hesabın var mı? giriş yap

  • her an gidebilecek olduğu düşüncesi olmasa o mala mülke kazık çakabilse ali ağaoğlu'na katlanmaya devam edecek demek. kadın pisliğin teki.

  • özgür özel'in o lafını tekrar edelim; "senin silah arkadaşların sana hakkını helal etmeyerek öldüler. sen silah arkadaşlarının bedduasını alan adamsın."

    hulusi akar denen adamın bu cümleleri kurmadığını ve bizim iftira attığımızı söyleyenlere kanıt videosu. hulusi akar konuşması.

    ben bu adamın kripto olduğu konusuna kalıbımı basarım kalıbımı. yazıklar olsun sana be!

    sırf bu olayların olması ve ekrem imamoğlu'nun istanbul buluşmasına gölge düşmesi için bu garip 4 askerimizin şehit edildiğini düşünüyorum. unutmayın bunlar "gerekirse suriye'ye dört adam gönderir türkiye'ye sekiz füze attırırım" diyen adamlar.

  • beğenirsin beğenmezsin, seversin sevmezsin. adam 15 senedir televizyonda, sinemada bilmem nerde iş yapıp çalışıp kazanmış bir ev almış. parası da var. bakmış ki yetkililerden yeterli hayır yok, basmış parayı, kendi ekibini kurmuş ve evini korumaya çalışıyor. ne var bunda onu anlamadım.

    hayır nedir yani, korumasın mı? yanmasını mı beklesin? senin orda bir evin olsa elinden gelen maksimum ne ise yapmayacak mısın? yangının yanında araban olsa çekmeyecek misin mesela? madem her yer yanıyor bizimki de yansın arada ne olacak mı diyeceksin?

    bunun paraya tapmakla falan ne ilgisi var. herkes gücü yettiğince canını da malını da korumaya çalışır. kiminin gücü eş dost çağırmaya yeter, kimi parayı basar 50 kişilik ekip kurar. bu kadar basit.

    şahan'ın sana bana borcu mu var, kamuya dair bir yöneticilik görevi mi var da kızıyorsunuz adama. bu adamlara kızacağınıza, illegal yoldan, başkalarının sırtına basıp ezerek haksız kazanç sağlayan ve sefasını süren insanlara kızın.

  • - gidip yaptırsınlar abi
    + endişeli vatandaşlara bir mesajınız var mı?
    - banane abi
    + peki alman aşısı vurulmak isteyenler?
    - gitsinler almanya'ya abi
    + siz sağlık bakanı olduğunuzdan emin misiniz?
    - bilmiyom abi

  • tarlayı yeni satmış hacı dayı adisyonu. sabah ayıldığında iş işten geçmiştir.

    edit: tarlayı satan dayıların 90'lınyıllarda kaldığını iddia edenler var, o iş öyle değil. bugün en çok pavyon olan şehirler adana, mersin, manisa, aksaray, bursa, muğla, ordu, giresun. hatta ilçe olarak karacabey, mut, salihli, erdemli, tarsus, espiye sayılabilir. buraları özel kılan nokta çiftçilerin olması. üretici ürünü satar ve soluğu pavyonda alır. ankara pavyonlarında durum farklı değil, orada bürokrat, müteahhit fazla ama çiftçi de çok. zaten pavyon sahibinin hedefi kadın görmemiş dayılar genelde.

    bir pavyonda meze ve içki söylerseniz, dışardaki herhangi bir mekan kadar para ödersiniz ammma ne zaman masaya kadın çağırırsanız içilen ve yenilen her şey en az dörtle çarpılır.

    (bkz: pavyon/@sonbahar yolcusu)

  • başlığı altında cehaletin diz boyu olduğunu görüp üzüldüğüm ödeme sistemi.

    yurt dışına yazılım & web hizmetleri ihracatı yapıyorum. amerika'da musluk tamircisi adamın sitesi var, benden yardım istiyor, uzun uzun işi anlatıp adamı ikna ettikten sonra paypal düğmesini görmediği için bana sahtekâr muamelesi çekip iletişimi kesiyor. çünkü adamın bildiği, güvendiği tek online ödeme sistemi paypal. takribi 6 ayda bir bunu bu başlıkta anlatmaya çalışıyorum (bkz: #86376278) (bkz: #82080257) ama cehalet dediğin şey öğrenmekle bitmiyor, öğrense bile kendi yanlışında ısrar ediyor insanlar.

