hesabın var mı? giriş yap

  • "st. petersburg game" olarak da bilinir.

    karar verme teorisi içinde bir eksiklik olduğu kanısıyla tartışılmış olan düşünce deneyi. daniel bernoulli adlı matematikçi tarafından geliştirilmiştir.

    oyun bir yazı-tura atma oyunudur ve ilk yazı gelişinde biter. yazı ilk atışta gelirse oyuncu 2 dolar, ikinci atışta gelirse 4 dolar, üçüncü atışta gelirse sekiz dolar… kazanır. oyunun ilginçliği şuradadır: bu oyunun beklenen değeri sonsuz dolardır. çünkü ilk atışta yazı gelme olasılığı ve 2 dolar kazanma olasılığı 1/2'dir, yazının ilk atışta değil ikici atışta gelmesi ve 4 dolar kazanma olasılığı 1/4'tür vs.. bu durumda oyunun beklenen değeri:
    bd=(1/2)*2+(1/4)*4+(1/8)*8+(1/16)*16+…
    bd= 1 + 1 + 1 + 1+…..
    olacaktır.

    bu düşünce deneyinin bir paradoks yarattığı şeklindeki sav şu soruyu sorar: böyle bir oyunu oynamak için insanların çok büyük miktarlarda giriş ücreti ödemeyi kabul etmeleri gerekirken, neden böyle yapmazlar?

    bu soruya verilmiş yanıtlar kabaca iki kavramdan hareket ederler.
    birincisine göre, soruda insanların riske karşı tavırları hesaba katılmamıştır. bu kumarın (oyunun) beklenen değeri sonsuz olabilir, ama insanlar risk almama tavrı içinde olduklarından bu oyunu oynamamayı seçerler. riskten kaçınan bir insanın [riske karşı tavırların fayda teorisi çerçevesinde tanımları için (bkz: risk severlik) ] fayda fonksiyonu bu kumarı oynamasını rasyonel kılmayacak kadar riskten kaçınma özelliği gösterebilir. örneğin, x para miktarı, u(x) bir insanın fayda fonksiyonu olsun, ve u(x)= log(x) ile karakterize edilebiliyor olsun. o zaman bu oyundan bu insanın beklediği fayda: (expected utility)
    eu=(1/2)*u(2) + (1/4)*u(4) +…
    eu=(1/2)*log2 + (1/4)*log4 + (1/8)*log8 + …. olacaktır ve bu değer sonsuz değildir, log(4)'e yakınsar. bu da, risksiz olarak elde edilebilecek bir 4 doların faydasına eşittir. yani bu insan, bu oyuna giriş ücreti olarak ancak 4 dolar ödeyecektir.
    ancak paradoksa çözüm getirdiğini ifade eden bu görüşe karşılık ise, aynı insana aynı oyunu ilk seferde yazı gelirse 2 dolar değil 10^2 dolar, ikincisinde gelirse 10^4 dolar vs kazanacağı vaadedilirse ne olacağı sorusu sorulur. bu durumda aynı kişinin bu oyundan beklenen faydası eu=(1/2)log100 + (1/4)log10000 + … = 1 + 1 + 1…= sonsuz olacaktır ve bu kişinin bu kez bu kumara giriş ücreti olarak sonsuz bir tutarı gözden çıkarması gerekir. bu görüşe karşı ancak insanların büyük kumarlara karşı daha fazla riskten kaçar tavır aldıkları söylenebilir; örneğin birçok insan 10 dolarına yazı tura atmayı göze alabilir, ama 1000 dolarına yazı tura atmayı göze alamaz; bu durumda riske karşı tavrı daha risk-sevmezlik yönünde değişmiştir. bu ise , sadece bir tespittir, karar verme teorisini çıkmazdan çok da fazla kurtaramamaktadır, çünkü insanların fayda fonsiyonlarının değişken olduğu gibi bir temele dayanmaktadır.

    oyundaki sorun, gittikçe çok küçük olasılıklara sahip olsa da sonsuz sayıda sonuç olanağı olmasıdır (yazının 500. atışta gelmesi gibi). bunun bir yerde kesilmesi, sorunu çözecektir. aynı paralelde, şu da söylenebilir: insan için 1 milyar dolar ile 10 milyar dolar arasında fazla fark yoktur (aslında bunun da riskten kaçma ve azalan marjinal fayda kavramlarıyla ilişkisi vardır, çok da farklı bir bakış açısı sayılmaz). kumarhanenin kasasında 1 milyar dolar bulunduğunu bilen, kumarhanenin maximum bu tutarı ödeyebileceğini bilen bir insan için kumarhanenin sonsuz sayıda atışa izin vermeyeceği açıktır. kumarhane, en fazla 30 atışa izin verebilecektir (2^30=1 milyar). bu durumda ise yukarıda sonsuz olarak hesapladığımız oyunun beklenen değeri, 30 dolara düşecektir. riske karşı tavrı nötr olan bir insan bile bu kumara en fazla 30 dolar verir.

    bu açıklama da, durumu çözüyor gibi görünse de "ama biz sonsuz paranın ödenebileceği bir durumdan bahsediyorduk, bu çözüm, problemi değiştiriyor" itirazına maruz kalmıştır.

  • ilköğretim çağındaki sevgi kelebeği erkeklerin ritüeliydi bu. gocuğu alır derin bir iç çekerek hoşlanılan kızın gocuğunun üstüne veya hemen yanı başına asıverirsin. içgüdüsel bir şeydir bu, erkeklerin genlerinde var.

  • benim canımın içi, rahmetli babamdır bu kişi. çocuğu olan anneme aşık olan, bir tanecik canım babişkom. öz babamla hiç alakam yok, 4 yaşındayken annemle ayrılmışlardı. sonra babamla tanışıyorlar, sonra da benimle.

    kendi çocuğunu herkes sever, marifet başkasının çocuğunu evlat diye bağrına basmaktır. 5 yaşında bir kız çocuğunu alıp, namusuyla, şerefiyle hayata hazırlamak herkesin harcı değil muhakkak ki, çünkü kendi çocuğunu herkes sever, başkasının çocuğuna evlat diyebilmek için bambaşka bir insan olmak gerekir. oysa ne basit şey bir çocuğu sevmek ama yok bizim insanımız her konuda olduğu gibi bunda da riyakarlığı doruklarda yaşar, o çok çocuk seven insanlar birden bire çocuğa başkasının piçi yaftasını yapıştırır.

    kendi çocuğunu herkes sever, nasıl bir insan olduğumuzu yaptıklarımız belirler. öyle ben iyi insanım demekle olmaz, kendi vicdanınız için yaptıklarınız sizi iyi insan yapmaz, sadece egonuzu besler.

    benim babam, nurlar içinde yatsın, şu hayatta tanıdığım en benzersiz, en yeri dolmaz, en bambaşka insandı.

    çocuğu olan insan, kadın ya da erkek diye ayırmıyorum, çocuğu olan insandır sadece. bir çocuğu sevemeyecek kadar acizseniz bu çocuğun sorunu değil, sizin kendinizi sorgulamanız gereken bir durumdur.

    debe edit: hepinize çok teşekkür ederim.

  • ekşi sözlükte kendini zeki zanneden mallara,inci sözlükte mal taklidi yapan zekilere rastlamak mümkündür.

  • 1000 dolara aldığım fender american strat'ım 1400 tl'ye geldiğinde; “hayat amerikalılara güzel, 1000 birime fender alabiliyorlar” diye iç geçirmiştim. meğer çok iyi günlerimizmiş