ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ingilizce entry örneği
-
i thnk u r bsy rght nw. gd nght. (bkz: kezban her dilde kezban)
apple'ın kasasındaki nakit 203 milyar dolar
-
o parayı değilde, o kadar parayı koydukları kasayı verseler bile satar yine hayatımı kurtarırım.
(bkz: fakir kafası)
stadyumda yaşa mustafa kemal paşa diye bağırmak
-
mustafa kemal'i siyasi olarak algılayan cumhuriyet düşmanı köpeklerin zoruna giden , yüreklerden kopan tezahürat.
doların bir anda durması
-
cumartesi olduğu için olabilir mi?
samsung tablet kutusundan hıyar çıkan çocuk
-
kendi eğlenmek için bir video çeken çocuktur. yalnız aşırı sevimsiz geldi hareketleri. bu çocuğa yavrum diye sarılan seven bir anne baba var. o anne baba ne güzel anne babadır. şüphesiz ki cennet onların ayaklarının altındadır.
babanın ağlaması
-
-"şeni çiri me" * ne demek biliyor musun kızım?
-biliyorum baba... "senin derdin benim olsun" demek...
-senin derdin olmasın kızım, senin derdin hiç olmasın...
baba ağlamaya başlar.
ben gözlerimi kaçırırım.
babaya 20 gün ömür biçilmiştir.
20 gün ve sonraki günler ve 20 yıldır ne zaman aklıma gelse babamın gözyaşları benim içimden akar.
araba camı buzunu eritmek
-
soguk iklimde (60 derece kuzey paralelinde) yasayan ve bu isi kisin hemen her sabah yapan birisi olarak verebilecegim tavsiye, mümkün oldugunca kimyasal yöntemlerden kacinip mekanik yollarla halletmektir:
1) öncelikle cam buzlu iken kesinlikle silecekleri calistirmayin, silecek lastiklerini harap edersiniz. sonra yagmurda silecekler suyun bir kismini siyirir, bir kismini siyirmaz, silecek lastiklerini degistirmek gerekir. silecek suyunuz antifrizli ise insan bir an "antifirizle daha kolay erir" diye galeyana gelip bu hataya düsebiliyor.
2) hava sicakligi -5'e kadar ise, genellikle arabayi calistirip klimayi camlara dogru üflettirmenizle 3-5 dakika icinde buzlar cözülecektir.
3) eger hava -5'den de soguksa, 2nci maddeyle beraber ayrica bir buz kaziyacagi kullanmakta fayda var. plastik olanlari yeterli, hem de yanlislikla arabaya hasar verme riski de yok.
4) unutmayin, kullanacaginiz her türlü kimyasal madde arabanizin camina, boyasina zarar verme potansiyeline sahiptir, hele ne idügü belirsiz ucuz mal kullanirsaniz.
5) "abi 5 dakika bekle demissin de o kadar beklenir mi" demeyin, soguk havalarda arabanin zaten 3-5 dakika rölantide isinmaya ihtiyaci var. yapilan arastirmalar böyle havalarda marsa basar basmaz yallah yola düsmenin motorun ömründen 500km'ye kadar yedigini göstermis.
sokakta röveşata çeken adam
-
umut sarıkaya'nın karikatüründeki adam ile aynı kişidir.
alman usulü döner
-
kestirmeden soyle tanimlayayim,
yuvarlak ramazan pidesini alin, dorde bolun. bu ekmeginiz olacak. icine turkiye'de yarim ekmegin arasinda konulanin 4-5 kati kadar et doldurun. uzerine de marul, domates, salatalik ve alisilageligin disinda beyaz ve kirmizi lahana, beyaz peynir ve pepperoni koyun. sos olarak da acili, korili, yogurtlu-mayonezli bir seyler konulabiliyor.
bunun bu kadar ucuz olmasinin nedeni, almanya'daki ucuz et fiyatlarinin da otesinde, doner diye ittirdikleri seyin sonucta turkiye'deki salam tarzi bir sey olmasi. dukkanlarda bazen asiyorlar donerin fabrika recetesini. %70 dana eti, %20 tavuk eti, %10 sacma sapan bir suru tadlandirici falan. et dedikleri de elbette kasaptan aldigimiz turden olmak zorunda degil. sonucta adamin buzdolabindan cikardigi henuz pismemis doner bile beyaz-kahverengi tuhaf bir renkte oluyor ve yediginiz sey de hamurumsu salam.
