hesabın var mı? giriş yap

  • hank williams, marty robbins, johnny cash'li classic country müzik, rock müziğe boyun eğip piyasadaki popülaritesini yitirdikten sonra oldschool abilerimizin icra ettiği bu taşra müziği artık yaşlı işine dönmüştü. güneyli kimliğiyle gurur duyan, biz hâlâ buradayız diyen, southern soul akımının inatçı hard workerları ne gitarı bırakmış elinden, ne de country'yi bırakmış dilinden. yalnızca zamana biraz adapte olmak babında country müziğe zenci babaların işi jazz, blues ve rock and roll öğeleri eklemişler. aslında bu classic country müzisyenlerinin karşı çıktığı bir durumdu. zira özellikle davul afro-amerikan (political correctness was here) kültürünün bir parçası olduğu için kasten reddediliyordu. hank williams, jonny cash, marty robbins, the carter family, jimmy rodgers gibi erken ve orta dönem sanatçıları davullu ritim yerine gitarlı vals ritmini kullanıyordu. zamanla country müzik, blues ve rock and roll'un piyasayı domine ettiği dönemde gömlek değiştirip artık shotgunla birini vuran, hapisteki anılarını anlatan, yoksulluğu betimleyen, amerikalılığı öven, tanrıya ve isa'ya ilahiler yakaran bir müzik olmaktan çıktı. içindeki taşralıyı öldürmemiş ancak texas'ın, alabama'nın, oklahoma'nın, nashville'in tozlu yolları ve duman altı barlarını anlatan, içine aşktan, aileden, hayattan, geçmişten, hayallerden, umutlardan öğelerle daha mutlu, daha duygusal, belki biraz hüzünlü yeni dönem country ortaya çıktı. loretta lynn, waylon jennings, don williams, allman brothers band gibi isimler country'yi diri tutmaya çalışmış olsa da 90'larda piyasadan iyice silinmiş, üstündeki ölü toprağı atamamış ve artık rağbet görmeyen bir müziğe dönüşmüştü. tabii ki bunun en önemli nedenlerinden biri de politika. ikinci dünya savaşından vietnam'a, soğuk savaştan sovyet tehlikesinin bitişine kadar büyük bir korkuya ve kutuplaşmaya mahkum edilen amerikan toplumu bu ahval ve şerait içerisinde dinleyeceği müziğini de seçmek zorundaydı. konfederasyon bayrağı country müziği çoktan terk etmiş, country güneyli işi olmaktan çok uzaklaşmış, pop müzik batağına saplanmış, korkunç bir hakarete uğramıştı. ancak country müziğin o keman gibi uzun uzun dalgalanan hülyalı gitar tınılarına tav olan birtakım müzisyenler o tınıları psychedelic bir rüyaya dönüştürdüler. paisley underground, americana, dream pop tam da country'nin fişinin çekildiği erken dönem 90'larda çiçek gibi bir bir açıp özlem gidermeye geldi.

    bu uzun girizgâhtan sonra asıl anlatmak istediğim meseleye başlayalım. country'nin bu uzun ömrünün gölgesinde sessiz sedasız ancak dikkate şayan birtakım isimler özellikle vietnam savaşı'nın yarattığı yıkımın gölgesinde nispeten daha farklı konularda country müzik icra etmiş. öylesine tatlı, öylesine hoş ki bu abiler, ablalar arkada çalıp dursa ne güzel çalıyor ya dersiniz, kulak verip dinlerseniz protest sözler, peri masalları, pastoral betimlemeler, dağlar, ormanlar, nehirler neler neler... o kadar çok isim var ki, sığdıramam buraya. derli toplu bir listem de olmadığı için işte hepsi burada da diyemiyorum. ancak alt-country isminde classic country müziğe alternatif, içerisinde yeni dönem pek çok güzide sanatçı ve parçanın da olduğu dev bir spotify playlisti paylaşabilirim. bu listenin içerisinde sadece kıyıda köşede kalmış eski alternative country şarkılar yok, aynı zamanda the white buffalo, cowboy junkies, mazzy star, yo la tengo gibi tanıdık isimler de var. bir de wayne hancock gibi hank williams'ı mezarından kaldırıp sahneye çıkaran honky tonk erbabı isimler, colter wall gibi amerikalılığı amerikalılardan daha güzel anlatan ağzı viski kokan tok sesli kovboy kardeşlerimiz ve sera cahoone gibi amerika'nın uçsuz bucaksız dağlarına, kanyonlarına, nehirlerine, vadilerine, patikalarına, çöllerine, ormanlarına aşık trekking sever yanaklarından öpülesi singer-songwriterlar da var.

