hesabın var mı? giriş yap

  • sonuç editi:
    mahkemeye yapılan itiraz reddedildi. anadolufest'in haziran'a ertelendiği söyleniyor ama herkes biliyor ki o zaman da yaptırılmayacak.
    organizatörlerin açıklaması şurada.
    yasak kararına verilen destekler(!) ise şurada. imza koyan kuruluşlara bir bakın.
    -----------

    "eskişehir'de açık alanlarda yapılması düşünülen her türlü etkinlik, yürüyüş, oturma eylemi, stant/çadır kurma, afiş/pankart asma, konser, şenlik, festival vb 15 günlüğüne valilik tarafından yasaklandı" kaynak

    belirtilen bir sebep yok açıklamada.

    12 mayıs'dan itibaren 4 günlüğüne şehirde önemli bir müzik festivali olan (ve şu ana kadar 10bin bilet satılan) anadolu fest eskişehir vardı.
    sanatçılar ve program şurada
    organizasyonun açıklaması şurada

    sorarlarsa kimsenin yaşam tarzına karışılmayan özgürlükler ülkesi.

    hani meşhur twit var ya: "siyasetten bıktım, biraz da şununla ilgileneyim dediğiniz ne varsa gelip onu da s*kecekler. nefes alamayacaksınız"

    edit: kararda valilik, kaymakamlık ve siyasi parti etkinlikleri yasak dışında tutulmuş, resmi 19 mayıs törenleri yasağa dahil değil, ama zaten 19 mayıs törenlerinin etkisi de zamanla azaltılmış olduğu için yasağa da gerek yok

    edit: 12-13 mayısta eskişehir teknik üniversitesinin bahar şenliği de yasağa takılıyormuş

  • bu dizinin en güzel yanı, apokaliptik bir dünyadaki insanların kurabileceği komünleri işlemeleri. yani gerçekten "ortam böyle olsa, insanlar hayatta kalmak için nasıl toplumsal yapılar kurarlardı" diye düşünüp üretmeleri.

    --- hafiften spoiler ---

    bizim ekibimizin grubu dizideki en insancıl gruplardan biri.insanlar birbirine sevgi ve sadakatle bağlı. birlikte hareket ediyor ve eski dünyadaki ahlaki değerlerini korumaya çalışıyorlar. bunun dışında governor'ın komünü en akla geleni. kurallar geleneksel toplumsal yapı ile başındaki iki yüzlü siyasetçileri canlandırıyor. ülkelerin sınırları gibi sınırları var. içinde geleneksel olarak pek bir şeyden haberi olmayan bir halkları var. profesyonel askerleri ve gerçekleri halkından gizleyen iki yüzlü bir lider var.

    daha sonra hatırladığım daryl'ın dahil olduğu bir yol grubu vardı. görece daha vahşi, ancak kendi içinde kuralları olan bir yapıydı. misal bir şeye kim önce "benimdir" derse onun oluyordu. bu tam olarak çıkar amaçlı bir birlikteliği simgeler gibiydi.

    diğer bir grup terminus. malum kasap-koyun kuralı.kasaplara dokunulmayan, koyun gibi görülenlerin kesilip yenildiği enteresan bir düzen. insan öldürmenin en mantıklı hali aslında. insanları cinayet işlemek için değil beslenmek için öldürüyorlar. insan yeme fikri ne kadar vahşice görünse de, böyle bir ortamda olağan bir şey olarak görünüyor.

    son olarak da beth'in dahil olduğu grup.bir şekilde insanların borçlandırılıp çalıştırıldığı klasik kapitalist düzen.

    --- spoiler ---

    dizinin güzel yanı da bu bence. resident evil tarzında doyasıya zombi katletme, über yetenekli savaşçıların becerilerinin sergilenmesine yönelik bir yaklaşım yok. mevcut şartlar altındaki insan ve topluluk psikolojilerini iyi işlemeye çalışan bir senaryo ekibi bulunmakta.