almanya'da en iyi doner, eti fabrikalardan almayip kendisi saran donercilerden yenir. bunlardan harbi biftek tadi alirsiniz.
merve ç
-
"yabancı kızlar için para harcamak zorunda kalmıyorlar."
türk kızlarını tek cümle ile özetlemiş, tipik türk kızı.
adil kullanım kotası
-
kotasiz, sinirsiz, tabusuz, cilgin bir internet hayati mumkun degil. adil kullanim da bizim cinfikirlilerin uydurdugu yeni bir kavram degil, cogu yer de "fair use" diye limit vardir, aynen almislar iste. zira kullanici sayisinin sabit kaldigi ulkelerde dahi, trafik hacmi altyapidan katbekat hizli artiyor. ve her iste oldugu gibi burada da bir cesit 80/20 kurali gecerli: kullanicilarin yuzde 20'si, trafigin yuzde 80'inden sorumlu.
ama bu spesifik uygulama sacmalik, bunu tartismayi "korsanla mucadele" olarak cercevelemek iyice sacmalik.
ikinci kismin kaniti cok basit: gecen sene sadece netflix trafigi, amerika'daki "fixed access" (cep telefonlari sayilmiyor) download trafiginin yuzde 30'unu olusturuyordu. youtube da ayriyeten yuzde 10, 40 yapar. cep telefonundan kimsenin korsan indirmeyecegini, onlarin trafik hacminin de cogunun video olacagini dusunursek...koca abd trafiginin neredeyse yarisi sadece iki siteden yapilan legal streamingden ibaret demek. uc bes zibidi degil, herkes yapiyor.
bunun daha skype'i var, hulu'su var. isimle ilgili hersey cloud hizmetlerinde zaten, telefonumdaki numaralar bile google hesabimda sakli. kisaca genel kullanici profilinin birkac sene icinde bu kadar degistigi bir dunyadaki altyapi problemine, hala 10 sene oncesinin gerzek mentalitesiyle yaklasmak, cumlenin gidisatindan da anlasilacagi uzere tam bir gerzeklik.
cozumun teknik tarafina fazla kafa patlatmadim, arastirmalari yapilmistir illa ki. ama ilk bakista su uc problem var:
1) 8mbps'a 25gb kota olur mu lan? 5 saatlik full kullanimla aylik (720 saat) kotani dolduracaksin yani. 100mbps hiza 100gb kota iyice komik, sirketten ftp yapacaksin mesela, iki saatte kota bitiyor.
2) daha dereceli bir hiz dususu lazim. 8'den 1'e direkt dusus ceza gibi.
3) daha onemlisi, bunun bir ust limit degil, alt limit olmasi gerekliligi. yani "25'i astin, bundan sonra 1mbps ustune cikamazsin" demek yerine, "artik sana en fazla 1mbps garanti edebilirim ama yogun olmadigi zamanlar bu hiz artacaktir". geceleri kimse kullanmiyorken, emailine bakan adami rahatsiz etmeyeceksen, kotanin sinirin ne geregi var, internet kullandikca biten bir enerji kaynagi degil ki.
o yuzden dedim "ceza vermek" seklinde yaklasiyor adamlar olaya, adil bir sekilde trafik yukunu altyapiya dagitmaya ugrasacaklarina. 30 senelik qos algoritmalari sunu becerebiliyorken, hala boyle kati kotalar, sinirlar, cezalar, stigmatize etmeler (hirsizsin sen) ne yahu?
akp'nin hazırladığı kampüse hoş geldin videosu
-
genel başkanları da üniversite anılarını anlatsaydi keşke. gerçekten çok merak ediyoruz o günleri.
ersin karabulut'a ayda 100000 verseler akp'yi över
-
hakaret gibi tesbittir. yavşak olanın yavşaklığı en yavşakça savunma biçimi "sen de olsan sen de yaparsın" dır.
işin doğrusu "bana 100.000 lira verseler anamı satar, kapıda beklerim rahatsız etmesinler" dir.
kendi adına konuşmalı herkes..