ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
better call saul
-
ehrmantrautmus, gus fringmis, lydiaymis, hepsini gecin arkadasim. allahini seven o veterinere bir spin-off ceksin. bu adam nasil etti de albuquerque'nin tum it ugursuzunu portfoyune aldi?
isveç norveç gibi ülkeler varken türkiye'de doğmak
-
şu hayatta iki şeyi unutamam:
1) yeni zelanda haber bültenlerinde ilk haberin kırkılmaktan kaçan koyunun bulunmuş olması
2) iskandinav ülkelerinden birindeki gençlikle ilgili bir belgeselde, kızın tekinin "üzerimizde çok toplumsal baskı var. kırmızı ışıkta karşıya geçerseniz, tüm gözler üzerinize dikiliyor" demesi.
ışıd, el nusra ile koyun koyuna yaşamak; dibine kadar yolsuzluğa batmışken hesap vermek yerine muhalefeti suçlayan dünyanın en yüzsüz iktidarına sahip olmak; hesapça okumuş yazmış adamların üye olduğu bir forumda evlenmeden 25 kez vurdurmuş kız başlıkları okumak.
yağni diyorum yağni.
debe edit: güldünya ve nç'yi unutma.
yazarların en çok para gömdüğü zevki
-
vergi
nikah dairesine fotoğraf makinesi sokamamak
-
bundan tam 9 ay evvel, benim de başıma kadıköy evlendirme dairesi'nde gelen şey..
hem de nasıl biliyor musunuz?
nikah başlayacak, salon tıklım tıklım, abim elinde kamerayla içeri girip beni çekecek.. ağzı 5 karış mutluluktan, kardeşinin nikahını izleyip kaydedecek diye..
haber geliyor bana, "içerde biri var kameralı sokmayız" diyorlar..
"nasıl sokmazsınız abimi" diyorum, "kamerayla giremez" diyorlar..
bakın bu muhabbet, ben evet demeden 5 dakika önce arka odada nikah memuru önünde gerçekleşiyor.
adamlar "sokamazsın kardeşim! ya parasını verirsin ya da çektirmeyiz" diye üstüme yürüyor.
"ulan ben sizden böyle bir bilgi aldım mı sokamayız diye? para vermek zorundamıyım şu halimde size" diye diretiyorum..
adamlar bağırarak "çektirmeyiz" diyerek merdivenlerden yukarı çıkıyor ve ben bu esnada arkalarından laf atıyorum.. durduğum yer, nikah masasının arkasındaki kapı.. yani kapı açıldığı anda tüm davetlilerin karşısına çıkacağım.
sinirden yüzüm kıpkırmızı, elim ayağım titreyerek kapıdan çıkıyorum.
masaya oturuyorum.
"evet" derken yüzüm o kadar eblekleşmiş ki, eşim bile "neden bu kadar üzgün evet" dedin diye üzülüyor..
bağırış çağırış en mutlu anlarımdan birini sktiler.
sizin rantınıza da paranıza da yazıklar olsun.
yıllar sonra ekleme: nikahımıza dair düzgün video kaydımız yok.
tarihteki muazzam ayarlar
-
morgan freeman'a bir röportajında sorulur:
"shawshank redemption filminde zenci bir mahkumu oynadınız........"
sorunun devamı gelmeden freeman muhabirin sözünü keser:
"ben zenci bir mahkumu oynamadım. ben zenciyim ve bir mahkumu oynadım."
kraldan çok kralcı'nın ingilizcesi
50 milyar dolarlık bir fon bütün hesapları bozar
-
dış guclerden medet ummak.
o degil de, usta satranc oyucularinin 4-5 hamle sonrasini dusundugunu saniyor adam. yazik la kimin ekonomistiyse...
90'lar denince akla gelen görüntü
-
şunun önünde doğum günü fotosu olmayan kendisine 90'lıyım demez..
14 mayıs 2013 türkiye'nin imf'ye borcunun bitmesi
-
10 senelik bir süre içerisinde imf'ye olan 20-25 milyar dolarlık borcunu bitirirken, toplam dış borcunu 120-130 milyar dolardan, 380-390 milyar dolara taşıyan bir ülkede yaşanmış son derece güzide bir hadise.
ortaokuldan itibaren osmanlıcayı öğreteceğiz
-
o zaman ilk türklerden olan asya hunlarına saygı gereği, seçmeli olarak da; hunca öğretilsin...
nasıl olsa modern çağda ikisi de işe yaramayacak. bari "asıl" atalarımızın dilini öğrenelim.
ek olarak : hunca diye bir dil olmadığını, onun yerine göktürkçe olması gerektiği söyleyen arkadaşlar da sonuna kadar haklı.