  • 2 yıldır kentsel dönüşüm firmasında çalışan bir insan olarak konuya dair bir kaç tecrübemi sizlere aktarmak istiyorum.

    kentsel dönüşümün rant olan kısmı var, emlak piyasası kısmı var, deprem kısmı var, siyasi kısmı var, şehirleşme kısmı var, teknik kısmı var.

    ben deprem kısmından başlamak istiyorum. konuyla ilgili şu yazımı okumanızı tavsiye ediyorum.
    (bkz: #27683473)

    ben istanbulda, çoğunluğu kadıköy ilçesi sınırlarında olan yaklaşık 1500 adet binayı test ettim. öncelikle kentsel dönüşümde "çürük" diye bir tabir yok. "riskli yapı" var.

    bu binalar 2007 deprem yönetmeliğine göre test ediliyor. şu an yapılan yeni binalar da 2007 deprem yönetmeliğine göre kontrol edilip yapılıyor. yani sizin 1999 depremi öncesi yapılmış olan binanız 2007 deprem yönetmeliği standartlarına uymuyorsa riskli yapı olarak nitelendirilip riskli ilan ediliyor ve kentsel dönüşüm kanunundan faydalanabiliyorsunuz. süreç 6306 sayılı, afet riski altındaki alanların dönüştürülmesine ilişkin esaslara göre ilerliyor.

    test ettiğim, raporunu hazırladığım 1500'e yakın binanın 10-12 tanesi sağlam çıktı. diğer binaların hepsi riskli idi.

    peki bu binalar gerçekten amiyane tabirle çürük mü?

    fenerbahçe sahilinde, daire kirası 5000 tl olan, 15 katlı, ayakta zor duran binalar gördüm. gerçekten, alınan beton numuneleri o kadar kötü, o kadar berbat ki beton kalıp halinde duramıyor. ne kalıp halinde numune alabiliyoruz, ne de alınan numuneyi kalıp halinde test makinesine sokabiliyoruz. hani çamur kurur da, eline alınınca tozlanarak dağılır ya, aynen öyle. binada demir yok, beton beton değil toprak. bırakın içinde yaşamayı, içerisine girip yarım saat çalışma yapmak bile ürkütücü. ama merdiven boşluğu granit, giriş resepsiyon gibi.

    bunun yanı sıra sancaktepe'de 3 katlı bir bina taş gibi çıkabiliyor. inşaatın sahibi kendi eliyle yapmış binayı, koymuş bol bol çimentoyu. 7 büyüklüğünde bir depreme dayanacak güçte.

    yani bir bina gerçekten sağlam mı, yoksa ayakta zor duran cinsten mi, yahut ikisinin arasında bir yerde mi bunu inceleme yapmaksızın tespit etmek mümkün değil. bu konuda size olumlu veya olumsuz fikir veren kişi inşaat yüksek mühendisi dahi olsa itimat etmeyiniz.

    ve fakat bir kaç genelleme yapacak olursak.

    istanbul'da yaşı 17-18'den büyük olan bütün apartman tipi, site tipi, fabrika tipi binalar deniz kumuyla yapılmış. deniz kumu çimentonun etkisini kaybetmesini sağlıyor. betonu toprak gibi dağıtan asıl etken bu. bir diğer etkisi ise tuzun demiri çürütmesi.

    istanbul'da 1999 öncesi yapılmış olup ta betonu c15'i geçen bina görmedim. ortalamaya vurursak istanbul'daki binaların beton cinsi c9 geliyor. c beton tipidir. bugün c15 betonla kaldırım yaparsınız. c25'in altı değerde bir betonu her hangi bir binanın taşıyıcı sisteminde kullanmanız yasak.

    binalarda demirler çok yetersiz. hiç bir müteahhit bina projesine uymamış. kafasına göre yapmış. türkiye şartlarında 30 yıl önce yapılan bir bina düşünün, sıfır denetim, tamamen bir kişinin insafında.

    zor ayakta durmayan binalar da var. evet ayakta durmalarında bir sıkıntı yok. ama 6.5 büyüklüğünü geçen bir depremde yıkılmaması imkansız.

    -fakat bizim bina 99 depremini gördü, hiç bir şey olmadı.

    99 depremi istanbul'a olmadı. 99 depreminin istanbul'da en baba etkisi 6 büyüklüğünde idi. yani sen istanbul'da deprem görmedin. yaşadığın binanı sağlam olup olmaması ayrı bir konu lakin şu an kargalar dışında hiç bir istanbul sakini istanbul depremi görmedi. istanbulda olacak olan deprem 7-2 ile 7.5 arasında olacak. deprem büyüklüğü logaritmiktir. 7 büyüklüğündeki bir deprem 6 büyüklüğündeki bir depremin 35 katı büyüklüğündedir aslında. her bir birimde şiddet ve enerji 35 kat artar.