    "pitkoyin var pitkoyin ehehe" diye bağıran küçük dostlarımıza çağrımdır: texas'taki muslukçu amcayı bitcoin'e ikna et, gelecekteki müşterilerimin tamamını bitcoin'e ikna et, seni finans uzmanı titriyle maaşa bağlayacağım. cehaletiniz asap bozmaktan başka bir işe yaramıyor çocuklar, lütfen yazıp durmayın şu başlığa.

    ek: aşağıda birisi "google'a yazınca alternatifleri çıkıyor" yazmış. yok abi, cidden başa çıkılamaz bir cehalet bu. ne diyeceğimi bilemedim.

  • orta okulda okuyan bir ergenin aklından geçen binbir türlü sapkınlıktan ve gerzek düşünceden sadece bir tanesidir bu.
    algoritma basit:
    bir yolunu bulup kolunu ya da bacağını çatlatacak ya da kırdıracaksın.
    ertesi gün okula alçılı bir şekilde gideceksin..
    o güne kadar varlığından haberdar olmayan öğrencilerin ilgi odağı olacaksın..
    teneffüslerde başın dik, göğsün dışarda, mağrur biçimde yürüyecek; sanki yanından geçtiğin her öğrencinin seni inceden kestiğini fark etmiyormuşsun gibi doğal davranacaksın..
    öyle bir ifade vereceksin ki yüzüne; sanki içten ice acılar içinde kıvranıyormuşsun gibi, ama bu acıyı bir an bile dışarıya belli etmeyecek kadar mağrur olduğunu görecek herkes..
    kızlar etrafında pervane olacak..san bin türlü sorular soracaklar..
    "önemli bir şey değil", "büyütülecek bir şey yok" diyeceksin alçakgönüllülükle..gizemli konuşacaksın..olayın sebebini hemen açıklamayacaksın..
    kızlar sana yardımcı olmak için birbirleriyle yarışacak sonra..birisi koluna girecek, diğeri sana kantinden su getirecek..

    her şey güzel de peki bu kol, bu bacak nasıl kırılacak??

    kendi gölgesinden bile korkan bir ana kuzusuysanız elinize demir çubuk alıp onu bileğinize indirmeye cesaret edemeyeceğinizi garanti edebilirim..yani bu olay ancak doğal yollardan olmak zorunda..
    misal ne bileyim belki çözdüğünüz deneme kitaplarının altında kalıp bacağınızı çatlatabilirsiniz?!
    ya da satranç oynarken bacağınızı fil ezebilir?!

    hayatında aldığı en büyük risk klozet kapağını kaldırmayıp onu ıslatmadan işemek olan bir ergenin bacağı nasıl kırılır?

    kırılmadı zaten..
    kırık bir bacağı bir pazarlama stratejisine dönüştürmeyi başaramayan onlarca sünepeninki kırıldı, bir benimki kırılmadı..

    -geçmiş olsun taylan, neden gelmedin dün okula?
    -hocam trekking yaparken ayağımı burktum..
    kızlar hepbirden: vauuvvv..
    -ciandio sen neden yoktun oğlum?
    -hocam ishal olmuşum:((((((((((
    kızlar:ıyyyyyyyyy...

  • tek eğlencesi 10 saat çalıştıktan sonra çay içip bol bakışmalı türk dizisi izlemek olan birinin sanrısıdır.

