip havada görünürken yere çarpmıştır.bu kazada altimetrenin yerel basınca ayarlanmamasının rolu çok büyüktür.altimetre olayı çok küçük fakat çok önemlidir ve sonucu bu şekilde acı olabilmektedir.altimetre hatası ve görüş yokken inme çabaları birleşince bu elim kaza meydana gelmiştir.

    ayrıca http://www.zaman.com.tr/…dar&trh=20041031&hn=107135 adresinde bulunan cvr kayıtlarında geçen kaptanın iki adet lamba var gibi sözleri pek gerçekci gelmemektedir.

    ayrıca daha önce burada yazıldığının aksine görüş 3500 metre değil 300 metre imiş.

  • kardeşim ve ben çocukluğumuzdan beri şener şen hayranıydık, kardeşimin arkadaşından aldığı vcd player ile bir gün 5 defa şalvar davasını izlediğimizi hatırlarım, çiçek abbas ve davaro, üst üste o vcd playerda izlediğimiz filmlerdendir.

    şener şen'in bizim evimizdeki yeri farklıydı, tam muhabbetin ortasında kardeşim can salonun ortasında şener şen'in davaroda karısının düğününde oynama sahnesini veya kibar feyzo'nun sonundaki takla atarak ölme sahnesini taklit ederdi, hiç olmadı mekan elverişsizse filmlerindeki diyalogları kurup kahkahalar atarak kendimizden geçerdik. evet kendimizden geçerdik, biz bu adamla oturup kalkıyorduk. uzunca bir süre gerçekten böyle geçti.

    bir gün kardeşim çok hastalandı, hastaneye yattı, hastaneden çıktı, sonra yine yatmak zorunda kaldı ki, artık çıkıp çıkamayacağından emin olamıyorduk, doktorlar çıkamayacağını biliyordu da, biz ailesi yakıştıramıyorduk, konduramıyorduk, yaşayanlar bilir.
    kardeşim artık yatağından kalkamıyordu, bu çocuğu var olan durum içinde nasıl mutlu ederiz diye düşünürken 'şener şen sevgisi' bize ışık oldu.

    şener şen'e ulaştık, o'na durumu izah ettik. 21 yaşında bir delikanlının ölümle buluşmasına az kala onu mutlu etmek için ziyaretine gelebilir misiniz? dedik.

    kabul etti. ricası 'basına haber vermeyin.' oldu.

    nedir ne değildir bilmiyorum, bunu anlatacak, tarif edecek bir cümle bulamıyorum, kardeşimin şener şen'in geleceğinden haberi olmamasına karşın (görüşme iptal olur da üzülür diye söylememiştik) o sabah, 'anne bana sakal traşı yap, top sakal istiyorum, üstümü de değiştir' demesi, sanki bu buluşma kalbine doğmuş gibi hazırlık yapması çok enteresan.

    şener şen geldi ve kardeşim mutluluktan ağladı, hemen o an defalarca fotoğraflandı, sohpet ettiler kardeşim en sevdiği filmlerden bahsetti.

    bu buluşmadan 2 yada 3 hafta sonra kardeşim hayatını kaybetti. tarih 15.04.2005 i gösteriyordu,doğum gününü kutladığımız 11 nisandan 4 gün sonra..

    şener şen ölüm döşeğindeki gencecik bir insanı mutluluktan ağlatmış insandir.

  • yaklaşık bir yıl önce hayalini kurduğum araba a5.sonra dayanamayıp gidip palio aldım.mtv'si düşük, az yakıyor, park yeri sorunuda yok.detaya girmem gerekirse, ön camlar otomatik.dikkat ettiyseniz detayda bile boğmuyor.çokzel.

  • arkadaşlar olayın yaşadığı mahallenin 2 sokak altında oturuyorum. cinayeti yapan kişiyi tanıyorum burdaki parkta hep takılırdı. sık sık hap, madde kullanırdı. annesi de yatalaktı ayrıca. aynı binada oturan komşuların yüzlerine bakınca o gece o binada yatmanın vereceği psikolojiyi hissettim. ayrıca çocuk hastaneden bir gün önce çıkmıştı.

  • yeğen* ve diğer yeğen* arasında geçmektedir, o sıra ikisi de 4 yaş civarıdır:

    a: serkan hadi top oynıyalım
    s: olmaz ben babama yardım ediyorum (babasının okuduğu gazetenin altına elini koymuştur, taşımasına yardım ediyordur)
    a: hiç bile de!
    s: ediyorum işte!
    a: halaaa! serkanın babası bi gazeteyi bile taşıyamıyooooooo!
    s: al sana *çat* (serkan babasına laf söyletmez)
    a: (normalde kafasını tutup ağlaması beklenirken, şöyle bi afallar. bi kaç saniye durur öylece) bak baban sen elini çekince de okuyo hadi gel top oynayalım
    s: tamam.