    -bizim binanın kolonları çok sağlam, matkapla zor deldik.

    bunu pek çok apartman sakininden duydum. genelde binaları ayakta zor duran cinstendi. çin malı matkap ucu kullanmayın. kore malı kullanın. ülkücüler gibi ikisi de matkap ucuna benziyor diye karıştırmayın. dewalt iyidir. hilti de öyledir. o lihtenştayn malı gerçi.

    -bizim bina sağlam ama.

    bir binanın sağlam olup olmadığını tam olarak belirleyebilmek için 4 doneye ihtiyacınız var. bir zemin değerlerii, iki beton cinsi, üç demir sayısı, aralığı ve çapı, dört kolon kiriş sayısı, bunların boyutları, açıları, statiği, kısacası geometrisi, çıkması vesaire.

    tüm bunlara dair bir fikriniz olmadan lütfen binalar hakkında fikir sahibi olmayın.

    lütfen binanız şu haritadaki kırmızı alanda ise mutlaka test ettirin. test ettiremiyor iseniz bir bilene danışın. o da olmadı benden yardım isteyin.

    gelelim mağdur olan insanlara. bu işin sosyal boyutu. test ettiğim bina sayısının üç katı sayıda mağdur insan gördüm. insanların 35 yıldır yaşadığı evler yıkılıyor. kadının kocası o evde ölmüş, adamın oğlu 5 sene önce trafik kazasında ölmüş ve odasıını hiç ellememiş. teyze 85 yaşına gelmiş bir başına yaşıyor, nasıl taşınacak bina yıkılırsa. nasıl ev bulup yerleşecek yeniden. "zaten bu bina iki yıla yenilenir, ben göremem" diyor. binalar sadece insanları ve eşyaları barındırmıyor. sokaklardan çok evler barındırıyor hatıraları.

    bir binada pek çok daire ve iş yeri sahibi olabilir. bunlarda sadece biri kentsel dönüşüm için başvurduğu zaman o bina test edilir. buna kimse engel olamıyor. olmadı, polis eşliğinde ekip gidip numunesini alıyor. çünkü kanun diyor ki "herkes bir kısmına sahip olduğu binanın riskli olup olmadığını bilme hakkına sahiptir." kiracılar bunun dışında tabi. ve bina riskli çıkarsa (1500'e 10 oranında riskl çıkıyor) bina sahiplerine, binada yaşayan kiracılara tebligat çekiliyor. kiracılar bu tebligatla beşiktaş barbaros bulvarında bulunan çevre ve şehirclik bakanlığı istanbul il müdürlüğüne başvurarak 1300 tl taşınma parası alabiliyor. tabi tebligat gelene kadar taşınmamaları gerekiyor.

    bundan sonraki süreç binanın yıkılması. yani bir kişinin başvurusuyla bina yıkılıyor. sonra yeni bina yapılacak, yeni yapılacak bina projesi ve inşaat şirketi ile yapılacak anlaşma hususunda bina hissedarları arasında anlaşmazlık çıkarsa da süreç şöyle oluyor. üçte iki çoğunluk ne derse o. üçte iki çoğunluk bir firmayla bir projede anlaşıp imza attılarsa geriye kalan üçte birlik kısmın hissesini devlet satışa çıkarıyor. genelde inşaat firması satın alıyor. çünkü burada bu hisseler yarıdan da az bir fiyata gidiyor. bu duruma kendinizi düşürmeyin.

    binasını yenilemek isteyen insan için yararları nelerdir kentsel dönüşümün? elinizde riskli yapı belgeniz varsa yeni yapacağınız binada kullanacağınız malzemeye %18 kdv yerine %1 kdv ödersiniz. belediye harçlarından ve noter masraflarından muafsınız. yeni yapılan bina bitene kadar üst limit 18 ay olmak suretiyle aylık 670 liraya kadar kira yardımı alırsınız. kiracılar için 1300 tl taşınma ücreti vardır. bina sahipleri için inşaat bitip binaya taşınılacağı zaman ikinci bir 1300 tl geri taşınma parası vardır. genel bir hesap yaparsak daire başına yaklaşık 20bin tl kazanç söz konusudur. 10 daire bir binanın maliyeti 200 bin tl düşer aşağı yukarı.

    bunların yanında binalara fazladan katlar da eklenir. işte çalıştığım sektöre dair canımı sıkan en önemi konu bu. bağdat caddesin'de, suadiye'de, feneryolun'da, göztepe'de her binaya üç dört kat ekleniyor. diğer katlarda da iki daire varsa daireler küçültülüp daire sayısı üçe çıkıyor. yani eskiden 15 ailenin yaşadığı bina yenilenince 22 aileye ev sahipliği yapıyor. ciddi bir sorun. her yer kalabalıklaşıyor. araçlar sokaklara sığmıyor. insanlar kaldırımlara sığmıyor. kentsel dönüşüm on yıl devam ederse bağdat caddesinde trafiğin akması imkansız, minibüs caddesinde yürümek için insanların komando eğitimi alması gerekecek.