  • meraktan richard mille marka saatleri hakkında ufak bir araştırma yaptığım tenis oyuncusudur. benim gibi merak edenler için buraya da bırakmak istedim:

    richard mille ve nadal ilk olarak 2010 sezonunda işbirliği yapmıştır. nadal french open'a ultra hafif rm 027 ile çıkmıştır. karbon kompozit kasaya ve esnek polikarbonat kayışa sahiptir. saatin makinesi ise titanium ve lital adı verilen (aluminyum/lityum) alaşımdan oluşur. tüm bu malzemeler saatin hafifliğine katkıda bulunmıştur ve saat sadece 19 gramdır. görsel

    firma bu saati rafael nadal'a göre özel olarak üretmiş ve 50 adedini de satışa çıkarmıştır. satış fiyatı ise 525.000 usd'dir.

    resmi sayfa

    _
    2011 sezonunda ikili richard mille'in simgesi haline gelen tonneau şeklindeki rm 035 modeli ile kortlara çıkmıştır. bu model başka bir ultra hafif alaşım olan magnezyum ve aluminyum alaşımı ile üretilmiştir. görsel

    manuel kurmalı mekanizması chronofiable sertifikasına sahiptir. satış fiyatı 85.000 usd'dir.

    resmi sayfası

    _
    2013 yılında rm 027'nin ikinci nesili ile çıtayı biraz daha yükselttiler. rm 27-01 modeli ilk nesil rm 027'den daha hafif ve 5000 g kuvvete kadar dayanıklı olarak üretildi. ayrıca renk seçeneklerine de mevcuttur. görsel

    yine 50 adet limitli olarak üretilen saatin satış fiyatı 690.000 usd'dir.

    resmi sayfa

    _
    2014 yılında rm 035'in ikinci versiyonu rm 35-01 ile işbirlikleri devam etti. saat ilk sürümünde olan tourbillion mekanizma olmadan, manuel kurmalı bir mekanizma ile üretildi. görsel

    saatin satış fiyatı ise 130.000 usd'dir.

    resmi sayfa

    _
    2015 rm 027'nin ikinci versiyonu kortlara çıktı. rm 27-02 "king of clay", toprak ağası nadal'ı onurlandırmak üzere kil rengi kayış kullanıldı. bu version unibody (monocoque) olarak bilinen teknik ile üretildi.kasa bandı ve taban plakasının tek parça halinde üretildiği bu model tasarımı sayesinde kortta daha büyük darbelere dayanabilecek hale geldi. görsel

    yine 50 adet olarak üretilen saatin satış fiyatı 775.000 usd'dir.

    resmi sayfa

    ikili aynı yıl sadece amerika pazarı için sınırlı sayıda varyasyon içeren rm 035 koleksiyonunu da tanıtmıştır.

    _
    2016'da richard mille, nadal koleksiyonunu rm 35-02'yi piyasaya sürerek genişletmiştir.
    görsel

    modele yapılan en büyük güncelleme otomatik kuvars bir kalibre kullanılmış olmasıdır. parlak kırmızı bir kasa ve kontrast oluşturan sarı kayış ile dizayn edilen saatin fiyatı 145.000 usd'dir.

    resmi sayfa

    _
    2017'de teknik olarak daha da ileriye taşıdıkları rm 27-03'ü piyasaya sürdüler. saat 10.000 g kuvvete dayanabilecek şekilde üretildi ve rm 35-02'de olduğu gibi ispanya bayrağını anımsatan sarı ve kırmızı renkleri ile üretildi. görsel

    bu saat de sadece 50 adet üretildi ve 725.000 usd'ye satıldı.

    resmi sayfa

    _
    2020 yılına geldiğimizde rm 27-04 tourbillon rafael nadal modeli sahneye çıkmıştır. saat 12.000 g kuvvete dayanıklı şekilde üretilmiştir. ikilinin ilk işbirliği yaptığı rm 027'den daha ağır olsa da 30 gramlık ağırlığı ile mekanik saatlerin genelinden çok daha hafiftir.
    görsel

    saat titacarb adı verilen karbon fiber ve poliamid alaşımından üretilmiştir. saatin kasasının altında "rafael nadal", kasasının yanında ise "rafa" yazmaktadır. 50 adet limitli sayıda üretilen saatin satış fiyatı ise 1.050.000 usd'dir.

    resmi sayfa

    modellerin resmi sayfalarından detaylı görsellerine ulaşabilirsiniz.