hesabın var mı? giriş yap

  • filmin baş tarafındaki yanık bölümün geçilmesi amacıyla ilk bir kaç pozun çok da gerekli olmayan çekimlere harcandığı, film makarasının sonunda ise "hadi yaaaa!.. bitti!.." diye hüzünlere gark oldunduğu zamanlardı. geziye gidildiğinde yanına bir kaç makara fazladan boş film almaktı. başkalarının pozlarını çektiğinde kendine de kalsın diye fotoğrafçıya "kafa + 1 sayıda basılacak usta!.." diye tembihlendiği, manzara pozlarında ise bazı şaşkın fotoğrafçıların "ulen kafa yok ama iyisi mi iki tane basayım bundan..." diyerek hesabı şişirdiği günlerdi. okul gezilerinden sonra fotoğraflar dağıtılırken para toplama ya da para verme telaşıydı. önce birer tane örnek baskı alınıp daha sonra çoğalttırılırken, "ulen bu da falancanın filanca kuzeniymiş, nerden görecem herifi bir daha?!?" deyip sayıya dahil edilmediği, sonra da o falancanın "aaaa, kuzenim için yok mu?!?" diye arıza çıkarttığı bir dönemdi.

    hey gidi hey.

  • tahminime göre bahse konu aylık 27 bin 500 lira para ersin düzen'e sadece program moderatörlüğü için veriliyor.

    stadyum denilen program bir dış yapım! yani x bir şirkete de para ödeniyor.

    bu tip programlar neden dış yapıma verilir malumunuzdur.

    ulan sen trt'sin, yayın kuruluşusun, maaşlı çalışanların, işini bilen adamların var. koyarsın oraya bir spiker, 3 yorumcu, aylık maaşlarını verirsin olur biter.

    bir stüdyo programı neden dış yapım olur trt bunu açıklasın önce!

    edit: kısa bir araştırma ile söz konusu şirketin sahibinin de ersin düzen olduğu görülüyor;

    ers prodüksiyon reklamcılık ve organizasyon ltd.şti

  • - arkadaşlar duşumuzu aldık gidiyoruz. lütfen.
    - hocam duşu birlikte mi aldınız peki?
    - evet. sonradan gözlemci arkadaş da katıldı hatta bize.
    - vay ibneler!

  • geçen gün iki sevgili kendi aralarında tartışıyorlar;

    -hah işte şimdi tam türk kızı tribi yaptın başak.
    +bana bak, bana ekşi sözlük ağızları yapma, o türk kızı başlığında anlatılan tripler var ya, işte onların her biri bende var. ona göre.

    çok da güzel "yerse" diyor türk kızı.

  • ölen birini anmak ve onu seven diğer insanlarla birlikte üzüntünü paylaşmak için herhangi bir türden tanrıya inanmak gerektiğini varsayan saçma bir soru.

    meh.

  • bayilik ile sık sık karıştırılan, bayilikten çok daha komplike ve ciddi bir sistemdir. franchising sisteminde bir markayı kullanma hakkından daha çok, işlerliği önceden kanıtlanmış olan oturmuş bir mekanizmayı kullanma hakkı cezbedicidir ve işte bu noktada bayilik sistemi ile farklar başlar.
    bayilikte, bir markanın ürün ya da ürünlerinin üretimine ve satışına hak kazanılmaktadır. franchising'de ise ürünün üretiminden sunum şekline, sunumun yapıldığı hizmet noktasının dizaynından personelin eğitimine kadar pek çok konuda ana firmaya bağlılık gerekmektedir. sağladığı en büyük avantaj, başlangıç maliyetlerinin yüksekliğine ve kara geçme süresinin uzunluğuna karşın risklere azami derecede kapalı olan güvenilir yapısıdır.
    franchising veren pek çok marka, mağazanın açılacağı yer, mağazanın dizaynı, hizmet sunum şekli gibi önemli kararları da kendisi almaktadır. franchising hakkını almak isteyen tarafa sadece gerekli finansmanı sağlamak ve franchise haklarını elinde tutmak için çok sıkı ve ciddi olan sözleşme kurallarına uymak kalır.

    franchising, ana firma için de çok mantıklıdır. bu sistem sayesinde firmalar para koymadan, yatırım yapmadan, reklam giderleri dışında para harcamadan her yere yayılabilmektelerdir. sistemini, kanunlarını, piyasasını bilmedikleri ülkelere bu şekilde rahatça girebilmektelerdir ki bu müthiş bir avantajdır.

    franshising'in bu denli popüler olmasına şaşırmamak gerekir. ana firma da, franchise alan da, ulaşılan tüketici de memnundur.

