hesabın var mı? giriş yap

  • tam 87 yıl öncesinden gelmiş, tokat gibi bir cevaptır.

    ''bazı yerlerde kadınlar görüyorum ki, başında bir bez, peştemal veya buna benzer birşeyler asarak yüzünü, gözünü gizler ve yanında geçen erkeklere karşı arkasını çevirir veya yere oturarak yumulur. bu tavrın manası neye delalet eder? medeni bir millet anası, bir millet kızı için bu garip şekiller, bu vahşi vaziyet nedir? bu hal milleti çok gülünç gösterir ve derhal düzeltilmesi lazımdır.'' 1925 inebolu

  • sadik han, londrada doğup büyümüştür. bir göçmen değil, ingilizdir kendisi. göçmen olan ailesidir.

    nitelikli göçmen ile, her bir sikimi yaparım ağğbi göçmenini ayırt edemeyecekseniz, bu işlere girmeyeceksiniz.

    adamlar öyle bir sistem kurmuş ki, içeri girebilmek için tanrı olmanız lazım alanınızda. ha yok mu, sistemi kırıp gidebilen, bir şeyler yapabilen elbette var. ama yine de aşırı kontrollü. bizde sınırı aç ağzına kadar, doldur ne var ne yok. sonra eee bunlar göçmen aga. nerden biliyorsun? ajan mı? terörist mi? sabıkası var mı? dökümanları ne kadar gerçekçi? geçmişine dair elinde ne var? nelere ulaşabiliyorsun?

    bunları bilmeden alınan herkes, potansiyel bir tehdittir. yoksa kimse kalifye olan, işine saygısı olan, topluma yararlı bir bireye hayır demez. ama onu satmanın yolunu bulman lazım.

    göçmen alan ülkelerin sistemlerine bak, kendi vatandaşlarına bu durumu nasıl tanıttıklarına, nasıl açıkladıklarına bak, ondan sonra başlık aç.

  • caglar boyu kuzey amerika da yasayan yerlilerin seker ihtiyacini karsilamis dogal bir suruptur. yapilmasi cok zahmetli olan bu surup adina efsaneler, hikayeler yazilmis ve kizilderililer icin neredeyse kutsal bir olguya donusmus bu surubun hikayesi aslinda biraz yurek burkan cinsten. gercekte o zamanlar butun yaptiklari dogadan tedarik ettikleri gidalari siddetli kis aylari icin prezerve etmek olan kabilelerin asimile edilmesi, modern tekniklerle agaclarin yok edilmesi, yok edilmeyen agaclardan modern teknik ve sistemle isleyen makinelerle usarelerin gereginden fazla emilmesi artik cok yakinda bu kendine has lezzeti olan altin renkli surubu ne yazik ki, tarihin sayfalarina terkedicektir.

    ancak, mart, nisan ve mayis aylarinda akcaagaclardan toplanilabilen usare, yilin diger aylarinda toplanmiyor. bahar aylarinda guclenen agac gunesin ilk ilik isinlariyla isinir isinmaz govdesinde biriktirdigi tatli usareyi kolaylikla disa vurabiliyor. bu yuzden yerliler agacin gunes goren tarafinda govde uzerinde kucuk delikler acip, onceden hazirladiklari kucuk tahta tupleri bu deliklere yerlestirerek bir nevi oluk olusturuyor ve yine ayni agactan yapilma minik kovalarini bu usare oluklarinin altina yerlestiriyor. bir saate yakin bir zamanda dolabilen bu kovalardaki usareler binlerce agaca ayni sekilde tatbik edilerek toplaniyor ve tonlarca cali cirpi yakilmasiyla elde edilen isida pekmez misali saatlerce kaynatiliyor. 40 litre usare ancak bir litre surup yapabiliyor. ve bir yerli ailesine yeterli surup miktari icin en az 3 000 agac gerekiyor.

    yerliler yiyeceklerini tuzlamaktan cok sekerleyerek prezerve edip, pisirdikleri icin cok surup veya maple sekeri gerekiyor. elde edilen surup tipki seker yapimindaki gibi biraz daha kaynatildiginda sekere donusuyor ve yerliler elde ettikleri bu sekerleri tabaklanmis ceylan derilerine sararak kis icin sakliyor. surubu yapmak kadinlarin gorevi. cunku erkekler avlanmak icin ormana gidiyor. yaz kamplarini agaclara yakin yerlere kuran yerliler cok iyi tanidiklari dogaya gore, surup yapiminda ellerini cabuk tutmak zorunda kaliyorlar. cunku suruplar ve sekerler yapilip, erkeklerin getirdigi baliklar ve etler kurutulup kis kamplarina kar bastirmadan donmek zorundalar.

