hesabın var mı? giriş yap

  • "bu siteden hemen cikabilirsiniz tesekkurler" olarak algiliyorum ben bunu ve memnuniyetle cikip gidiyorum.

  • (bkz: kazuo ishiguro)
    işiguro nedir başlık neden böyle açılmış anlamadım. donald trump'a danıld tramp diye mi başlık açıyoruz. türkçeye çevrilmiş tüm kitaplarına bakın ishiguro yazar kapakta. yani sözlüğün uydurmasıdır bu ş olayı.

    japonya doğumlu ingiliz yazar. 5 yaşında ingiltereye yerleşmiş. romanlarını ingilizce yazar. hiçbir yerde japon yazar diye geçmez, british novelist diye geçer. "sahte bir isim koysanız ve resmimi değiştirseniz, japon yazarlarıyla bir benzerlik kuramazsınız kitaplarımdan" diyor. yani japon kültürü ve edebiyatıyla bağlantısı zayıftır kitaplarının. japoncası da kötüdür "ailemle evde japonca konuşuruz, ama kötü bir japonca, 5 yaşındaki çocuğun japoncası".

  • "çaykur rizespor’u tebrik ediyorum sanırım bu galibiyet onlara şl’ye direkt katılım hakkı sağlıyordu."

    evet böyle bir entry var yukarıda. ağlamanın her türlüsünü gördüm ama bu çok başka bir kafa. şampiyonlar ligi iddiası olmayan takımların maç kazanmak için uğraşmaması mı gerekiyor? ki şu an oynanan maçta adamlar gol atmaya çabalamıyor bile. resmen galatasaray defansı 3 asist yaptı. taraftarlık güzel ama şuursuzluk çok rezil bir hareket.

  • "bir tümceye bu denli çok yanlış sığdırmayı başaran cumhuriyet görünümlü saltanat saplantılı kadın için, sağlık bakanı tarafından önerilen “annelik kariyeri” ideal sayılabilir. istanbul barosu olarak, kadını evde oturtmayı savunan zihniyete yıllardır karşı çıkarken, bu beyanlar karşısında bazı istisnaların bulunabileceği noktasına geldiğimizi itiraf ediyoruz."

    gibi hiç fena olmayan ayarların bulunduğu açıklama.

  • ben az kazanan bir adamım. öyle akıllı telefonum filan yok. geçen şirketin evrağı teslim etmek için cevahir'e gittim. daha önce de birkaç kez yine aynı sebeple gitmiştim. neyse lafı uzatmayayım kendisini orada gördüm.

    imza mı istesem, foto mu çektirsem diye düşündüm. en iyisi ölümsüz bir anı olan foto çektireyim dedim. dedim dedim de ben de akıllı telefon yok ama bilic de orada. bir daha nereden göreceğim onu deyip yanına gittim.

    derdimi tarzanca-ingilizce anlattım. kırmızı kapaklı samsung telefonumu gösterdim; ''but i want photo with you'' dedim tarzanca olarak. utanmadan bir de dedim ki; ''take photo with your phone than e-mail to me, ok?''

    aklımca; ''senin telefonunla çekelim bana e-mail ile gönder olur mu?'' demek istedim. adam zeki tabi, şak diye anladı. ben olur mu öyle şey len filan deyip kızacağını düşünüyordum ''okey'' dedi, beraber selfie çekindik. sonra e-mail'imi aldı. teşekkür edip tokalaştık.

    sonra ben şirket evrağını teslim ettim. sonra işe yeninden döndüm. dönüş yolunda; ''iyi çekindik de bu bana göndermez ki hacı'' diye düşünüyordum, neyse çekildik mi çekildik diye kendimi avutuyordum. yol bunu düşünerek geçti. yeniden masamın başına oturdum, e-maillere bir heyecanla baktım. yoktu.

    neyse, göndermezse canı sağolsun dedim. o gün bilic'ten gelen giden yoktu. ertesi gün de yoktu, ondan sonra da yoktu. olmadı. artık ben vazgeçtim. içten içe de biraz kızgındım, sonra artık umudumu kaybettim. yaklaşık 10 gün sonra tanımadığım bir adresten e mail geldi, şüphelendim ama yok ya artık gelemez dedim. heyecansız bir şekilde açtım. bir baktım bilic'le ikimizin fotoğrafı ve bir de antrenmana davet mektubu.

    kıt ingilizcemle bunu anladım ama bir arkadaşa kesin olsun diye tercüme ettirdim. evet, önümüzdeki perşembe beni davet ediyordu. önümdeki 4 günü bir bayramı bekler gibi bekledim, allem edip kallem edip patrondan izin aldım ve beşiktaş antrenmanına gittim.

    bu sefer hazırlıklıydım, bir arkadaşın fotoğraf makinesini yanımda getirmiştim. binlerce foto çektim. sağol bilic, bana çok güzel bir perşembe sabahı yaşattın.

    debe editi: hikaye gerçek mi diyenler oluyor, evet hikaye gerçek değil. yalnız bu entry'nin sevilmesindeki maharet benim değil. slaven bilic'in. kimse bilic öyle şeyler yapmaz lan demedi. herkes bilic'in böyle gönlü bol, taraftarına değer veren biri olduğu konusunda hemfikir. ben de bu yazıyı kurguladım yazdım. insanları hayal kırıklığına uğrattıysam affola.

  • sadece şu fotoğrafa bakarak bile anlayabilirsiniz.görsel

    fotoğrafta çok daha ilginç bir adam var sağ tarafta gülüyor. o arkadaşın da ziraat bankasından 750 milyon dolarlık bir vurgunu söz konusuydu en son. servetlerin kaynağı bu fotoğrafta açıkça görülüyor. zeka meka diyenler sadece komik. muhtemelen aynı kişiler karadenizlileri de zeki buluyordur.

  • hz. muhammed'in içinde bulunduğu uhud savaşında okçular tepeyi terk edince, islam ordusu büyük kayıp vermiş, hz. muhammed'in amcası hz. hamza ve 70 kişi öldürülmüş, hz. muhammed'in dişi kırılmış ve yanağından yaralanmıştır:

    "ibn kamîe, hz. peygamber’in yanına kadar sokulup bir kılıç darbesiyle onu yüzünden yaraladı, aldığı darbenin etkisiyle hz. peygamber’in miğferi ikiye bölününce halkaları yüzüne battı. utbe b. ebû vakkas’ın attığı taşla alt dudağı yarıldı ve bir dişi kırıldı. ~

    evliyalar çanakkale'de "savaş kazandırırken", islam peygamberinin savaşına katılmamış.