hesabın var mı? giriş yap

  • kadıköy şubesinde çaylara ekürü olarak muhteşem tatlıları menüye ekleyen çaycı.

    arasıra kahveye alternatif değişik çaylara içmeye gittiğim mekanda şimdide çılgın tatlılar gelmiş.

    irish malt cheese cake muhteşem ötesiydi. büyük bir keyifle yedim.

  • küçük oğlum ilkokul 2. sınıfa gidiyor. cumartesi akşamı arkadaşını evine bırakırken aralarında geçen aşklı meşkli diyaloğa istinaden sordum:
    -kim oğlum aşkın, ekin mi?
    cevap verdi:
    - yok. o benim kankam artık. eskiden aşkımdı da, sonra biz arkadaşız dedi. hem biz onunla çok beraber oluyoruz. ben aşkımı sadece mert'e söyledim kimseye de söylemem.
    adam olayı çözmüş dedim içimden.
    arkadaşının annesi bir ara yalnız kalınca kulağıma eğildi:
    -senin oğlan kendinden 2 yaş büyük 4. sınıfa giden bir kıza aşık olmuş.
    güldüm. üzüldüm sonra, demek ki çekiniyor durumdan ki sadece bir arkadaşı ile paylaşıyor. bir kaç gün geçti:
    -oğlum bana anlatmak istediğin bir şey var mı? aşkını da benden saklıyorsun.
    suratını astı:
    -evet, çünkü güvenmiyorum. hem anlatırsam her şey bozulacak gibi hissediyorum...

    ağlayasım geldi...

  • bizim millet kadar goygoycusu olmadığını göstermiştir.

    2 gündür gavi'nin annesi muhabbeti dönüyor.
    hiç bir ispanyol kaynakta gavi'nin annesi olayı geçmiyor.
    sadece shakira'nın başka eve taşındığı yazılıyor bunun da sebebinin pique'nin kendisini aldattığını düşündüğü için yaptığı tahmin ediliyor diyor.

    yıllar önce revivo ne güzel demişti:
    "türk gazetelerinde doğru olan tek şey gazetenin üstünde yazan tarihtir"

  • mutluluk; yaşam şekline, yaşadığın ülkeye, maddi ve manevi olarak sahip olduklarına, yaşına ve başka birçok nedene bağlıdır. okuduğum yazıda, yaşlı insanlar en mutlu oldukları dönemin 20'li yaşlarının başında olduğunu düşünüyor. bana sorarsanız ise çocukluk dönemimdir.

    istatistiksel olarak baktığımızda ise danimarka ve isveç gibi iskandinav ülkelerindeki insanlar genellikle en mutlu olanlar. işsizler ise ne kadar gelir elde ettikleri veya elde ettiklerine bakılmaksızın genel olarak mutsuzlar.

    dartmouth college'da profesör olan ekonomist david blanchflower çalışma arkadaşı andrew oswald ile yaptığı araştırmada; yaş ile mutluluk arasında dikkat çekici bir ilişki buluyor. mutluluğun u eğrisini; ilk olarak abd ve batı avrupa'dan 500.000 kişinin verilerini kullandıklarında orta yaşta net bir düşüş tespit ediyorlar. daha fazla veriler asya, güney amerika ve doğu avrupa'dan da gelince u şeklinde bir mutluluk eğrisini doğruluyorlar. ardından son olarak, dünya çapında 72 gelişmiş ve gelişmekte olan ülkede insanlarla yapılan anketler de aynı modeli doğruluyor.

    mutluluk u şeklinde bir eğriyi takip ediyor; yaşlıların öngördüğü gibi 20'li yaşlarımızda en mutlu olduğumuz dönem, mutluluğumuz 40'lı yaşlarımızın sonlarında en düşük seviyeye iniyor ve ardından yön değiştirip 70'li yaşlarımıza doğru tırmanıyor. bu, istatistiksel olarak orta yaşın insanların hayatındaki en mutsuz dönem olduğu anlamına geliyor.