    bir de buna içerisinde barındırdığı gecekondulardan 300 tanesine bizzat benim risklidir raporu verdiğim fikirtepe'ye yapılacak 60 adet rizadance da eklenince sanırım kadıköy sınırları içerisinde yaşamak imkansızlaşacak.

    bina sahipleri hazırlanan kentsel dönüşüm raporuna itiraz edebilir. "ben bu firmaya güvenmiyorum ve raporun doğruluğundan kuşkum var" şeklinde dilekçe verebilir. bu hiç bir şeyi değiştirmiyor maalesef. sadece süreci 4 ay öteliyor. siz itiraz ettiniz diye belediyeye verilmiş dosya çevre şehircilik bakanlığına gidiyor. bakanlık dosyaya bakıyor, şu kısımlar eksik, şu kısımlar hatalı, tamamlayınız diyor. tamamlanıyor. sonuç değişmiyor.

    kiracıların ise taşınma parası almak dışında hiç bir hakları yok.

    kısacası kentsel dönüşüm yasası apar topar çıkarılmış, ucu açık, mağduru çok, plansız programsız, fakat bir yandan da eski binaların yenilenmesini sağlayan bir şey. yararı kadar zararı var.

    amma hiç bir şey göçük altında kalan bir sevdiğinizin sesini duyup beton blokları kaldıramamanız ve onun sesinin azalarak tükenmesini izlemeniz durumuna düşmenizden daha önemli olamaz.

    bulentbyrsln@gmail.com şuradan da ulaşabilirsiniz.

  • bir gece abimin söylediği sözle beni benden alan sayıklamalar bütünü.

    gece çıt çıkmıyor ben uyumak üzreyim abimden bağırarak gelen ses

    - sessizliiiiiiik

  • büyükşehirlerden birinin ilçesinde filyasyon yapan bir sağlık çalışanıyım. umreden gelen zorunlu karantinaya alınmayan sadece karantina formu imzalatılıp eve gönderilen umreden gelen vatandaşlar pozitifleşmeye başladı. pozitifleşmesi sıkıntı değil ama malesef çoğu yalan söylüyor. kim kaldı evinizde diyorsun kimseyi söylemiyor, harfi harfine uyduk diyorlar kurallara. sonra bi öğreniyorsun 40 kişi gelmiş öpüşülmüş koklaşılmış beraber aynı evde kalınmış. biz bunu nasıl öğreniyoruz. temas ettiği kişilerin testleri pozitif çıkıyor ve temaslıları umreden dönen şunu ziyarete gitmiştik diyorlar. velhasıl yalan söylemeyin ey müslümanlar bir başkası sizin yüzünüzden hasta olur ve ölürse katil olursunuz. artık alıştık umreden dönenlerin yakınlarını çapraz sorguya çekiyoruz. misal umreden dönen kaynanaysa geline odaklanıyoruz. taktik geliştirmek zorunda kaldık yahu.

  • he amk 20 milyon insanı öldürelim demiş. acaba attığınız gol olmasın biraz nüfus kontrolü yapın, 3 çocuk zırvasının peşinden koşmayın yoksa daha beter oluruz demeye getirmiş olabilir mi?

  • cinsiyet anormallikleri de bir hastalık sayılır. ameliyatın 2.5 milyon tl olması ise tamamen uydurmadır. çünkü böyle bir masraf yoktur, ameliyat tıp fakültesinde veya devlet hastanesinde oluyorsa bu ameliyatı yapan doktorun cebine girecek maksimum para 1000 tl'dir.
    baştan sona yalan beyanlarla dolu bir konuşma. hiç bir kanıt yok, sallamış beyefendi.

    edit: pek çok mesaj gelmiş, arkadaşlar bu ahmet akın denilen yalancı adam tıp doktoru değil psikoloji profesörüdür. söylediği sayılar tamamen uydurma ve mesnetsizdir. ameliyat fiyatlarını merak edenler ilgili hastanelere başvurup öğrenebilirler.

    'hormon haplarını katarsanız 3-4 milyona çıkıyor' demesinden uyanmanız lazımdı. artık mesajla rahatsız etmeyin lütfen.