  • öncelikle, yaşanabilir 7 yeni gezegenin keşfi olayı değildir.

    trappist 1 adı verilen ultra soğuk cüce yıldızın keşfedilmesi. ve bu yıldızın etrafında dolanan 7 adet gezegenin bulunması olayıdır.

    buradaki güneşimizinden bahsedersek; dünyanın etrafında dönmekte olduğu güneşin kütlece yaklaşık %8'ine ve çap olarak %11'ine tekabül etmekte. neden cüce dendiğini anlamışızdır umarım. trappist 1 bizim güneşimizin aşağı yukarı %10'u kadar bir şey.

    gezegenlerimizden bahsedersek; 7 adet bulunmakta. goldilocks bölgesi dediğimiz alanın içinde 3 adet yaşanabilir gezegenden bahsedebiliriz. nedir goldilocks zone? güneşten ne çok uzak, ne çok yakın bir alanda seyri-alem eden ve kuvvetle muhtemel yaşamın temel yapı taşı olarak bildiğimiz su bulunma ihtimali olan bölge. bizim güneş sistemimizde bu tarife uyan sadece bizim dünyamız olduğunu düşünürsek burada 3 adet gezegen bulunması gerçekten ihtimaller açısından muazzam.

    şuraya şöyle bir karşılaştırma da koyayım: veriler

    e - f - g gezegenleri goldilocks zone dediğimiz bölgede konuşlanmış.
    gezegen çapı olarak yaklaşık dünyamızla eş değer diyebileceğimiz çaplarda fakat, kütlece hemen hemen dünyanın yarısına eş değer olduğu söyleyebiliriz. işin bizim için garip tarafı, bu 3 gezegen güneş etrafındaki turunu sırasıyla: 6,10 gün - 9,21 gün - 12,35 gün gibi bir sürede tamamlıyor. yani bizim bir yıllık takvimimiz burada yaklaşık 1 haftada gerçekleşiyor diyebiliriz. dünyada 18 yaşında olan bir kişi bu gezegenlerin birinde yaklaşık olarak 936 yaşında olacaktı gregoryen takvime göre.

    bu 3 gezegen kendi güneşlerine dünyamıza göre yaklaşık 30 kat daha yakınlar.
    şöyle ki; bizim güneşimizin etrafında fıldır fıldır dönen küçücük merkür'den bile 10 kat daha yakınlar kendi güneşlerine.
    düşün ki bu kadar yakın olmalarına rağmen goldilocks zone olarak bahsedebiliyoruz.
    peki neden? çünkü trappist-1 yıldızı bizim güneşimize göre oldukça soğuk ve genç.
    bizim güneşimiz yaklaşık 4.6 milyar yıl yaşında ve sıcaklığı 5778 kelvin olduğunu söylersek, trappist 1 yıldızı en az 0.5 milyar yıl yaşında ve sıcaklığı yaklaşık 2550 kelvin olduğu düşünülüyor.

    cüce yıldızlarına bu kadar yakın olmalarından kaynaklı diğer bir problem ise; (bkz: kütleçekim kilidi)
    bu da demek oluyor ki gezegenlerimizin bir tarafı sürekli gündüz, bir tarafı sürekli gece. ay'ın karanlık yüzü gibi düşünün. merkür'ün güneşe bu kadar yakınken kütleçekim kilidi sebebiyle bir tarafının sürekli karanlıkta kalması, bir yüzü +200 celcius iken diğer yüzü -200 celcius olması gibi. buradaki gezegenlerimiz de koca yürekli merkür'ün kaderini paylaşıyor demek bu. yani şu anda atmosferleri vs net bir şekilde tespit edilmesede bir tarafında sıcaklık değerleri +30 +100 vs iken karanlık yüzünde -30 -100 vs sıcaklık değerleri okunabilecek.
    güneş etrafındaki turlarını 6-12 gün gibi sürelerde tamamladıklarından dolayı mevsimler de bir garip olacak.

    bu 3 gezegenden birinde gökyüzüne bakan biri, diğer 2 gezegenin atmosferini, bulutlarını ve yerküre şekillerini bile görebilecek yakınlıkta bulunuyor. hatta dünyanın aya uzaklığının yaklaşık 1,6 katı olan aralarındaki uzaklık göz önüne alındığında; bazı durumlarda ay'dan daha büyük görünebilecek zamanlar olacak.

    peki bu sistemde uzaylı dediğimiz bir yaşam formu var mı?
    gezegenler incelendiğinde sinyallere yanıt verebilecek veya veren akıllı diyebileceğimiz bir yaşam formuna rastlanılmamış.

    ne zaman gidebiliriz?
    bu yolculuğu gerçekleştirmek için tahmini 100 adet, şu anda mucize diye nitelendirebileceğimiz bilimsel ve teknolojik gelişmeye ihtiyaç varmış.

    trappist 1 kütlece bizim güneşimizin %10'u olduğundan, ve gezegenlerin de bu yıldıza ve birbirlerine oldukça yakın olduğundan, bu 3 gezegenden birinde gün batımı ve gün doğumunu, güneş tutulmasını vs. hayal etmekten garip bir zevk duyuyorum. (gün doğumu ve gün batımı hayal olarak kalırken, ufuk çizgisinde seyahat etmek enteresan olacaktır.)

  • -ehh peki ucret olarak ne istersiniz, kafanızda ne var?
    -4000$
    -heheh ben 4 yıldır bu şirkette çalışıyorum 3000$ alıyorum sizce de çok değil mi istediğiniz?
    -tamam o zaman 500ünü size vereyim her ay, beni işe alın.
    -ben sözleşmeyi getireyim.
    -bir de kola kap.