    mutluluktaki bu düşüşün en iyi açıklaması klasik orta yaş krizi gibi görünüyor. andrew oswald şöyle demiş;

    "genel olarak orta yaşlarda insanlar gençliklerindeki arzularını karşılayamıyorlar ve bu psikolojik olarak acı verici oluyor."

    ayrıca orta yaş, çocukların evden ayrılması, kariyer stresi ve muhtemelen boşanma gibi pek çok stresin ortaya çıktığı dönem.

    yalnız asıl ilginç olan; u şeklindeki mutluluk eğrisi yalnızca insanlara özgü bir olgu değil. 500'den fazla şempanze ve orangutanın mutluluk skorlarına bakıldığında aynı u eğrisi keşfedilmiş, yani kuzenlerimiz de orta yaş krizi yaşıyor :)

    kaynak

  • her şey. türk şoförünün o kontağı çalıştırması hata. çünkü vizyon sıfır çakallık sınırsız. otoparktan yola çıkarken yoldan araba geliyor mu diye kontrol etmeden atlayan mı dersiniz,
    ana yolla ara yolun birleştiği yerde ara yoldan çıkacak adam yolu göremesin diye ana yola park edilen arabalar mı dersiniz,
    ilerideki sıkışık trafiği görüp, sıkışıklığın en sonundan karşı şeride geçerek sıkışıklığın en başına gelerek her iki yönde de sıkışıklık yaratmak mı dersiniz,
    yine sıkışık trafikte ve ışıklı kavşakta yeşilin 1 saniyesi kalmasına rağmen o ışıktan geçmeye çalışıp, diğer taraftan gelen araçların arasında, yolun ortasında mal gibi kalmak mı dersiniz,
    hız sınırının 90 olduğu yollarda en sol şeritte 90la giderken gelip arkadan selektör yapanlar varlığı ve ona yol verip sağ şeride geçince 30la giden minibüsün arkasına denk gelmek mi dersiniz?
    yol kenarına park edeceğim diye ana caddede 10la gidip park yeri arayan mı dersiniz?
    2 arabanın sığacağı boşluğa hıyar gibi park edip başka arabaya yer bırakmamak mı dersiniz? -kaldırıma park edenleri söylemiyorum bile-
    .
    .
    .
    bu daha uzar gider bak, tamamı çakallık bunların. herkes kendi çıkarını düşünüyor. ben şuradan geçeyim de, trafik ne durumda olursa olsun deniliyor.
    zaten türkiyedeki son yıllarda oluşan kalitesiz toplumun en büyük sorunu bu değil mi? ben ben ben... ben işimi halledeyim de, ben paramı kazanayım da, ben yoluma gideyim de....

  • süt akşamları sarı gözükür oğlum :(

    yıllarca inandım bu yalana, meğer annem çiğ yumurta katıyormuş süte benim içmem için.

  • allah aşkına bu ne ya :)

    millet öyle bi yazmış ki sanırsın hepsi afganistanda uyandı :)

    askerlikte ilk sabah azıcık kafanı çalıştıracaksın. ortalama zekalı bir erkek gibi davranırsan tuvalette sıra bekler, tıraş olurken lavabo paylaşır, yüzünü yıkayamadan ictimaya çıkarsın.

    gece yatmadan önce uzun dönemlere2 kritik soru soracaksın:
    1. sabah kalkış saati kaç?
    2. tuvalet nerede?

    gerekli cevapları aldıktan sonra kolundaki casio f-91w saatininin alarmını "koğuş kalk" saatinden yarım saat önceye kurar; temiz tuvalete sıçar; boş lavaboda tıraş olursun.

    sonra diğer ortalama zekalılar bunlarla uğraşırken boş koğuşta yayıla yayıla giyinip, temiz hava almak için dışarı çıkarsın.

    olay budur askerlikte ilk sabah.