hesabın var mı? giriş yap

  • --- birleşin lan ---

    bahar: bu elbiselerde o kirli parayla mı alındı. di mi o parayla alındı, söylesene abla

    bu sahne sırasında bahar üzerindeki ilk şeyi attıktan sonra sıra giydiği elbiseye geldiğini düşününler, hatta hızını alamayıp ''çıkar çıkar onları da çıkar'' diye bağıranlar ve dışa vuramayıp içinden '' çıkarsana onları ya, onlar da o parayla alındı aslında '' diye düşünenler birleşin lan ! inanıyorum birleşirsek bu ülkede çoğu şey değişebilir. bütün her şeyi yıkar geçeriz, yeni bir türkiye yaratabiliriz !

    --- birleşin lan ---

  • hidayet karşısında oturuyorken doping yapmış bir oyuncunun milli takıma çağrılmasının etikliğini federasyon başkanına basın toplantısında sormuştur.

    helal olsun.

    ayrıca soru sorarak adam yaralamak suçundan polise ihbar edilebilir. karşısındakilerin cibiliyeti o kadar çünkü. adamlar ibo'dan özür istedi resmen.

  • "douche à cabine" olduğu için anlamlı bir a.

    ---
    2023 edit'i: fransızcada neredeyse kimse "douche à cabine" demiyormuş, doğrusu "cabine de douche" imiş. çok az sayıda sonuçta (bugün itibarıyla google'da 1900 civarı) "douche à cabine" ifadesiyle karşılaşılıyor.

    konuyu gündemimize taşıyan ertunga'nın şuradaki isyanı haksız değil: (bkz: #138806596)

    şu açıklamanın marka olarak tescil edilme kısmı makul geldi. türk'ün biri yarım fransızcasıyla böyle bir marka tescil ettirmiş, oradan yayılmış olabilir dedim. ama türk patent enstitüsünde sorgulama yapınca bu orijinal markayı bulamadım. teyit eden olup haber verirse burayı güncellerim.

    konuyla ilgili, emrah safa gürkan'ın şöyle bir tweet'ini buldum: https://twitter.com/…lan/status/1612437675004366853

    sonuç olarak, hatalı ya da neredeyse hiç rastlanmayan bir kullanım da olsa, hâlâ kelimenin douche à cabine'den geldiğini düşünüyorum.
    ---

  • bütün arabalar durmusken bayağı yüksek bir hızda emniyet şeridinden giden motorcudur.

    sen motorlu taşıt değil misin birader? diğer butun araçlar normal şeritte iken senin ne işin var emniyet şeridinde? uyanık ya..

    o ölseymis çok üzülmezdim.. ata yazık olmuş.

    oradan at değil de bebek arabası taşıyan biri de çıkabilirdi..

    edit: at arabasının karayoluna çıkmaya hakkı yok diyen olmuş.

    karayolları trafik yönetmeliğinde şöyle der.

    --- spoiler ---

    1) trafik: yayaların, hayvanların ve araçların karayolları üzerindeki hal ve hareketleridir.

    2) karayolu: trafik için, kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve alanlardır.

    https://www.tsb.org.tr/…ult.aspx?pageid=654&yid=806
    --- spoiler ---

    kaldi ki orada karsidan karşıya geçen bir at arabası değil bir çocuk da olabilirdi.

    velhasıl-ı kelam, atın yolda olmaya hakkı varken motorun emniyet şeridinde devam etmeye asla hakkı yok.

  • bu sefer emir demiri kesmez yalnız söyliyim. ülkenin başkentine de kayyum atamak öyle diyarbakır'a atamaya da benzemez. boş atıp dolu tutmaya çalışma gibi duruyor.

  • babası bu yöntemi uygulayan bir arkadaşım geçen hafta 35 yaşına girdi.

    bu yaştan sonra geri de çekemiyorlar.