  • işim sebebiyle bir devlet kurumuna iletilmiş evrakın akıbetini sormak için kurumu aramak zorunda kaldım. başka işler sebebiyle gidemedim zaten telefondan bilgi almak yeterliydi. tam 5 gün çeşitli saatlerde aradım. santral açıyor yönlendirdiği kişi açmıyor ve telefon kapanıyor. sonraki hafta işlerimi ayarladım ve kuruma bizzat gittim. haliyle genel evrak bölümüne uğradım. içerde bir kadın az sonra ilgili gelecek dedi bekledim. kadın yanında bir çocukla geldi. oturdu. çay koydu çayını yudumladı. evrakı sordum falanca hanıma git bak yukarda dedi eyvallah dedim. falanca hanım diğer hanımlarla sohbet halindeydi. ben bilmiyorum yanda filanca bey var dedi gittim. filanca bey çay içiyordu o da bilmiyormuş evrak bulunamadı. hepsine diyorum ki telefon ettim kaç kere. cevap aynı ayy çok yoğunuz!!!

    evraktaki hanıma tekrar gittim. işi zaten gelen evrakları bilgisayara girmek. yani kimde nerde bulunması “ara” sekmesine iki kelime yazmasında bitiyor. offf puff dedi monitörü açtı(!) tam o sırada yanındaki çocuk kadına sordu: yaptığın iş zor mu diye. kadın da evet çok zor dedi. çocuk bir kaç saniye baktı ne var bunda ben de yaparım dedi. ben güldüm. kadın göz ucuyla bana baktı mahçup mahçup güldü. sonra bulamadı evrakı. siz şurayı arayın bi dedi. aradım. orası da yardımcı olmadı. bakın dedim fazla zamanım yok çok oyalandım. bu evrak burda biliyorum. çıkmam lazım telefon ediyorum açılmıyor buna bir çözüm bulalım. kadın tamam dedi dahili numara veriyorum. bir kağıda yazdı verdi. tam çıkarken bir baktım falanca hanımla filanca beyin dahili numarası. eee dedim buranın yok mu? offlaya pufflaya iliştiriverdi. çünkü ya onu ararsam?!

    bu abla ve diğerleri memur. akşam 5e kadar çalışıyorlar. pandemi kısıtlamaları vardı hatta muhtemelen erken çıkıyorlardır o dönemde. yaptığı işin zor olduğunu düşünüyor. hani angarya falan değil dümdüz zor olduğunu düşünüyor yani gelen evrakı bilgisayara girmeyi. birçok özel sektör çalışanından fazla maaş alıyor ve işveren faktörü yok çünkü devlet çalışanı. oradan ayrılsa bu performansla özelde iş bulması imkansız. oraya girip çalışmak için deliler gibi uğraşanlar var ama o abla mutsuz. çünkü zormuş:( gerçi uğraşıp başkası gelse o da belki ablamıza benzeyecek. mevzu sadece işverende bitmiyor yani. öyle olsa devlet kurumlarımız falan en azından canavar gibi çalışırdı.

    işini layıkıyla severek yapan herkesi tenzih ediyorum. öyle insanlar da varlar. keşke fazla olsalar. kimse kendisinin işini ne kadar iyi yaptığına bakmadan hep karşıya gömüyor. bu sebeple doğru önerme ve nasıl çözülür bilinmez.

  • cesitli kaynaklarda 100 milyon dolara mal oldugu paylasilmisti. bunun yerine fabrika yapilsaydi yazmissiniz. fabrika yapilmaz cunkum.

    eger fabrika yapilirsa, emeginle calisip kazanmaya baslarsan. haftasonu hanimi ve cocuklari alip piknik yapmak istersin bakarsin piknik yapabilecegin bir yer kalmamis, belki kendin isci olarak calisirsin fakat cocugum iyi egitim alsin benim calistigim firmada muhendis, yonetici olsun istersin bakarsin her yer imam hatip, cocugunun dogru duzgun egitim alabilecegi bir okul kalmamis, belki bir araba almak istersin haftasonlari bir yerlere gitmek icin ne benzin, ne araba alamayacagini fark edersin.

    siyasal islamcilarin istedikleri, seni sadakayla yasayan bir parazit yapmak ve sana para verdikce sukur etmeni saglamaktir. fabrika yapilirsa, et yersen beynin calismaya baslarsa isyan edersin belki devrim yaparsin ne gerek var.