    evet bir kac dolar vererek marketlerden aldigimiz ve hic dusunmeden onumuze hazir gelen sicak keklerimizin uzerine dokuverdigimiz maple syrup hikayesi boyle. umuyoruz ve diliyoruz ki, uzerinde yasadigimiz gezegen mahvolmasin ve doga ile kucak kucaga yasama sansini bir zamanlar bulabilmis insanlarin torunlari atalarindan suregelmis geleneksel ilaclarini, gidalari ve haberdar olmadigimiz diger yasam surdurme tekniklerini yok olmamacasina yeni nesillere kusaktan kusaga hediye edebilme imkanlariyla varolsunlar.

  • kar ederken ortak mıydık da zarar ederken ortak olalım. yabancının 3 katı fiyatı yerliye çekmeye utanmayanlara mı yardım edelim?

  • türkiye cumhuriyeti'nin kurucusu olan gazi mustafa kemal atatürk'ün 85. ölüm yıl dönümünde emniyet şeridinde saygı duruşunda durduğum için türk polisi tarafından bana düzenlenmiş cezadır.görsel

    bu sabah trafikte olduğumdan dolayı herhangi bir kazaya neden olmamak amacıyla aracımı 09.04’te e-5 yenibosna-merter istikametinde yenibosna mevkiinde en sağ şeride çekip saygı duruşunda bulundum. trafikte yer alan tüm araçlar araçlarını durdurarak saygı duruşunda bulundular. durduğum yerin 50 metre ilerisinde ise 1 polis aracı ve 3 memur olduğunu fark ettim. ilk olarak saygı duruşu sırasında bir trafik kazası meydana gelmesi durumunda hızlıca müdahale etmek için polislerin hazır beklediğini düşündüm. ilk yanlış düşüncem bu oldu.

    polis memuru beni durdurup evrakları isteyince rutin kontrol yapıyorlar diye düşündüm. ikinci yanlış düşüncem de bu oldu. bana trafik cezası yazacaklarını söyleyince itiraz edip, siz türk polisi değil misiniz saygı duruşunda durduğum için bana nasıl ceza yazarsınız dediğimde, saygı duruşu için mi durdun dedi (bu sabah 09.05’te aracımı sağa çekip, dörtlümü yakıp, aracımdan inip, arabanın yanında 1 dakika boyunca ayakta istanbul’un temiz havasını ciğerlerime çektiğimi düşündü galiba). evet dedim saygı duruşu için aracımı çektim. tamam o zaman ceza yazmıyorum dedi. ben de ehliyet ve ruhsatımı yoluma devam ettim. (yolda keşke polis aracının ve memurların videonu çekseydim diye düşündüm, çekmediğime şu an çok pişmanım.)

    bu akşam e-devletten ceza sorgulaması yaptığımda tarafıma 47/1-c maddesi kapsamında 436 tl ceza düzenlediğini gördüm. şimdiye kadar yediğim trafik cezaları (hız limitini aşma) arasında bu cezanın yeri çok başka. ben bu cezayı yemekten gurur duyarım. lakin bu cezayı, bana kesenlerin yanına bırakmaya hiç niyetim yok. öncelikle cezaya itiraz edeceğim, sonrasında ise bana ceza yazan memur hakkında (tutanaktan belli oluyordur diye düşünüyorum) dava açacağım.

    edit 1: güzel mesajlarınız için teşekkür ederim arkadaşlar. dava süreci ile ilgili gelişmeleri ayrıca burada paylaşacağım.

  • "bir adam tanıdım, kafasız bir kadına yaşamının yirmi yılını verdi. her şeyi feda etti ona; dostlarını, emeğini, dürüstlüğünü bile.. ama bir akşam, kadını hiç sevmemiş olduğunu anladı. canı sıkılıyordu, hepsi bu. insanların çoğu gibi canı sıkılıyordu."

    tokat gibi resmen, oturup üstüne bir süre düşünmüştüm ilk okuduğum vakit.

    (bkz: albert camus)
    (bkz: düşüş)