  • gözler, görme sistemimizin temel bir organıdır ve ışıkla beraber oluşan görsel ayrıntıları alma ve işleme yeteneği(elektro-kimyasal impulslara dönüştürür) sağlamasına yarar.

    doğadaki göz formlarına baktığımızda temelde on farklı göz düzeni görsek de hayvan türlerinin %90'dan fazlası karmaşık bir optik sisteme sahiptir diyebiliriz. peki biz insanoğlu için gözler etkileyici bir organ konumundadır. üzerine ne şiirler şarkılar ve özlü sözler yazılmıştır. en iyilerinden örnek verecek olursak mesela hazine ve maliye bakanı nureddin nebati şu sözleri 'gözlerime bakar mısınız? ne görüyorsunuz? ekonomi gözlerdeki ışıltıdır' bayağı bir etkileyicidir.*

    temeldeki bu etkileyicilik bakışlarımızdaki kaş, göz uyumundan yanı sıra göz renklerimizden de kaynaklanmaktadır diyebiliriz.

    peki gözlerimizin bu çeşitli renklere nasıl sahip olabiliyor?
    örneğin herkesin teninin bir rengi vardır. dna'mız içinde bulunan bazı genler deride melanin adı verilen pigmentler oluştururlar. gözlerimiz içinde durum hemen hemen aynıdır. göz rengi, birden fazla gen tarafından belirlenen kalıtsal bir özelliktir aslında. fakat genler bu renk oluşumuna katkı sağlasa da çevresel faktörler yani gün ışığı gibi etkilerde göz renginin oluşmasında etkilidirler.

    biyolojide bu duruma fenotipik etki diyoruz yani bu terimi biraz daha açacak olursak bir organizmanın morfolojisini (fiziksel biçimini ve yapısını), gelişim süreçlerini, biyokimyasal ve fizyolojik özelliklerini, davranışını veya davranış biçimlerini etkileyen çevresel faktörlerin etkisi olarak tanımlayabiliriz. bundan dolayı aşırı kuzey ve güneyde yaşayan insanlarda mavi gözlülük çok fazla yaygındır.

    bütün etkileri bir kenara bırakarak temelde göz rengi şu şekilde oluşur; insan doğduğunda geliştikçe, melanositler (insan gözünün irisinde ve cilt ve saç köklerinde bulunan hücrelerdir) yavaş yavaş melanin ve lipokrom üretmeye başlar. işte bu melanosit hücreleri sürekli olarak pigment ürettiğinden, teorik olarak göz rengimiz yukarıda bulunan görselde ki gibi çeşitlenir ve kalıcı göz rengimiz genellikle 3 ila 6 aylıkken oluşur.

    işte göz rengimizde ki bu irisin pigmentasyonu iris bölümündeki; melanin olarak adlandırılan kahverengi pigmentin ve lipokrom olarak adlandırılan sarımtırak bir pigmentin ne oranda biriktiğine göre şekillenir. yani hücrelerimiz melanin pigmentini daha fazla üretiyorsa göz rengimiz koyu kahverengi bir görünüm alırken, hücrelerimiz lipokrom pigmentini daha fazla üretiliyorsa göz rengimiz daha açık bir renge veya maviye yakın bir görünüm kazanmış oluyor.

    kaynak:1,2

  • merak ediyorum kokpit'e girip kuleyle mi haberleşecekti?

    -alo kule merhaba. piste doğru gideyim mi yoksa kenarıyada bekleyeyim mi?

  • sanık ve hakim...

    - köşede bekledim, çıkınca da tepsiyle kafasına vurdum..
    - iyi de, yanında silahın bıçağın da varmış.. neden tepsi?
    - bi yerde okumuştum.. öyle yapınca tepsi müdafaadan az ceza alınıyormuş..
    - nefsi müdafaa olmasın o?
    - hepsi müdafaa değilmi sonuçta..
    - yaz kızım sanığın yirmi yıl hapsine...
    - ama yirmi yıl çok fazla.. bilseydim yanımda hafifletici sepetler getirirdim..