hesabın var mı? giriş yap

  • mülteciliğin, sürgünün ne demek olduğunu bilmeyen ahlak yoksunları gelip ukraynalı kız şakası yaparlar şimdi. lokasyon vermek istemiyorum ama gördüğüm mültecinin dudaklarından kan gelerek param parça olmuş elleri, kıyafetleri ile 20 metreden gelen yoğun kokusunu hissederken hüngür hüngür ağlamasını gördüm.

  • mnemonic (yunan mitolojisindeki hafıza tanrıçası mnemosyne'den gelir kelimemiz) genel olarak bir şeyi akılda tutmak için kullanılan her türlü uyduruk oluşuma verilen isimdir. misal öys'ye çalışırken "sınav2" osmanlı'nın kuruluş dönemindeki savaşları sırasıyla hatırlamak için bir mnemonic'ti benim nazarımda (sırpsındığı, 1. kosova, niğbolu, ankara, varna, 2. kosova, bakın ne kadar faydalı, hala aklımda); bunun yanında mesela gezegenleri güneşten uzaklık sırasına dizmek isteyen amerikalı çocuklar da şey derler: "my very easy method: just set up nine planets" (mercury, venus, earth, mars, jupiter, saturn, uranus, neptune, pluto, siz zaten ezbere biliyorsunuzdur bunu). peki amerikalılar böyle der de, almanların gezegenleri sıraya dizecek mnemonicleri yok mudur? elbet vardır, yabancı dil ekolüne gönül vermiş insan barbie'den öğrendiğimiz şu mnemonicteki manaya bakın: mein vater erzählt mir jeden sonntag unsere neun planeten (babam bana her pazar dokuz gezegenimizi anlatır). en sevdiğim paşa olan çifte haseki paşa'yla nedense içimde hep böyle şefkat, acıma duyguları uyandırmış olan fıstıkçı şahap'ı (biz okuyorduk, o geçimini fıstık satarak sağlayan zavallı bir çocuk gibi geliyordu bana, ilkokuldaydım) unutmayalım ayrıca.
    daha neler vardı böyle, periyodik cetvelden tut da spektrum'un dalgaboyuna göre sıralı renklerine kadar hepsini böyle ezberlemiştik, ne yıllardı, ne mnemonicler gördük biz.

  • bir bulgar olarak (bu kadar iyi türkçe konuştuğuma bakmayin, busbulgarım) alnim acik başım dik bir şekilde kalan hayatıma devam etmemi sağlayan 43 dakikadır. yeni sezona 17 galibiyet ile başlayan fenerbahçe karşısında ilk 43 dakika oynadığımız oyun ve maçı beraberlikte tutmamız dunya ve bulgar futbolu adına tarifi imkansız bir haz. ha biz bu 43 dakikayı yaşamısiz ha muhammed yollanmış miraca. bugün itibari ile futbol izlemeyi zirvede bırakıyorum. takimimla gurur duyuyorum.

  • -bunun beyni yanmış. (basit bir parça değişimi)
    -duvarda eğrilik var. (fayansı eğri koymuş.)
    -beş dakikaya oradayım. (daha yola çıkmadı bile.)
    -inan bu parçanın gelişi o kadar. (yarı fiyatı)
    -malzeme bekliyorum. (daha iyi bir iş aldım, sen bekle.)
    -o iş kolay. (iki aya anca biter.)
    -başkasına bu fiyata yapmam. (herkese aynı kazık)
    -bunun işi uzun sürer. (azıcık kıymetimizi bilin.)

    hakkıyla işini yapan ustaları tenzih ederiz..

  • gelin gerçekçi olalım;

    iyi bir görüntün, iyi bir kariyerin, iyi bir tahsilin, iyi bir iletişim becerin, iyi bir ekonomik durumun yoksa o yalnızlık o kadar da tercih edilmiş değildir.

    lise mezunu, iş bulduğunda asgari ücretle çalışan, vücudu yüzü vasatın altında, iletişim becerisi zayıf birinin yalnızlığı pek öyle "tercih edilmiş" değildir örneğin, o daha ziyade "tercih ettirilmiş" yalnızlıktır.

    hayatta ne kadar başarılı iseniz, (ama tek bir yönden değil, yukarıda saydım kıstasları), insanlar o kadar hayatınızda olmak isterler (çünkü insanoğlunun tamamı 'beleşçidir'). ona rağmen yalnızsanız, muhtemelen bunu tercih ediyorsunuzdur.

    ama insanların etrafınızda olmak için ölüp bitmeyeceği bir profildeyseniz, o yalnızlık size tercih "ettirilmiştir". kendimizi kandırmayalım. kandırmayalım ki, ayaklarımız yere sağlam bassın, en azından oradan bir güç alabilelim.

  • yalan yok başta fransızca mı lan? diye düşündürdü.

    "uloü höani panoü, la huani kuabloü, hani sahhğğat"
    ou l'eau huannee poineau, la huannee cableau, huannee soitte...

    "sen möemurolma"
    saint meumaraulma...

    not: işkembeden sallıyorum ama sanıyorum şöyle bir şey olsa sırıtmazdı.